kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 25 Mayıs 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Dinç Bilgin

'Sunulan belge sahte ne ben ne oğlum böyle bir belge imzalamadık'

Dinç Bilgin, Turgay Ciner tarafından İstanbul 6. İdare Mahkemesi'ne verilen belgenin gerçeği yansıtmadığını belirterek, "Ne ben ne de oğlum böyle bir belge imzalamadık" açıklamasını yaptı..
Sabah'ın kurucusu Dinç Bilgin, SABAH'ın sahipliğine ilişkin davada ortaya çıkan son belgelerle ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı..Dinç Bilgin'in açıklaması şöyle: "Öncelikle kesin olarak belirtmem gerekir ki sözü edilen belge gerçeği yansıtmamaktadır. Ne ben ne de oğlum Önay Bilgin böyle bir belgeyi imzalamadık. Bu nedenle Turgay Ciner ve avukatları tarafından İstanbul 6. İdare Mahkemesi Sayın Başkanlığı'na verilen belge ve belgeyi düzenleyenlerle ilgili olarak sahte belge düzenlemek ve söz konusu sahte belgeyi mahkemeyi aleyhime olumsuz etkilemek amaçlı yayımlayan medya kuruluşları için de yargıyı etkilemeye çalıştıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuyoruz.

2000'DE KRİZE GİRİLDİ
Bu vesileyle kamuoyunu da Turgay Ciner'le ilişkilerim ve gelişen olaylarla ilgili bilgilendirmek istiyorum. Türkiye'nin büyük krize girdiği 2000'in son çeyreğinde pek çok banka gibi Etibank da büyük kriz yaşadı. Bu olağanüstü sıkıntılı dönemde Turgay Ciner kendisine Etibank'tan kredi verilmesi durumunda Medya Grubu'na ortak olabileceğini ve ayrıca kendi ekonomik kaynaklarından yapacağı katkıyla hem Medya Grubu'nun hem de bankanın sıkıntılarını atlatabileceği önerisinde bulunmuş bu da tarafımızdan benimsenince Turgay Ciner adı benimle ve grubumuzla birlikte anılır olmuştur. Turgay Ciner, Etibank'tan 42 milyon dolar kredi kullanarak yönetim kurulu başkanı olduğum medya şirketlerinde başkan vekili sıfatıyla benimle eşit hissedar olmuştur. Ancak bu ortaklığın tesisinden kısa süre sonra BDDK 27 Ekim 2000'de Etibank'a el koymuş ve dolayısıyla Turgay Ciner de Bankalar Yasası uyarınca benimle birlikte Etibank'a borçlu şirketlerin hâkim ortağı sıfatıyla aynı sorumluluk altına girmiştir. Her ne hikmetse Etibank'la ilgili soruşturmada benim için dava açılırken bankaya en borçlu durumdaki medya şirketinin diğer ortağı Ciner hakkında dava açılmamıştır. Bu dönemde benim için iki önemli konu ortaya çıkmıştır: İlki medya şirketimizin faaliyetini sürdürebilmesi, ikincisi Etibank nedeniyle muhatap olduğum ceza ve hukuk davalarında savunmaların yapılabilmesi.

TEKDAĞ'IN TAVSİYESİ
Bunlar yaşanırken Medya Grubu'nun da hukuken korunması yönünden Turgay Ciner'in ve benim avukatlığımı ve danışmanlığımı üstlenmiş olan Avukat Mehmet Kenan Tekdağ'ın tavsiyeleri doğrultusunda Turgay Ciner adının Bilgin Ailesi ve grubuyla anılmamasına karar verilmiştir. O dönemde de şimdi de Etibank'a olan borçlarını kolaylıkla ödeyebilecek durumda olan medya grubunun, çalışanlarının ve ailemin geleceğini düşünerek ve bu imkânların kullanılması amacıyla Turgay Ciner ile aramızda yüzde 50 ortaklığı içeren bir inanç sözleşmesi düzenledik. Böylece zaten ortak olduğumuz medya şirketlerimiz bundan böyle Merkez adıyla faaliyetlerini sürdürecek kamuya TMSF'ye ve üçüncü şahıslara borçlar ödenecek, hukuk giderleri karşılanacak ve Turgay Ciner'in Etibank'tan aldığı krediden kaynaklanan, benim de dolaylı borcum haline gelen Park Grubu kredisi kapanacaktı. Nitekim yapılan hesaplar doğru çıkmış ve grup öngörüldüğü biçimde TMSF ile yapılan 'lisans devir sözleşmesi' daha sonra 'satış protokolü'nün yüklediği borçlarını ve diğer borçları öngörülen tarihlerde kendi ürettiği katma değer ile ödeyebilmiştir.

ERTÜRK'E TESLİM
Geçen zaman içinde değişen tavır ve davranışlar, aramızdaki mütabakatın aksine tarafımıza ait kamu ve sair borçların ödenmemesi ve açıkça şahsımın ailemin ve kurduğum şirketlerin bir yok olma sürecine sokulmuş olduğu tehlikesi ile karşı karşıya olduğumu ve mevcut borçları rahatlıkla ödeyebilecek durumda olan malvarlığımın öncelikle kamunun, sonrasında ise ailemin yararına satılarak borçların ödenmesi amacıyla Turgay Ciner ile aramızdaki 'inanç sözleşmesi'ni TMSF Başkanı Sayın Ahmet Ertürk'e teslim ettim. Ciner ve avukatlarınca da inkâr edilmeyen, hatta tümüyle varlığı kabul edilen bu ortaklık sözleşmelerinin şimdi birtakım sahte belgelerle geçersiz kılındığı gibi hiçbir hukuki sonucu olmayan garip yollara başvurulmasını ise tebessüm ve üzüntüyle izliyorum. Üzüntüm, sahte belge bile düzenleyecek birisiyle ortaklık yapmış olduğum gerçeğini öğrenmemden kaynaklanıyor. Tebessümüm ise mart ortalarında ortaya koyduğum belgeyi çürüttüğü öne sürülen sahte belgenin 2 ayda hazırlanabilmiş olmasıdır. Benim ve ailem açısından konu yargıya intikal etmiştir. Bu süreç zarfında mahkemeleri çeşitli yollardan etkilemek amacıyla yapılan her adımı titizlikle takip ettiğimi ve her noktada kamuoyunu ve adaleti aydınlatacağımı duyurmak istiyorum." Dinç Bilgin