Dün seçim sonrasında iktidar değişse bile mevcut ekonomik yapının değişme ihtimalinin çok düşük olduğunu belirtmiştik. Nedeni de küresel konjonktür sayesinde Türkiye'ye akan yabancı sermayenin ulaştığı boyut ve elde edilen kazanımların kendini savunacak büyüklüğe ve sonuçlara ulaşmasıydı. Yanlış adım veya geri adımın piyasalar tarafından cezalandırılacağı ihtimali zaten böyle bir yolu baştan kapalı tutuyor.
Ekonomik yapının devam ettirilmesine karşılık bazı reformların ve ince ayarların yapılması gereği de açık. Örneğin en önemli reform da, sosyal güvenlik alanında yeni bir düzenlemeye gitmek. Bugünkü iktidar bu konuya gecikmeyle başladı ve Anayasa Mahkemesi bazı maddelerini iptal edince yürürlüğe girmesi bu yılın ortasına ertelendi. Seçim kararı da ortaya çıkınca yeni bir erteleme gündeme geldi. IMF'ye sunulan niyet mektubunda da, yeni yasama döneminde düzenlemenin yeniden ele alınması ve altı ay sonra yürürlüğe girmesi öngörülüyor. Dolayısıyla yeni hükümetin ilk reform paketi de sosyal güvenlik olarak belirlenmiş durumda. Bu reform sosyal güvenlik açığının GSMH'nın yüzde 5'ine dayanması nedeniyle artık bir zorunluluk.
Vergi reformu da radikal icraatlardan birini oluşturmaya aday. Peki bütün bunlar ne zaman yapılmalı?
-
İlk 100 gün ve ilk dönem - Dün Merkez Bankası Eski Başkanı
Süreyya Serdengeçti, Referans'ta Erdal Sağlam'ın sorularını yanıtlarken
"Yeni kurulacak hükümet can alıcı reformları ilk 100 günde yapmalı" dedi. Bu görüş doğru. Baştan hızlı ve radikal başlayamayan, sonradan giderek yumuşuyor, yavaşlıyor. Reform veya devrimleri yapamıyor. Bu anlamda ilk 100 gün içinde hızlı reform yapan iktidar örneğini, ANAP birinci dönemde gösterdi. 1983 yılının son günleri ve 1984 başları bu tür hızlı icraatlar ile geçti. ANAP da bu nedenle ekonomide bir yeni dönemi başlatabildi. ANAP'ın ikinci döneminde hızı kesikti, reform ve icraat yorgunuydu. Dolayısıyla bu örnek de, iktidar partilerinin ikinci dönem yavaşladıklarına, reformist kararları alamadıklarına, radikal yaklaşımlarının birinci dönemde ortaya çıktığına işaret ediyor.
-
AK Parti'nin durumu - Bugünkü iktidar da ilk 100 gün içinde radikal icraatlar ortaya koyamamıştı. IMF programına devam mı, tamam mı kararı verilemiyordu. Nitekim 27 Şubat 2003'te
"Hükümet 100 günde tarihi bir fırsatı tepti" değerlendirmesini yapmıştık. Buna rağmen 28 Şubat 2003'teki yazımızda da
"Hükümetin ikinci 100 günü kazanma fırsatı var" lığı üzerinde durduk. Nitekim
hükümet, 1 Mart Tezkeresi'nin reddedilmesinin de etkisiyle IMF programına keskin bir dönüş yaptı ve rayından çıkmakta olan ekonomiyi tekrar yoluna soktu. Dönüşe AB reformları ile özelleştirme örnekleri de destek verdi. Türkiye tarihinde hiç görmediği yabancı sermayeyi çekti.
Ancak ilk 100 günde can alıcı reformları yapamayanın sonraki dönemde giderek yumuşadığına iyi bir örnek oluşturdu. IMF ile program yürütülmesine karşılık sosyal güvenlik ve vergi reformu ilerleyen yıllarda bir türlü hayata geçirilemedi. Sadece AB reformları ve yaptığı özelleştirmelerle kaldı. Bir de geçmiş hükümet döneminde yapılan reformların iyi bir uygulayacısı oldu. Ama bu aşamadan sonra 2001'de yapılmış reformlarla ekonomide kayda değer yol almak zor.
-
Yeni dönemin farkı - Bu açıdan iktidara hazırlananlar aynı zamanda ekonomide ilk 100 güne de hazır olurlarsa kendi dönemlerini kurtarırlar. Yoksa geçmiş olsun. Mevcut iktidarın yeni dönemde de işbaşına gelmesi halinde ekonomide yaşanacaklara en yakın örnek ise 19871991 arasındaki ikinci ANAP dönemi ekonomisi gösterilebilir.
Buradaki fark ise yeni Meclis'in ilk işinin cumhurbaşkanını seçecek olmasında. Bu açıdan ilk 100 günlük icraat dönemini cumhurbaşkanı seçiminin ardından başlatmakta fayda var. Yeni hükümetin ilk 100 günü, gelecek dönemde ekonomik performansı yansıtması açısından tam bir test nitelitğinde geçmeye aday.
- Sonuç - "Sabah sürçen geceye dek sürçer" Türk Atasözü
Yayın tarihi: 22 Mayıs 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/22//haber,02D225DB069B45DBA50CF105929013B4.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.