UT
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?UT
Nasıl olacak!
Artık, eğrisi de doğrusu da hakikaten seçimdir.
Hükümet bunu, "silah tehdidi" ile tercih etmiş olmak yerine, "demokratik muhalif tepkiler" ile kendi tabanının "tehditlere demokratik tepkisi" nin kesiştiği yer diye düşünmeli.
Ancak, iktidarın da ana muhalefetin de, sorsanız askerlerin de asla yanaşmayacağı bir liman var:
Barajı indirilmiş, daha özünden demokratik, daha hasından temsile açık, oyların çok daha azını çöpe atan hakiki bir seçim.
Çünkü bu, sözde istikrar adına, memlekette büyük zurnaların zırtladığı yerdir.
Tüm kibarlıkların, cumhuriyetçilik, demokratlık, laiklik, halkçılık, milli egemenlik törenlerinin bittiği yerdir.
Farklı bir ses, farklı bir özlem, farklı bir tepki, tek bir temsilciyle olsun Meclis'e girmesin, ses edinmesin, dokunulmazlık kazanmasın, büyük ve kitlesel partilere diklenmesin isterler.
İstemezler mi?
Hadi o zaman!
İktidar, adı seçim olan bu "demokratik zorunluluk" tan kaçınmamalı.
Cuma gecesinden sonra tüm hafta sonu "milletiyle" konuşmayan, dün konuştuğunda da havaya ıslık çalan, bildirinin hesabını sorup sormadığı belli olmayan Başbakan, bundan kaçmamalı.
Çıkıp göğsünü gere gere, "Tamam eşim başörtülü ama ben bu ülkede başbakanlık koltuğuna oturdum. Başbakanlığımda, ordunun da isteğiyle, neredeyse Irak savaşına girecektik. Dört yıldır Dışişleri Bakanı olarak bu devleti temsil ettim. Onlarca müzakereye katıldım. İki Genelkurmay başkanıyla MGK'larda bulundum. Bu süre içinde ne tür bir anayasal suç işledim?" diye halka soramayan, sadece Anayasa Mahkemesi, Meclis süreci gibi teknik ayrıntılara teslim olan Gül de kaçmamalı.
Ama Baykal da biraz kendinden kaçmalı ve azıcık iyi düşünmeli.
"Seçim" isterken, bunun için meydanları da işaret ederken haklı görünen bir muhalefet lideri, "Seçimin kendisi bizatihi çözüm değildir" derken ne demek ister?
Nedir o zaman çözüm?
Yani, onun dediği, istediği gibi "seçim fırsatını iyi kullanırsa" ahali, yani bu iktidara geçit vermezse, yani mesela CHP'de toplanırsa çoğunluk, seçim iyidir...
Yok, mesela yine bu iktidar tek başına veya çok başına çoğunluk sağlarsa, seçim de kötüdür!
"Krizi çözmez" miş, "krizi çözmek için fırsat getirir" miş seçim.
Sanırsınız gol fırsatı!
Nedir yani; halkın asgari yarısı vebalı mı sayılacak?
Üçte bir oradan, yüzde 5 şuradan, binde ikiler, üçler, beşler oradan; bunlar cüzamlı!
Yani, iktidara bağırırken birçoğumuz, "demokratik tepki" yi dikkate alıp seçime gitsin diye...
En çok bağıran Baykal, seçim sonuçlarını dilerse meşru saymayacak, demokratik bulmayacak, yine kriz diye adlandıracak.
O zaman nasıl olacak!
Bakın, aslında onca tarihle, şunla bunla övünüyoruz, lakin halimiz rezalet.
Daha
"Cumhurbaşkanlığı" için, kimi seçebileceği bir yana, nasıl seçim yapacağından dahi emin olamayan, koyduğu kuralda anlaşamayan kadim devletimiz, baki cumhuriyetimiz, büyük meclisimiz, harika demokrasimiz, müthiş partilerimiz var.
Aslında futbolu da böyle oynuyoruz.
Her daim komplo, kuşku, şike, teşvik, kuralsızlık, belirsizlik, nefret, hiddet, şiddet, bölünme, gözü dönmüşlük, kendine yontma, dayatma, yalan dolan.
Kötü futbol. Makyavelist futbol dünyası.
Oysa top hakikaten yuvarlak olabilirdi!
Yayın tarihi: 1 Mayıs 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/01//haber,1AD585923289460B9A4A51B44F33A4B3.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.