Son iki yıldır siyaset sınıfı ne yaptı?
Bir taraf, "Çoğunluk bende, Cumhurbaşkanını istediğim gibi seçerim" dedi.
Diğer taraf, "Hayır seni cumhurbaşkanı yaptırmam..."
İşte gerilim siyasetinin geldiği nokta:
Demokrasi mahkemelik oldu.
İktidarıyla muhalefetiyle siyasetçiler
"Sanal muhtıra" yedi.
Ve bir kez daha sivil siyaset sınıfta kaldı.
Ancak, bu gerçeğe rağmen hala bu ülkede
"demokrasi" umudu var.
Bu kritik noktada hükümetin süreci işleten ve germeyen sağduyulu tavrı da, sivil toplumun
"Çözüm demokrasi" demesi de bu umuda işaret ediyor.
Ve yeni bir çıkış yolu gösteriyor.
Bu anlamda İstanbul Çağlayan mitingi önemli bir ölçü oldu.
Aylardır muhalefet partilerinin yaratamadığı sivil dalgayı yine toplum yarattı.
Yüz binler meydanlara indi ve nasıl muhalefet edilmesi gerektiğini gösterdi.
Çevreden gelen
"öteki" AK Parti, bir anlamda empati kuramadığı, anlayamadığı için yarattığı
"öteki" lerin tepkisiyle karşılaştı.
Bu Türkiye demokrasisi açısından bir şanstı.
Hem sivil toplum, hem de devlet güçleri bu şansı kötüye kullanmadı.
Şehirliler meydana indi! Mitingin nasıl bir mesaj verdiğine gelince...
Aslında bu miting, özellikle son seçimlerde oy vermeye gitmeyen şehirlilerin, kendi kaderlerine sahip çıkmasıydı.
Daha önce de yazdım, büyük şehirlerde hala yüzde 30, yüzde 40'lara varan bir kararsızlar ordusu var.
Hem oy kullanmayan, hem şikayet eden bu kesim nihayet
"elini taşın altına koydu" ve meydanlara indi.
İçlerinde farklı düşünenler olsa da ana eksen
"sandığı" işaret etti.
İktidarın da muhalefetin de, hatta
"sanal muhtıra" verenlerin de bu yüz binlerin buluşmasından çıkaracağı dersler var.
Gerçekten o mitinge katılanların ortaya çıkardığı fotoğraf, karşı olanları bile şaşırttı.
Kadınların ağırlıkta olduğu muhteşem bir kalabalık... Başından sonuna kadar hiçbir yasadışılığa prim vermeyen düzeyli bir kitle...
Mitinge katılan biri şöyle diyordu: "Müthiş bir coşku, çağdaş bir Türkiye tablosu vardı. Kim ne derse desin, o toplumun temel arzusu demokratik laik bir Türkiye'dir."
Bu kitle kime oy verecek? Peki bu mitingin siyasete yansıması nasıl olacak?
Bu kitleler kime oy verecek?
Merkez sağdan bir siyasetçi şöyle diyor:
"Bu Türkiye'deki orta sınıfın bir uyarısıdır. Ağırlıkla da sol düşünceye sahip bir kesim söz konusu. Ulusalcımilliyetçi bir motif taşısa da ana kaygıları laiklik ve yaşam biçimlerine karışılmamasıdır. Bu anlamda milliyetçilikten uzaklaşıyorlar. Bu kitleler ilk sırada CHP'ye oy verecek. Ancak MHP ve Genç Parti'ye de oy çıkar. Ama CHP solda bir birleşme yaratırsa ağırlık merkezi orası olur."
Mitinge katılan ve kalabalığın nabzını tutan
Ercan Karakaş'ın çıkardığı sonuçlar da benzer doğrultuda.
Karakaş şöyle diyor:
"Çağlayan'da
'Ne şeriat ne darbe' sloganı seslendirildi. Ben bunu çok olumlu görüyorum. Geçmişten de biliyoruz ki muhtıra ve darbeler sorunları çözmek bir yana daha da ağırlaştırdı. O yüzden buraya katılan insanlar meselelerin demokrasi içinde hukuka bağlı olarak çözülmesinden yana. Ben bu arzuyu meydandaki yüzlerce insanda gördüm."
Karakaş mitingin iktidara da muhalefete de uyarı olduğunu belirterek şöyle diyor:
"Muhalefetten istenen şey, iki ana grubun merkez sağ ve merkez solun kendi içinde bütünleşmeleri. Ama birbirleriyle değil. Bu bütünleşme sağlanamazsa, halk iradesi yeniden parlamentoya yansıyamaz. Sol açısından en büyük görev CHP'ye düşüyor. CHP'nin bu girişimleri hemen yapması gerekir."
Yayın tarihi: 1 Mayıs 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/01//ovur.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.