Erdoğan'dan "kriz ve değişim" uyarısı
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, Genelkurmay Başkanlığı'nın basın açıklaması ve İstanbul Çağlayan'daki mitingin yoğun bir şekilde tartışıldığı dönemde yaptığı Ulusa Sesleniş konuşmasında bu konulardan hiçbirine değinmeyerek ekonomik göstergeleri anlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''84 yıllık süreçte Türkiye büyümüş, gelişmiş, kalkınmış, zaman zaman kalkınma mücadelesi kesintiye uğrasa, krizler yaşansa, duraklama dönemlerine girilse de milletimizin var olma iradesi her defasında yeniden ortaya çıkmış ve ülkemiz ayağa kalkarak yeniden hedeflerine yürümeye başlamıştır'' dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlardan yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' programında yaptığı konuşmada, dünya çocuklarının yegane bayramı olan 23 Nisan Çocuk Bayramı'nı bir kere daha tebrik ederek, bütün çocukların gözlerinden öptüğünü söyledi.
Yine milli iradenin ve egemenliğin sembolü olan TBMM'nin 87. kuruluş yıl dönümünü ve Milli Egemenlik haftasını milletin her ferdi gibi kendisinin de büyük bir coşku, gurur ve mutlulukla kutladığını ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yılına adım adım ilerlerken, Türkiye'nin güçlü bir ülke, kalkınmış bir devlet olma yolundaki büyük atılımının heyecanını da kalplerimizde taşıyoruz'' dedi.
Türkiye'nin, gerçekleştirdiği bu değişim atılımıyla Cumhuriyet ideallerine her zaman olduğundan daha yakın olduğunu, bu yolda her zaman olduğundan daha büyük bir inançla ilerlediğini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''1920 yılında İstiklal mücadelemizin karargâhı olarak TBMM kurulurken, Türkiye, varını yoğunu savaşlarda yitirmiş, her türlü üretimi durma noktasına gelmiş, düşman işgaliyle birlikte yokluğun ve yoksulluğun pençesine düşmüş bir manzara arz ediyordu.
Buna rağmen milletimiz kanıyla, canıyla, dişiyle, tırnağıyla verdiği destansı İstiklal mücadelesinden alnının akıyla çıkmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini atarak, dünya sahnesindeki yerini almıştır.
1923 yılında Cumhuriyetin ilanıyla birlikte milletimiz, bu defa ekonomik bir Kurtuluş Savaşı başlatmış, yoksulluğa, umutsuzluğa ve yılgınlığa karşı topyekun bir mücadelenin içine girmiştir. Şu rakamlara özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum:
1923 yılında Cumhuriyetimiz kurulduğunda, Türkiye'nin toplam Gayri Safi Milli Hasılası sadece ama lütfen dikkat sadece 953 milyon Türk Lirası'dır. O günün Türkiye'sinde, kişi başına düşen milli gelir yine sadece 45 Dolar seviyesindedir.
1923 yılı itibariyle toplam ihracatımız 50 milyon 790 bin Dolar, toplam dış ticaret hacmimiz 137 milyon 662 bin Dolar seviyesindedir.''
''TARİH SEYRİNİ İYİ ANLAMAK ZORUNDAYIZ''
Herkes için büyük önem ve anlam taşıyan böyle günlerde dönüp Türkiye Cumhuriyeti'nin nereden nereye geldiğine bakmak gerektiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Bu tarih seyrini iyi anlamak zorundayız. Zor şartlar altında büyük bir var olma mücadelesi vermiş bir millet, pek çok problemle uğraşmak zorunda kalan genç bir devlet...'' dedi.
Erdoğan, Cumhuriyetin ilk yıllarında milletin, böylesine zorlu şartları göğüslemek mecburiyeti içinde olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti: ''Bugün şükürler olsun, o zorlu varoluş mücadelesinden yüz akıyla çıkmış, geçen zaman içinde her alanda büyük ilerlemeler kaydetmiş, kendi ayakları üstünde durabilen, gelecek için büyük hedefleri olan bir ülke haline geldik. Cumhuriyet tarihimizi iyi bilmek, iyi anlamak, iyi kavramak, bu ülkenin gelecek adına nelere kadir olduğunu da fark etmemizi sağlayacaktır. Bu sebeple millet hafızasında yer eden her tarih kavşağında bu muhasebeyi hepimiz yapmak, bu ülkeye canı gönülden hizmet eden herkesi minnetle anmak zorundayız.
Türkiye, bugün dünyanın en hızlı büyüyen, gelecek adına en çok ümit veren birkaç ülkesi arasına girdiyse, bu başarıyı herkesten çok bu büyük mücadeleyi başlatan, bu topraklara istiklalini ve istikbalini kazandıran bütün o isimsiz kahramanlara borçludur. Her birini rahmetle anıyoruz. O zor zamanlarda toprağa ekilen tohum büyümüş, bugün çevresine gölge veren mümbit bir ağaca dönüşmüştür.
Bakınız, bugün 576 milyar YTL Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH), 85 milyar Dolar ihracatı, 222 milyar Dolar dış ticaret hacmi, 5 bin 477 Dolar kişi başına milli geliri olan ve gelecekte çok daha iyi seviyelere geleceğinin işaretlerini veren bir Türkiye var.
Türkiye Cumhuriyeti ilerleme yolunda, kalkınma yolunda, büyüme yolunda çok mesafe katetmiştir, bunu rakamlar en iyi şekilde ortaya koyuyor. 1928 yılında ülkemizdeki hekim sayısı bin 78 kişidir, bugün 100 bin hekim sayısına, doktor sayısına yaklaşmış durumdayız.''
''ÇARPICI GELİŞME TABLOSU''
2003 yılında 97 bin 763 olan doktor sayısının, bugün hükümet olarak büyük gayretler neticesinde yüz bin rakamına ulaştığını anlatan Erdoğan, 1940 yılında Türkiye genelinde insanların tedavi olabilecekleri hastane sayısının sadece 154 olduğunu, bugün bin 200 hastane bulunduğunu, özel sektörün yatırımlarıyla birlikte bu sayının her geçen gün hızla arttığını kaydetti.
Erdoğan, bir başka çarpıcı gelişme tablosunun da eğitim alanında göze çarptığını vurgulayarak, 1923-1924 eğitim öğretim döneminde Türkiye genelindeki okul sayısının yaklaşık 5 bin olduğunu, bugün ise 35 bin okul bulunduğunu, bu sayıyı daha da arttırmak için çalışmaları ısrarla, kararlılıkla sürdürdüklerini bildirdi.
''DEĞİŞİK ALANLARDAN PEK ÇOK ÖRNEK''
Değişik alanlardan pek çok örnekle Türkiye'nin hangi imkânsızlıklardan, hangi yokluk zamanlarından bugüne geldiğini ortaya koymanın mümkün olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, 1929 yılında toplam süt üretimi 1 milyon 843 bin ton iken, bugün 11 milyon tonluk süt üretimi gerçekleştirildiğini hatırlattı. Erdoğan, şöyle konuştu:
''1933 yılında Türkiye'deki toplam otomobil sayısı 4 bin civarındayken, bugün yaklaşık 6 milyon adet otomobilimiz var. 1929 yılında telefon abonesi sayısı 15 bin iken, bugün abone sayımız 19 milyon adete ulaşmış bulunuyor. Elbette her dönemin şartları, imkânları birbirinden farklı... Ama inkâr edilemez bir gerçek var ki, o günlerin genç Türkiye Cumhuriyeti, geçen zaman zarfında muasır medeniyet yolunda çok yol almış, çok mesafe almıştır.
84 yıllık süreçte Türkiye büyümüş, gelişmiş, kalkınmış, zaman zaman kalkınma mücadelesi kesintiye uğrasa, krizler yaşansa, duraklama dönemlerine girilse de, milletimizin var olma iradesi her defasında yeniden ortaya çıkmış ve ülkemiz ayağa kalkarak yeniden hedeflerine yürümeye başlamıştır.
Son dört buçuk yıllık süre içinde ortaya konan değişim atılımı, bu sarsılmaz iradenin ne kadar güçlü olduğunu bir kere daha dünyaya göstermiştir. Daha dört buçuk yıl önce ciddi sıkıntılara duçar olan bu ülke, bugün şükürler olsun ki, sıkıntılarını birer birer aşmış, milletimizin büyük mücadele azmiyle kısa zamanda yeniden dünyanın en güçlü ekonomileri arasında yerini almıştır.
45 Dolar kişi başı milli gelirle başladığımız yolculuğumuzda, bugün 5 bin 477 Dolardayız. 953 milyon Türk Lirası olarak başladığımız GSMH büyüklüğümüzde, bugün 576 katrilyon Türk Lirası seviyesindeyiz. 50 milyon Dolar olarak başladığımız ihracat mücadelemizde, bugün geçen ay rakamıyla söylüyorum, yaklaşık 90 milyar Dolar gibi rakamlardan söz ediyoruz.
Kanla, irfanla kurduğumuz o genç Cumhuriyet, zaman içinde zorlukları aşarak, badireleri atlatarak, emekle, mücadeleyle, sabırla, umutla bugünlere gelmiştir.''
''HAK ETTİĞİMİZ GELİŞME SEVİYESİ ASLA BU DEĞİL''
Ancak olunması gereken yerin, arzu edilen noktanın, hak edilen gelişme seviyesinin asla bu olmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, bu seviyeleri asla yeterli görmediklerini söyledi. Erdoğan, ''Son dört buçuk yılda nasıl milletimizle el ele, gönül gönüle vererek bütün zorlukları aştıysak, hedeflerimize ulaşmayı başardıysak, aynı ruh ve azimle Cumhuriyetimizin kuruluş hedefi olan muasır medeniyet seviyesini yakalamayı ve aşmayı da başaracağız'' diye konuştu.
Cumhuriyetin 100. kuruluş yıl dönümü olan 2023 yılında, bugün elde edilen sonuçları daha hayırlı sonuçlara, bugün yakalanan hedefleri daha yüksek hedeflere ulaştırmakta kararlı olduklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Cumhuriyetimizin kurulduğu dönemde 45 Dolar olan kişi başına milli geliri inşallah hedef, süratle 20 bin Dolar seviyesine yükseltmektir. Dikkat ediniz, hayal etmiyoruz, hedef koyuyoruz.
Her şeyini kaybetmişken, küllerinden adeta yeniden doğan ve bugün bir dünya devi olma yolunda ilerleyen Türkiye, milletimizin azmi, sabrı, kararlılığı ile bu hedeflere rahatlıkla ulaşacaktır. Ben bundan asla şüphe etmiyorum, asla endişe duymuyorum. Çünkü milletime güveniyorum, çünkü gençliğimize güveniyorum, çünkü Türkiye'mize güveniyorum.''
İNANÇ VE GAYRET
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, son 4.5 yıl içinde insanların inanç ve gayretleriyle ülkeye hakim olan huzur ve istikrar ortamı sayesinde nereden nereye geldiğinin ortada olduğunu belirterek, ''En büyük güvencemiz, en büyük kazancımız başarabileceğimizi görmüş olmamız, öz güvenimizi yeniden kazanmamız, umutlarımızı tazelemiş olmamızdır'' dedi.
Bu arada hemen her gün Türkiye'nin önünün ne kadar açık olduğunun, yarınların nasıl güzel umutlar vaat ettiğinin işaretlerinin de gelmeye devam ettiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
''Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz günlerde 2006 yılına ait büyüme verileri açıklandı. Ortaya çıkan tablo istikrarımız adına, hedeflerimiz adına, umutlarımız adına bizleri sevindiren bir tabloydu. Hükümet olarak 2006 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 5 oranında büyümesini öngörüyorduk. Ancak önceki üç yılda olduğu gibi, 2006 yılında da bu hedefimizi aştık ve yüzde 6 oranında bir büyüme kaydettik.
1993-2002 yılları arasında Türkiye ekonomisi ortalama yüzde 2.6 oranında büyümüştü. Hükümetimiz döneminde, yani 2003-2006 yılları arasında ise ortalama büyüme hızımız yüzde 7.3 oranını yakalamıştır. 181 milyar Dolardan devraldığımız GSMH, bugün 400 milyar Dolar seviyelerine ulaşmıştır.
Bu ne demektir? Geldiğimizde, yani 79 yılda 181 milyar Dolar olan milli gelirimiz, şu dört buçuk yıl içerisinde üzerine koyduğumuz rakam, 219 milyar Dolardır. Bunun neticesinde toplam 400 milyar Dolara ulaştık. Bu aradaki fark, gayreti, şu son dört buçuk yılın bereketini göstermektedir. Ve göreve geldiğimizde kişi başına milli gelir 2 bin 598 Dolardı.
Bugün ise bu rakam, 5 bin 477 Dolara yükselmiş durumdadır, daha da artacak, inşallah 2013'te 10 bin Doları bulacağız, ardından hedef 20 bin Dolar olacak, bunu da yakalayacağız.
''EN ÖNEMLİ İHTİYACIMIZ, BİRLİK, BERABERLİK, DAYANIŞMA...''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ülkede en önemli ihtiyacın, birlik, beraberlik ve dayanışma olduğunu belirterek, ''Birbirimize sevgiyle yaklaştığımız sürece çok şeyleri aşarız. Türkiye'nin bu birliğe, bu beraberliğe, ön yargılardan sıyrılmış olarak bu sevgiye çok ihtiyacı var'' dedi.
Erdoğan, televizyonlardan yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' programında yaptığı konuşmada, en önemli ihtiyacın, birlik beraberlik ve dayanışma olduğunu vurguladı. ''Sevgi'' denilen o ulvi güzelliği hep birlikte yakalamak gerektiğini, bunun büyük bir sermaye olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Birbirimize sevgiyle yaklaştığımız sürece çok şeyleri aşarız'' dedi. Türkiye'nin, bu birliğe, bu beraberliğe, ön yargılardan sıyrılmış olarak bu sevgiye çok ihtiyacı olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Türkiye, istikrar içinde, güven içinde büyüyor, kalkınıyor. Sizler de gayet iyi biliyorsunuz ki, bizler umut tacirliği yapmıyoruz, popülizme asla meyletmiyoruz, bizim söylediğimiz her hedef gerçekçi bir planlamanın eseridir. Zaten bu yüzden sizlere verdiğimiz sözleri zamanında tutabiliyoruz. Elimizde sihirli değnek yok, ciddi çalışıyoruz, bilimsel çalışıyoruz, hedeflerimizle imkânlarımızı iyi dengeliyoruz ve tabii Türkiye'nin kaynaklarını da suiistimal etmiyoruz, ettirmiyoruz. Türkiye artık çalıştığının, ürettiğinin karşılığını almaya başlıyor.''
''VATANDAŞLARA TEK TEK YANSIYOR''
Türkiye ekonomisinin genel plandaki bu büyümesinin, artık vatandaşlara da tek tek yansıdığını ifade eden Başbakan Erdoğan, bolca rakam vererek vakit almak istemediğini söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
''Sizlerden sadece şunu rica ediyorum: vatandaşımız lütfen 4 buçuk yıl önceki durumuyla, bugünkü durumunu bir karşılaştırsın, bir karşılaştırma yapsın, asgari ücretle olsun, maaşınızla olsun. O gün elinize geçen ücretle, gelirle, acaba 4 buçuk yıl sonra neler alabiliyorsunuz? Aynı üründen o gün ne alıyordunuz, bugün neler alabiliyorsunuz, lütfen bunun hesabını bir çıkarınız. 4 buçuk yıl önce geleceğe ilişkin umutlarınız, planlarınız neydi? Bugün nedir? Geçmişte Türkiye'nin geleceğini nasıl görüyordunuz, bugün nasıl görüyorsunuz?
Elini vicdanına koyup bu soruları cevaplandıran herkes, Türkiye'nin değiştiğini, değişmekte olduğunu fark edecek ve Türkiye'nin son dört buçuk yıldır adım adım gerçekleştirdiği değişimin hakkını teslim edecektir. Bu muhasebeyi yapmalıyız ki, bugün nasıl kazandığımızı, geçmişte neden kaybettiğimizi iyi ayırt edebilelim.
Bu muhasebeyi iyi yapmazsak, gelecekte aynı hatalara tekrar düşer, rotamızı doğru istikamette tutmakta zorlanırız.''
İKİ OLGUNUN TAHLİLİ
Türkiye'nin geleceği açısından yakın geçmişe damgasını vuran iki olgunun tahlilini yaparak, ''kriz'' kavramını ve ''değişim'' kavramını çok iyi değerlendirmek gerektiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Şunu, altını çizerek belirtmek istiyorum: Biz, hiçbir zaman, 'her şeyi çözdük, Türkiye'nin bütün eksiklerini tamamladık' iddiasında olmadık. Kuşkusuz Türkiye, hızla gelişiyor, büyüyor, kalkınıyor. Bu gerçeği dünya ekonomi otoriteleri de sık sık dile getiriyor.
Gerçekleştirdiğimiz bu atılım, daha önce hiç tecrübe etmediğimiz ölçüde ileri bir atılımdır, büyük bir sıçramadır. Bu bağlamda, yeter ki istikrar ortamını koruyalım, yeter ki huzur ortamını muhafaza edelim. Yeter ki, çok zor elde ettiğimiz şu güven ortamını zedelemeyelim. Yeter ki, Cumhuriyetimizin kuruluş hedeflerini gerçekleştirmeyi bir görev bilelim. Bunları başardığımızda, Türkiye'nin aşamayacağı engel, ulaşamayacağı hedef kalmayacaktır.
Güçlü bir Türkiye, aydınlık bir Türkiye, bölgesi için de, dünya için de çok büyük bir güvence olacaktır. Ben her insanımızın gözünde bu ışığı görüyor, kalbinde bu umut ve heyecanı taşıdığını hissediyorum.''
''DEVLET-MİLLET EL ELE''
Erdoğan, Türkiye'nin huzur ve istikrarı, milletin birlik ve beraberliği, Türk insanının azim ve gayreti korunduğu sürece, Türkiye'nin gelişme hızını katlayarak arttıracağını, belki de bugünden öngörülemediği kadar kısa zaman içinde dünyanın en ileri ülkeleri arasına adını yazdıracağını belirterek, şöyle devam etti:
''Bunu neye dayanarak söylüyorum? Son 4-4.5 yıl içinde devlet-millet el ele vererek neleri başardığımıza bakarak söylüyorum. Türkiye sadece ekonomide bozulan dişlileri değiştirmiyor, sadece yapısal arızalarını onarmıyor, sadece eksiğini, gediğini gidermiyor, aynı zamanda geleceğe damga vuracak dev yatırımları da birer birer devreye sokuyor. Yıllardır bir köşede unutulan, tamamlanmasından umut kesilen, neredeyse adı unutulan bu dev projeler, şimdi ülkemizin birer gurur kaynağı olarak tek tek tamamlanıyor, faaliyete geçiyor, hizmete açılıyor.''
KARADENİZ SAHİL YOLU
Cumhuriyet tarihi boyunca sadece 4 bin 326 kilometre duble yol yapıldığını, 4.5 yıl içinde 6 bin 355 kilometre yeni duble yol bitirilerek bir rekora imza atıldığını anlatan Erdoğan, 7 Nisan'da yine çok uzun yıllar önce kararı alınan, 60'lı yıllarda güzergahı belirlenen Karadeniz Bölgesi için hayati derecede önemli bir yatırım olan Karadeniz Sahil Yolu'nu tamamlayarak hizmete açtıklarını anımsattı.
Projenin ilk konuşulduğu günlerden bugünlere tam 34 hükümetin gelip geçtiğini, ilk ihalenin yapıldığı, ilk kazmanın vurulduğu 1987 yılından bu yana yine 12 hükümet gelip geçtiğini ve bu projenin bitirilmediğini kaydeden Başbakan Erdoğan, ''Biz göreve geldiğimizde bu projenin en iyimser tahminle 2024 yılında tamamlanabileceği rapor ediliyordu. Aynı anlayışla, aynı tempoyla gitseydi öyle zannediyorum ki, 2024'te de bitmezdi'' dedi. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Çünkü Karadeniz Sahil Yolu kapsamında geçen 16 yıl boyunca sadece 220 kilometrelik bir yol yapılabilmişti. Biz bu hesabı yeniden yaptık, Türkiye'nin kaybedecek vakti olmadığının bilinciyle planımızı, programımızı ortaya çıkardık ve bu anlayışla dört yılda tam 316 kilometre yol tamamladık, bu dev yatırımı hayata geçirdik.
Bugün artık Samsun'dan ta Sarp Sınır Kapısına kadar uzanan bu 542 kilometrelik Karadeniz Sahil Yolunda, evet, bir huzur var, bir sükun var ve bir deniz kenarında seyir var. Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin illerimizde yaşayan insanlarımız nihayet hak ettikleri Sahil Yolu'na kavuşmanın sevincini yaşıyor.
Bu proje sadece güzergah üzerindeki 6 vilayetimiz açısından değil, Türkiye'nin Avrasya bağlantısının dört dörtlük bir ulaşım imkanına, çağdaş standartlarda bir uluslararası karayoluna kavuşması bakımından da son derece önemlidir.
Sahil Yolu, inanıyorum ki Karadeniz'e bir başka canlılık verecektir; ticaret gelişecek, ihracat gelişecek, turizm gelişecek, ekonomi canlanacak, ama hepsinden önemlisi yollarda bir çok insanını kaybetmiş olan Karadeniz insanının can güvenliği azami seviyede artacaktır.''
KÖYDES PROJESİ
Erdoğan, Türkiye'nin artık bu dev projeleri dünya standartlarının da ötesinde bir hızla yapıp devreye sokabilecek seviyeye ulaştığına işaret ederek, ''İnşallah geleceğin güçlü, kalkınmış, müreffeh Türkiye'sinin habercisi olan daha nice büyük hizmeti, nice dev projeyi hep birlikte inşa edecek, bu gurur tablosunu sürdüreceğiz'' dedi.
Cumhuriyet tarihinin en önemli kırsal kalkınma projesi olan KÖYDES projesiyle de, yıllar yılı ihmal edilen köyleri yeni baştan imar etmek ve köylünün ihtiyaçlarını karşılama kararlılığında olduklarını ve bundan hiç kimsenin endişesi olmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, bu ülkede yolu olmayan, suyu olmayan tek bir köyün kalmayacağını söyledi.
Erdoğan, problemlerin yerinde çözülmesi, işlerin daha verimli ve hızlı yürümesi için yerel yönetimleri, valileri, kaymakamları da seferber ettiklerini belirterek, KÖYDES projesi kapsamında planlanan 29 bin 301 projenin yüzde 87'sini tamamladıklarını bildirdi. Bu proje kapsamında suyu olmayan 2 bin 245 köy ve mahalleye şebekeli içme suyu tesisi yapıldığını anlatan Başbakan Erdoğan, 9 bin 461 köy ve mahallenin mevcut içme suyu tesisinin de hem yenilendiğini hem geliştirildiğini anlattı.
Proje kapsamında, yaşadığı köy ve mahallelere yeni tesis, tesis geliştirme ve bakım-onarım şeklindeki içme suyu yatırımları yapılan insanların sayısının, 3 milyonu bulduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, ''İnsanımızın ihtiyaçları tümüyle karşılanmadan bizim de işimiz bitmeyecek. İlk günkü kararlılığımızla KÖYDES çalışmalarını sürdürüyoruz'' dedi. Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu hizmet ve yatırım zincirine belediyelerimizin altyapı çalışmalarını eklemek, onun için kendilerini de desteklemek için düzenlediğimiz BELDES projesi de bu yeni dönemde devreye girmiştir.
Çok yönlü bir şekilde, hızlı ve verimli çalışmalarla dört koldan Türkiye'nin yeniden imarını sağlamak için çalışıyoruz. İnşallah, bir uçtan bir uca bütün şehirlerimizin, bütün ilçe, belde ve köylerimizin çehreleri değişmekte, bahtları açılmakta, Türkiye'de esen değişim rüzgarı bu toprakların en ücra köşelerine kadar serinliğini taşımaktadır. Tabii KÖYDES projesinde özellikle kaymakamlarımıza, muhtarlarımıza, encümen üyelerimize, şahsım, milletim ve tüm köylü vatandaşlarım adına çok teşekkür ediyorum. Ama onların bu projelere sahip olmasını özellikle kendilerinden rica ediyorum. Ve bu yatırımları denetleyen başta valimiz olmak üzere diğer milletvekillerimize ve belediyelerimize de özellikle o yapmakta oldukları resmi ve fahri görevleri sebebiyle de teşekkür ediyorum.''
''VATANDAŞA HER AY MÜJDE''
Türkiye'nin geleceğini kazanmak yolunda gerçekleştirilen değişim atılımının en önemli parçalarından birinin de yatırımlar olduğunu belirten Erdoğan, her ay vatandaşlara yatırım müjdeleri verdiğini, Türkiye'nin yaşadığı değişimi en çarpıcı örnekleriyle dikkatlere sunduğunu kaydetti.
Erdoğan, bu ay içinde de Türkiye'nin dört bir yanında çok önemli açılışlar gerçekleştirdiklerini, çok önemli tesis ve yatırımları faaliyete geçirdiklerini anlatarak, şunları kaydetti:
''1 Nisan'da Eskişehir'deydik ve orada hem II. İnönü Zaferi'nin 86. yıl dönümünü kutladık, hem de bu anlamlı günde aralarında KÖYDES projelerinin, sanayi ve tarım yatırımlarının, bilişim projelerinin, alışveriş merkezi ve otelin de içinde bulunduğu 212 adet tesisi hizmete açtık.
6 Nisan'da Kırıkkale'de yine çok çeşitli üretim ve sanayi alanlarında faaliyet gösterecek 41 tesisi hizmete açtık. Ayrıca, TOKİ tarafından yaptırılan 896 konutun anahtarlarını da sahiplerine resmen teslim ettik.
7-8 Nisan'da, daha önce de ifade ettim, Karadeniz Sahil Yolu'nun açılışı için Karadeniz'deydik, burada da boş durmadık, bir dizi açılış gerçekleştirdik. 7 Nisan'da Ordu'da düzenlenen toplu açılış töreniyle, TOKİ tarafından Fatsa'da yaptırılan 330 konutu, içinde okulların, yurtların, sağlık tesislerinin, sanayi kuruluşlarının, ticari tesislerin ve KÖYDES projelerinin bulunduğu 22 tesisi vatandaşımızın hizmetine sunduk.
Aynı gün Giresun'da teknik eğitim veren bir lisemizin atölye ve laboratuvar binasını hizmete açtık. Ardından 8 Nisan'da Çoruh Vadisi Projesi'nin önemli bir halkası olan ve Türkiye'de üretilen toplam enerjinin yüzde 6'sını karşılayacak olan Borçka Barajı ve Hidroelektrik Santrali'ni törenle faaliyete geçirdik.
9 Nisan'da bu defa başkentte yarısı hayırsever vatandaşlarımızın katkılarıyla yaptırılmış olan 84 ayrı eğitim tesisimizi toplu olarak hizmete açtık. 21 Nisan'da yine ülkemizin dev projelerinden birini İstanbul-Bursa Mudanya Hattı'nı faaliyete geçirdik. Ülkemizin ulaşım açısından en yoğun güzergâhlarından biri olan İstanbul-Mudanya Bursa arasını 75 dakikaya indirecek, 1 saat 15 dakikalık bir sürece indirecek bu önemli feribot hattı, gerek ekonomik açıdan, gerek turizm açısından, gerekse ulaşım güvenliği ve rahatlığı açısından bölgeye çok önemli artı değerler kazandıracaktır.
Hattın açılışıyla eş zamanlı olarak bu hatta çalışacak, 1200 yolcu ve 225 araç kapasitesine sahip son derece modern donanıma sahip Osmangazi Hızlı Feribotu'nu da devreye soktuk. Temmuz başında da Orhangazi Feribotunu inşallah devreye sokacağız. Aynı gün Bursa'ya geçerek Bursa Feribot Limanı'nı da Mudanya'da hizmete açarak seriyi tamamlamış olduk.
Hakikaten bizler için bir gurur abidesi olan Mudanya Terminali gerçekten çok farklıydı ve halkımızın da beğenisini kazanan bu terminalle biz hakikaten Atatürk'ün ifade ettiği o muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma yolunda inanıyorum ki, bir ispat-ı vücut olarak onu da bitirmiş olduk.
Yine aynı gün Bursa'da özel sektörümüzün yatırımı olan ve çağdaş donanıma sahip bir hastanemizi gururla, sevinçle sektörümüze kazandırdık. Bunun yanında yine TOKİ tarafından Bursa Yıldırım Belediyesi sınırları içinde yaptırılan 492 konutu sahiplerine teslim ettik. Yine aynı gün Bursa'mızda Mustafakemalpaşa'da yanmış olan Karaköy'ü yeniden afet kapsamı içerisinde bütün konutları yaparak sahiplerine resmen teslim törenini gerçekleştirdik.''
''DURMAK YOK''
Erdoğan, her günü ülkeye yeni bir hizmet ve yeni bir coşkuyla sürdürdüklerini ifade ederek, ''Durmak yok. Yeni bir yatırım kazandırmak her zaman hedefimiz oldu. Bu şekilde yolumuza devam ediyoruz, gayretlerimizi sürdürüyoruz'' dedi.
''Sizlerin büyük desteğiniz ve katılımınızla sürdürdüğümüz bütün bu gayretler meyvelerini daha şimdiden vermeye başlamıştır'' diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini ''İnanıyorum ki yarınlar, ülkemiz için bugünlerden çok daha güzel, çok daha parlak olacaktır'' sözleriyle tamamladı.
Yayın tarihi: 30 Nisan 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/30//haber,3375D55E26F746358DD2059637DBB3E8.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.