Gazeteye el konması ardından okurlardan tedirgin, kuşkucu hatta suçlayıcı mesajlar geliyor. "Acaba gazete iktidarın dümen suyuna mı çekildi" Soru önemli, cevabı belli .
Okurlardan gelen mesajlar doğrudan veya dolaylı olarak Sabah'a TMSF tarafından el konması ile ilgili.
Bir kısmı "bu süreç gazetemize zarar verir mi?" diye sormakta.
Bir kısmı ise, genelde haberlere atıfta bulunmadan, gazetenin "genel tablosu" ile TMSF süreci arasında bir bağlantı kuruyor ve "artık iktidar yanlılığı mı?" sorusunu soruyor.
Konuyu bazı boyutlarıyla okurlara açmak ve "bundan sonrası" ile ilgili görüşleri paylaşmak istiyorum.
Neresinden bakarsanız bakın, geçenlerde 22 yaşını doldurmuş, bu süre boyunca Türkiye'de basının önde gelen temsilcilerinden biri olmuş; haberciliğiyle çığır açmış, yorumculuğunda bazı hatalı kısa zaman dilimleri dışında temel hak ve özgürlükleri, demokrasiyi ve serbest piyasayı, çoksesliliği savunmuş, "marka" olmuş bir gazeteye hukuki bir ihtilaf nedeniyle devlete bağlı özerk bir kurum tarafından el konması, meslek açısından hoş bir durum değil.
Yıllarını dürüst gazeteciliğe adamış, bu yolda emek vermiş gazetecilerin sıkıntı duymasından daha doğal bir şey olamaz.
Ancak, esas olan, gazetenin her gün okurlarla hangi içerikte buluştuğudur.
Öyleyse, Sabah için değişmemesi gereken üç temel nokta var:
- Gazetenin kimliği
- Gazetenin yayın ilkelerine bağlılığı
- Gazetenin okurla şeffaf, hesap vermeye dayalı ilişkisi.
Şimdi Genel Yayın Yönetmeni
Ergun Babahan'ın 22 Nisan tarihli yazısından bir bölümü paylaşalım:
"Bizler gelip geçici nöbetçileriz, bu gazetenin gerçek sahipleri sizsiniz.
Bu sahipliği en sıkıntılı günlerinde, 'Battı, bitti' denilen günlerde gösterdiniz.
Bu gazete aslında Türkiye'nin kısa demokrasi tarihidir.
Yanlışları olmamış mıdır?
Elbette olmuştur.
Ama terazinin kefesini iyi tarttığınızda SABAH'ın artıları fazladır.
Türkiye'nin Batı'ya dönük yüzü SABAH'tır.
İnsanları etnik kökenine göre ayırt etmeden, inancından dolayı aşağılamadan yola çıkan SABAH'ın bu ilkeleri yaşadığı sıkıntılar nedeniyle değişmez.
Gücü, yetkisi ne olursa olsun kimse bu temel ilkeyle oynayamaz...
Yolumuz uzun ve sıkıntılı.
Bu yolculukta tek güvencemiz siz okurlarımızsınız.
SABAH'ın ilkeleri ve temel direkleri bellidir.
Bu ilkeler ve direkler sağlam ve de güçlüdür.
Biz ne yazsak boştur.
Verdiğimiz boş bir senettir.
İçini nasıl doldurduğumuza göre siz okurlar ve tarih hakkımızda son kararı verecektir.
Asıl olan bu mücadeleden arkadaşlarımızı ve kendimizi mahcup etmeden yüzümüzün akıyla çıkmamızdır.
Bu yoldaki temel ilkemiz de zaten bellidir: İyi insanlar iyi gazete yapar."
Benim edindiğim güçlü izlenim şudur:
Bu gazeteyi onun kimliğine, meslek ilkelerine bağlı, okurlarına olan temel yükümlülüklerinin bilincinde bir kadro çıkarmaya devam edecek. Her gün.
Gazeteye girecek haberleri bu kadro başkası değil seçecek ve işleyecek.
Yorumlarda ilk günlerde yaşanan sarsıntılar artık olmayacak.
Tabii ki gazetenin ilk günlerinden beri var olan "hukuka saygı" bugün de geçerli. Zaten sizler, okurlar da iftira, hakaret ve aşağılamadan rahatsızlık duyuyorsunuz. Tıpkı eksik, defolu, adaletsiz haberlerden rahatsız olduğunuz gibi.
Ama şunu da dürüstçe söyleyelim:
Madem ki gazetenin bu sürecinde okurun hassasiyeti artmış durumda, o halde bu köşe de "daha eleştirel" olacak, olmalı.
Okurun kuşkuları, soruları, tepkileri yanıt bulmalı. Madem hassasiyetiniz arttı, gazeteyi daha keskin bir büyüteç altına alın.
Ki, iktidar ile muhalefet ve diğer toplumsal aktörler arasındaki "bağımsız duruş" korunabilsin.
Bu gazete sizin, sahip çıkın. Sözünüzü esirgemeyin.
Övülecekse övün, yerilecekse yerin.
Yeter ki konuşun, fikirlerinizi paylaşın.
Yayın tarihi: 30 Nisan 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/30//baydar.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.