kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Nisan 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
SUNAY AKIN

İstanbul'da üç zürafa!

Tarihin değişik dönemlerinde İstanbul'a zürafalar armağan edilmiştir. National Geography gibi belgesel kanallarının olmadığı yıllarda, İstanbulluları en çok şaşırtan hayvan zürafa olmuştur. Bizans ve Osmanlı döneminde, saraya armağan olarak gönderilen zürafaların öykülerini İstanbul'da Bir Zürafa adlı kitabımda uzun uzun anlattım. Benim için kitaplarımda ele aldığım her konu, satranç oyunundaki bir taş gibidir. Onları daha da ileri götürmek için çalışır, yaptığım hamlelerin devamlılığıyla mutlu olurum. 23 Nisan günü ikinci yaşını dolduran İstanbul Oyuncak Müzesi'ni ziyaret etmeye gelenler, müzenin sokağında gerçek boylarında üç zürafa heykelini görünce şaşırdılar! Zürafaların sokağımıza konulduğu günden beri en çok karşılaştığım soru şu olmaktadır: "Neden zürafa?" Ressam Şeker Ahmet Paşa'nın yaklaşık 100 yıl önce yaptığı 'Erenköy' tablosunda iki yapı göze çarpar: Bunlar, Erenköy tren istasyonu ve tren yolunun altında bulunan bir konaktır. Bu iki yapıdan başka insan yapımı hiçbir eser yoktur tabloda! Çimenler ve ağaçların arkasında adalar rahatlıkla görülmektedir. İşte, o tablodaki konak, Mehmet Münif Paşa'nın konağıdır. Mehmet Münif Paşa, üç dönem eğitim bakanlığı da yapmış bir Osmanlı aydınıdır. Yaşadığı dönemin en ileri görüşlü insanlarından biri olan Münif Paşa, sağlıksız aile yapısına neden olduğu gerekçesiyle görücü usulü evliliğe karşı çıkmakta, kız çocuklarının da okutulmasını savunmaktadır. Öğretmen yetiştiren okullara pedagoji dersini koydurmasının, ilk ticaret okulunu açmasının yanında, bir dans okulu açmayı dahi düşünmüştür. 10 parmağından 10 pınar akan Paşa'nın dans okulu açma girişimine karşı olanlardan biri de Şeyhülislam Esad Efendi olmuştur. Bu konuda Esad Efendi şunları söylemiştir: "Düz yürümek için muntazam bir yolu olmayan bir memlekette böyle şeyler ihdası, taklitine yeltendiğimiz memleketleri bile güldürür."

MÜNİF PAŞA'NIN ZÜRAFASI
Eserleri anlatmakla bitmeyecek Münif Paşa, Erenköy'deki konağının bahçesine bir zürafa heykeli koydurur. Bu heykel tüm kentte öylesine ünlenir ki zürafa heykelini görmek için İstanbullular Erenköy'e akın ederler. Tren yolunun kenarında olduğu için trenler bile durmakta, pencereye koşuşan yolcular zürafa heykelini neşe içinde seyretmekteydiler. İstanbul Oyuncak Müzesi'nin sokağında bulunan üç zürafa heykeli, Münif Paşa'nın ışığına, aydınlık düşüncelerine sahip çıkmanın, uygarlık, çağdaşlık adına yapacağımız hamlelerde ona gönderilen selamın adıdır. Kadıköy Belediyesi tarafından düzenlenen sokağımıza zürafaları armağan eden sevgili başkanımız Selami Öztürk'tür. Kuruluş aşamasından beri Oyuncak Müzesi'ne destek olan, tam anlamıyla bir dediğimizi iki etmeyen Sayın Öztürk, zürafa şeklindeki üç sokak lambasıyla da tarihi aydınlatmakta öncü olmuştur. Kadıköy'ün tarihi aydınların tarihidir. Bu yüzden semtimiz müzeleriyle anılmaya layıktır. Hangi düşünceden, hangi partiden olursa olsun, uygarlık denilen satranç oyununda hamle yapabilecek, kültür taşlarını yönlendirecek aydınlara ihtiyacımız var. Cengiz Özdemir de onlardan biri. Sevgili Özdemir, gazetesindeki köşesinin kepenklerini kapattığı yazısında, politikaya atılacağını ve buna da kendisini benim teşvik ettiğimi yazdı. Çok doğru! Biz değil miyiz, zeki, yaratıcı düşünceye sahip, dürüst, kültürlü insanların politikaya girmesini isteyen? Cengiz Özdemir'i ülkeye yön veren mevkilerde görmeyi Mehmet Münif Paşa da isterdi. Nereden mi biliyorum? Çünkü Paşamız İstanbul'da bir parkta, Osmanlı sınırları içindeki kentlerde bulunan tarihi yapıların birer minyatürünün sergilenmesi düşüncesini ortaya atmıştı! Evet, Cengiz Özdemir'in Haliç kıyısında kurduğu Minyatürk'ün düşünce babası, bir benzerini 1950 yılında Den Haag'da kuran Hollandalılar değil, bizim Mehmet Münif Paşamızdır!