|
|
|
|
|
Tokalaşma krizine resmi cevap
Kuzey Kıbrıs'ta yaşanan "tokalaşma" krizi ve ardından oluşan gerginlik üzerine Başbakan Ferdi Sabit Soyer bugün bir yazılı açıkalamada bulundu. Soyer, yazılı açıklamasında şunları dile getirdi:
"Son günlerde ülkemizde gelişen spekülasyonlarla yaratılmak istenen tartışma ortamı son derece üzücüdür. Bu bakımdan devam eden güncel tartışma konuları hakkında yazılı açıklama yapmayı uygun görmüş bulunmaktayım.
Her şeyden evvel belirtmek istediğim temel nokta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin demokratik bir hukuk devleti olduğu gerçeğidir. Bu demokratik hukuk devletini geliştirmek ve kurumsallaştırmak herkesin görevi ve sorumluluğudur. Çünkü bu, vatanımıza, insanımıza ve dünyaya karşı sahip olduğumuz temel bir görevdir. Dolayısıyla, yıllardır haklı bir temelde mücadelesini sürdürdüğümüz Kıbrıs Sorununun çözüm sürecinde, en temel noktalardan bir tanesi Kıbrıs Türk Halkı'nın siyasi eşitlik talebidir. Bu talebi güçlendiren, yalnızca Kıbrıs'ta Kıbrıslı Türkler'in var olması değildir. Bunu perçinleyen, Kıbrıs Türk Halkı'nın tarihsel süreçlerden geçerek kendi kimliğine, varlığına, kendini yönetme azmi ile şekillendirdiği demokrasisidir. Bu yüzden Kıbrıs'ta iki demokratik halkın ve demokrasinin varlığı gelişmiştir.
Nitekim, bu zeminde, Kıbrıs'ın geleceğinin belirlenmesinde Kıbrıs Türk Halkı'nın kendi geleceğini belirleme hakkına sahip bir halk olduğu, 2004 yılında BM nezaretinde yapılan uluslararası antlaşma gereğince, eş zamanlı referandum yapılması kararıyla pekiştirilmiştir. Bu biçimde, Kıbrıs'ta eş zamanlı geleceği belirleme hakkı için referandumlar gerçekleştirilmiştir. Bu gerçek, Kıbrıs'ta 1960 antlaşmaları ve 1977 - 1979 zirvelerinde liderlerin gerçekleştirdiği antlaşmaların ötesinde, son derece yeni ve çok önemli bir aşamadır. Bu yeni durumla Kıbrıs Türk Halkı'nın BM çözüm planını değerlendirmeye ehil, kurumsallaşmış ve demokratik bir halk olduğu bir kez daha teyit edilmiş oldu. Ayrıca, bir diğer gerçeklik de, demokratik barış mücadeleleri ve siyasi iradesini özgürce kullanma imtihanından, Kıbrıs Türk Halkı'nın tüm dünyanın gözleri önünde başarıyla geçmiş olduğudur.
Bu durumun gelişmesinde, Kıbrıs Türk Halkı'nın mücadelesi ve demokratik çabası yanı sıra, Türkiye Cumhuriyeti'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, hükümetinin ve tüm Anayasal kurumlarıyla Türk halkının sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerinin, aydınlarının da çok yönlü desteği ve katkısı vardır. Bu destek ve katkı yalnız ekonomik bakımdan ele alınamaz. Güvenlikten kültürel alana, eğitimden sağlığa, hayatın tüm alanlarına yayılan bir genişliği kapsamaktadır.
Bu gerçekler doğrultusunda, dünyada BM nezdinde kendi geleceğini belirleme hakkına sahip bir halk olduğumuz gerçeğinin gün ışığına çıktığı son Avrupa Parlamentosu Kıbrıslı Türklerle Temas Grubu'nun raporunda da belirtilen temsiliyet olgumuzun bir ileri adımla dile getirilmesi, ana dilimiz Türkçe'nin bu zeminde Avrupa'nın resmi dili olması gerekliliğine vurgu yapıldığı, izolasyonların kaldırılması gerektiği yönündeki talebimizin haklı olarak vurgulandığı ve çözümün adresinin AB değil BM çözümü planı olduğunun belirtildiği bir dönemde, son derece dikkatli olmamız gerekmektedir. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanımızın ve hükümetimizin, uluslararası camiada etkisinin gittikçe arttığı bir ortamda, gelişmeleri dar çerçevede, kısır siyasi çekişmelerin sığlığına terk edemeyiz.
Uluslararası kabul gören bir zeminde haklarımızı savunmak en temel noktamızdır. Bu temelde hükümetimiz, Cumhurbaşkanımızla birlikte ve Türkiye Cumhuriyeti ile ortak çıkarlara dayalı bir politikayı kararlılıkla savunmaktadır. İçinde bulunduğumuz aşamada, yaşanan tartışmaların, biraz da siyasi magazinleşen unsurlarına karşın, vurgulamak istediğim ve halkımızla tüm dünyaya vermek istediğim mesaj şudur:
1- Demokrasimizi ve kendi kendimizi yönetme konumumuzu hiç bir şekilde zedelemememiz gerekmektedir. Biz, halk iradesine asla gölge düşürmeyeceğiz. Halktan irade almış Cumhurbaşkanı'nın, KKTC Meclisi'nin, Hükümetimizin ve siyasi partilerimizin, yönetme erkini korumayı , Anayasal demokratik kurallar çerçevesinde en büyük titizliği her koşulda sürdüreceğiz.
2- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde, doğduğu yer neresi olursa olsun, tüm yurttaşlarımızın, ortak demokratik iradeye bağlı olarak, ekonomik ve demokratik birlik temelinde demokrasi, kurumsallaşma, çözüm ve AB hedefine ulaşma çabasına, hiç kimsenin kısır tartışmaların gölgesini düşürmesine fırsat vermeyeceğiz.
3- Bu tartışmaların, Kıbrıs Türk Halkı'nın 24 Nisan iradesiyle yakaladığı gelişmelere ve ekonomimizin gelişme trendine asla darbe vurmasına fırsat veremeyiz. Yerli ve yabancı girişimcilerle Kıbrıs Türk çalışanları ve üreticileri, gönül rahatlığı içinde işlerine devam etmelidir. Hiç bir şekilde Kıbrıs Türk halkı'nın dünya ve AB ile bütünleşme çabası geri çevrilemeyecek biz zenginliktir.
4- Kıbrıs Türk Halkı, kendini geliştirme çabasını, Türkiye ile ortak çıkarları doğrultusunda, her düzeyde sürdürmeye ve geliştirmeye devam edecektir. KKTC Meclisi'nden irade almış hükümetimiz, her alanda Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerini en sağlıklı temelde sürdürecektir. Bu yapay tartışmalar, GKK ile ilişkilerimizi Anayasal kurallar zemininde sağlıklı olarak sürdürmemize ve 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları'na bağlı olarak ve Kıbrıs Türk Halkı'nın güvenliğini sağlamak amacıyla ülkemizde görev ifa eden KTBK komuta kademesi ile de ilişkilerimizi demokratik hukuk devleti zemininde sürdürme görevimize engel olmayacaktır.
5- İster siyasi, isterse davranış biçimi nedeni ile oluşan farklılıkları demokratik olgunluk içinde tartışacağız.
6- Bizler, görgü tanığı olmadığı olayları görmüş gibi nakleden bir basın mensubunun yol açtığı gelişmeler yanı sıra, bu tartışmalardan halktan almadığı desteği ulusal ve toplumsal değerlerin içeriğini bile ele almadan, biçimsel ve söylemsel demagojilerle siyasi destek bulma yolunu seçen bir siyasi partimizin liderliğinin desteğinde yaratılmak istenen kopuş ve provokasyonlara asla kapılmayacak olgunluğa sahibiz.
7- Görevde bulunduğumuz her günde, Kıbrıs Türk Halkı'nın demokrasisine ve iradesine gölge düşürmemek için çaba sarf edeceğiz. Bunu perçinlemek için de, sosyal gelişme ve demokratik hukuk devleti ilkelerinin gelişip serpilmesi için gereken icraatları en iyi şekilde yerine getirmek üzere emek vereceğiz.
8- Kendi geleceğini referandumla belirleme hakkına ulaşan Kıbrıs Türk Halkı'nın demokrasisini geliştirmenin en büyük yurtseverlik olduğu inancı ile, tüm yurttaşlarımıza huzur ve gelişme sağlamak için el ve fikir birliği çerçevesinde hükümetimiz görevini sürdürmeye kararlılıkla devam edecektir. Çünkü esas olan halktır, halk iradesidir.".
(Cihan)
|