| |
|
|
Elazığ hassasiyeti ve... Bayrak, vatan, millet
Bir çocuk şiir okuyor, "bayrağım" diye. Bir kadın şiir okuyor, "kahramanlık üzerine." Bir başka şiir "şehit düşmeye dair." Elazığ'dayız. Elazığlılar'layız. Bayrak, vatan, millet... Türk'e yapılan eziyet... Elazığlı "böyle konularda duyarlı mı duyarlı." Zaman tünelinden bir ilginç anıyı anlatıyorlar. Anı "Elazığ'ın hassasiyetinin göstergesi."
1970'li yıllar... Öğretmen Remzi Özçelik "3 perdelik bir oyun" yazmış. Adı "Bekleyenler." Konusu "Bulgar zulmü." Oynayanlar: "Öğrenci" Servet Kabaklı... Şimdi Tercüman Gazetesi Yazarı. "Öğrenci" Zekeriya Bican... Şimdi Elazığ-DSİ'de makine mühendisi. Ve diğer öğrenciler... Şimdi kimi işadamı, kimi bürokrat, kimi yargıç. Oyunda "Servet, bir Türk askeri." Zekeriya da "Bulgar albayı Mihailov." "Hikaye" uzun. Özetine gelince: Mihailov Türkler'e eziyet ediyor. Kadınları tekmeliyor. Çocukları dövüyor. Türkler Bulgar zulmüyle inim inim inliyor.
Ve oyunun tam ortasında Elazığlı bir seyirci yerinden fırlayıp haykırıyor: - Allahuekber!.. Seyircinin elinde koca bir tabanca. - Allahuekber!.. Bulgar albayı Mihailov'u vuracağım. Ve tetiğe basıyor. Bereket tabanca tutukluk yapıyor. Seyirciler, oyuncular, görevliler "olaya" müdahale ediyorlar.
Ama "adamı" sakinleştirmek ne mümkün? - Kafiri öldüreceğim... Bayrağıma Türk'ün namusuna sahip çıkacağım... Sahnede 3 Türk'ü öldüren Mihailov'u eşşek cennetine yollayacağım. Neyse oyun devam ediyor. Sonunda "Türk askerini oynayan" Servet Kabaklı, "Bulgar albayı Mihailov rolündeki" Zekeriya Bican'ı "öldürüyor." Ve "seyirci rahatlıyor." Salon "ağlıyor, alkışlıyor."
Eğer o gün, o oyun "başka türlü bitseydi, Mihailov sahnede öldürülmeseydi" ne olurdu? Elazığlı'nın biri: - Linç olurdu. Diğeri: - Katliam!.. İntikam!.. Kana kan!.. Servet Kabaklı: - Oyunu oynadığımız Halk Eğitim Merkezi yıkılırdı. Ve "albay Mihailov" rolündeki Zekeriya Bican: - Yavuz abi seyirci beni yaşatmazdı.
|