|
|
Yoksa senin Prada'n yok mu?
Marka çantalar, özellikle son iki yıldır, her yaştan ve her statüden kadınları etkisi altına almış durumda. Oysa ki bundan 20 yıl önce markaların insanın gözüne gözüne sokulması, logoların 'Ben buradayım,' diye bağırması bir görgüsüzlük olarak kabul edilirdi. 80'lerde de tasarımcılar büyük logolar yerine düğmeler kullanırdı. Özellikle Versace'nin her yanı Versace yazılı düğmeleri popülerdi. Çantalar ise, daha moda sözlüğündeki yerini almamıştı. 90'lı yıllarda da kimse maymun iştahlı ve görgüsüz görünmek istemiyordu. O dönem kadınların taktığı en şatafatlı ve lüks çanta kare şeklindeki, naylon Prada idi. Bu basit görünümlü, düz, naylondan çanta hiç de şatafatlı olmamasına rağmen, bir anda kadınların ilgisini çekti ve 90'lı yıllarda bazı çevreler Prada'sı olmayana 'zavallı' gözüyle baktı. Prada'nın bu kadar ses getirmesi, diğer tasarımcıları da harekete geçirdi. Önce Silvia Fendi, baget ve ay çöreği şeklindeki Fendi çantaları koleksiyonuna ekledi, sonra Gucci meşhur 'Jackie O' modelini yarattı. Böylece İtalya, çantalar savaşının merkezi haline geldi. Dior'un Prenses Diana için tasarladığı model de kısa süre içinde 'olması gerekenler' listesindeki yerini aldı. Ama çanta evriminde çığ açan olay, tasarımcı Marc Jacobs'ın 1997 yılında Louis Vuitton'a geçmesi oldu. Ve kısa süre içinde tüm dünya 'çanta gribi'ne yakalandı.
|