|
|
RTÜK aba altından sopa gösterdi
Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun haber bültenlerine ilişkin yaptırdığı araştırma herkesi şaşırttı. En çok reyting alan haber bültenleri, anket sonucuna bakılırsa hiç de beğenilmiyordu. RTÜK'e destek, Mehmet Ali Birand'dan geldi. Durumu, atv ve Kanal 1 haber merkezleri yöneticileri değerlendirdi
Allah'ın sopası yok, RTÜK'ün var
Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun haber bültenlerine ilişkin yaptırdığı araştırma herkesi şaşırttı. En çok reyting alan haber bültenleri, anket sonucuna bakılırsa hiç de beğenilmiyordu. RTÜK'e destek, Mehmet Ali Birand'dan geldi. Durumu, atv ve Kanal 1 haber merkezleri yöneticileri değerlendirdi.
RTÜK'ün 8 Şubat tarihli anket açıklaması, izleyicilerin yüzde 74,5'inin haberlerin ruh sağlığını olumsuz etkilediğini düşündüğünü, yüzde 59,8'inin ise televizyon haberlerini yalan, yanlış ve eksik bulduğunu koydu ortaya. Duruma el koyan RTÜK Başkanı Zahid Akman haber yöneticilerini bir araya topladı ve aba altından değil, alenen 'sopa gösterdi'. Mehmet Ali Birand'ın ise yılların gazetecisi ve televizyon habercisi olarak Akman'a arka çıkması, diğer meslekdaşlarını çileden çıkardı...
"Haberci geçinen insanlar hem haber sunuyor hem de kendi prodüksiyon şirketlerinin işlerini haberlerde yayınlıyor"
RTÜK'ün haber merkezi yöneticileriyle bir araya geldiği toplantıda siz de vardınız. Neler konuşuldu tam olarak orada? - RTÜK başkanı Zahid Akman önce akademisyen bir arkadaşa araştırma yaptırdıklarını ancak asker "Burada can güvenliğinizi sağlayamayız," dediği için, Van ve Diyarbakır kırsalına giremediklerini söyledi. Sonra da haber bültenlerinde, gizli ve güvenlik kamerası görüntülerinin yayınlanmamasını, bunun Türkiye'de çok fazla suç oranı varmış gibi algılanmasına neden olduğunu belirtti. RTÜK başkanı kendisiyle çelişiyor. Önce "Ben ülkemin toprağında anket yapamıyorum çünkü güvenliğimiz sağlanamıyor," diyor, arkasından "Bu ülkede suç oranı çok düşük, niye öyle değilmiş gibi gösteriyorsunuz?" diyor...
- Bülent Çöltekin araştırmanın yapılış tarzına da itiraz etti, bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? - Bir kere kendi deneklerini kendileri belirliyorlar. Denekleri neye göre seçtiklerini de hiç anlamış değilim. Araştırma baştan aşağı yanlış. Son derece pesimist, olumsuz ve yönlendirme var. RTÜK'teki arkadaşların da art niyetli olduğunu düşünmek istemem. Ama söyledikleri tutarsızdı. Sonra toplantıda hükmeden güç olarak orada durmaları, hiç yapıcı değildi.
- "Daha olumlu haberler yayınlayın," diyor RTÜK. Haberin olumlusu olumsuzu nasıl oluyor? - Doğrusu 'Haberde kamu yararı gözetmek' nedir, ben onu hiç anlamadım. Haber varsa haberdir, kimse yoktan haber var etmeye çalışmıyor ki... Ayrıca yapılan haberleri ne RTÜK üyeleri ne de bir başkası 'cıvık haber' diye niteleyemez. Buna karar verecek olan izleyicidir ya da reklam verendir.
- Görünen o ki, Mehmet Ali Birand öyle düşünmüyor... - Mehmet Ali Birand "Reytingler kaldırılsın ama o zaman şu kadar gazeteci işsiz kalır, bunu da gözetmeniz lazım," dedi. Herhangi bir gazetecinin işsiz kalıp kalmaması RTÜK'ü bağlamayacağı gibi, böyle bir şeyin Birand gibi birisi tarafından RTÜK başkanıyla da konuşulmaması lazım. Bu bence bir rezalet! Yani şu söylenmek isteniyor, "Ben iyi haber bülteni yapıyorum, benim adamlarıma bir şey olmaz ama kötü haber bülteni yapan kanallardaki insanlar işsiz kalırlar..." Bu iç sorundur bir kere, genel yayın yönetmenini ve patronu bağlar sadece.
- Haber nedir? Siz nasıl karar verirsiniz bir şeyi haber olarak o gün bültene koyup koymamaya? - Biz haber bültenini hazırlarken, "Şunu yapalım, bu kadar dakika yapalım da izlensin," diye düşünmeyiz. Biz akşam evimizde oturduğumuzda neden haberdar olmak istiyor, farklı bir bakış açısı olarak neyi görmek istiyorsak onu koyarız bültenimize. Ölçümüz budur.
- "Çok fazla magazin oldu, bu haberi çıkartalım," der misiniz, böyle bir denge gözetilir mi? - Öyle bir şey olamaz... Haberse haberdir, "Magazin koymayalım, şunu koymayalım," diyemezsiniz. Ayrıca televizyonda kimi zaman görüntü ve ses her şeyin önüne geçer. Mehmet Ali Birand, "Ben kayak yapan maymunlar haberi vermiyorum," dedi. O zaman niye Beyaz'ın, Okan Bayülgen'in programından dakikalarca görüntü veriyorsun? Göğsü çıplak kadınları neden koyuyorsun bültenine? Yok oradan üç dirhem magazin alacağım, oradan iki dirhem bilmem ne alıp koyacağım... Ne yapıyorsun sen, ilaç mı? Haber bülteni bu! Ayrıca insanların merak ettiği şeyler var. Biz Topkapı Sarayı'ndan tam bir bülten yaptık mesela. Bu ülkede Topkapı'yı görmeyen yüz binlerce insan var. Türk halkının tümü görsün istedik. Ama izleyici, bir haber bültenini çocuğuyla izlerken rahatsız olup, o kanalı değiştiriyorsa ben o haber kanalı olmayı asla istemem.
- Reytingler ortada, ama araştırma halkın bambaşka bir haber bülteni izlemek istediğini ortaya koyuyor... - Şimdi RTÜK halk tarafında haklıymış gibi algılanabilir ama böyle bir şey yok. Ülkede eğitim ve gelir oranı çok düşük. Adam "Param yok, pulum yok, ama ben kendimi bir değere oturtmalıyım," diye düşünüyor ve kendisine izlediği şeyle kariyer yapıyor. İnsanlar eziliyor ve yalan söylemek zorunda kalıyor.
- O günkü toplantıda, Zahid Akman'ın iddia ettiği gibi, aslında yaptıkları bültenlerden memnun olmayan ama patronu istiyor diye, öyle bir bülten hazırladığını söyleyen yönetici oldu mu? - O toplantıda kimse kalkıp da "Patron bizden bunu istiyor," diye bir şey söylemedi. Patron böyle bir şey söylemez zaten. Patron düzgün ve doğru bir bülten yapılmasını ister sadece. Mehmet Ali Birand, kendisini elma, diğer tarafta aynı grubun kanalı Star'ı armut olarak değerlendiriyor. Yani Aydın Doğan, Birand'a "Sen elmayı yap," Erdoğan Aktaş'a da "Sen armutu yap," diyor, böyle bir ciddiyetsizlik var mı? Hiçbir patron, kalkıp da haber bültenini yöneten kişiye "Ben senden magazin bülteni istiyorum, cıvık olsun," demez. 'Haberciyim' diye geçinen ya da bizim gerçekten haberci olduğuna inandığımız insanların ayrı prodüksiyon şirketleri oluyor. Buna rağmen gidip ana haber bülteni sunuyorlar, kendi prodüksiyon şirketlerinin yaptığı işleri parayla satıyorlar ve kalkıp o işleri haberde bülten diye seyrettiriyorlar. Ondan sonra tabii kalkıp "Benim adamım şöyle olacak, öbürleri işsiz kalacak," falan derler. Ayıp diye bir şey var.
İlknur K. AKMAN
|