|
|
|
|
|
|
Eurovision'da bizden daha iyisi olamazdı!
Dünyaca ünlü hitleri alaturka müzik eşliğinde yeniden düzenleyen Dolapdere Big Gang fırtına gibi esiyor! Yaptıkları müziği 'tam Doğu ve tam Batı' olarak tanımlayan grup, bu anlamda Eurovision için kendilerinden daha iyi bir seçim düşünemiyor.
Dünyaca ünlü pop ve rock parçalarını; keman, klarnet, kanun, darbuka gibi klasik enstrümanlarla yorumlayan Dolapdere Big Gang, son günlerin en çok konuşulan gruplarından... İlk kez dinleyenler, onların Türk grubu olduğuna inanamıyor. Bu düşüncenin en önemli nedeni ise, grubun vokali Emir Yeşil'in; 'Englishman in New York', 'La Isla Bonita', 'Losing My Religion', 'It's Raining Men', 'Can't Take My Eyes Off You' gibi şarkıları çok akıcı ve güzel bir İngilizce ile yorumluyor olması... 'Local Strangers' adlı albümlerini çıkarmalarının ardından, en büyük hedefleri yurt dışına açılmak olan Dolapdere Big Gang; bu sene Eurovision Şarkı Yarışması'na katılmak istediklerini ama yetişemediklerini; önümüzdeki yıl kendi yazacakları İngilizce bir şarkıyla ama alaturka müzikle katılacaklarını söylüyor: "Çünkü biz tam Batı ve tam Doğu'yuz. Böyle bir yarışmada amaç Türkiye'yi tanıtmaksa; bizden daha iyi bir alternatif olamaz!" Ancak kısa sürede bu kadar hayran kazanmalarına, konserleri dolup taşmasına karşın, yaptıkları klibin bir tek kanal dışında yayınlanmamasına içerliyorlar...
İSMİMİZ
YANLIŞ YAZILDI
* Grubunuzun ismi çok dikkat çekiyor. Ancak 2004 yılında kurulduğunda aslında bir 'çete' değilmiş. (Dolapdere Big Gang- Dolapdere Büyük Çetesi) Bir röportajda yanlış yazılmış... Bir nevi medya mağdurusunuz! Gökay: Dolapdere Big Band'miş grubun ilk ismi. (Dolapdere Büyük Grubu) Daha sonra arkadaşlar bir röportaj vermiş ve orada 'Big Gang' olarak yazılmış. Bu da enteresan geldiği için o zamanki üyelerin hoşuna gitmiş ve isim öyle devam etmiş. Çok memnunuz, çok enteresan bir ismi olduğunu düşünüyoruz grubumuzun.
* Albümde dünyaca ünlü hit olmuş 12 şarkıyı kendi tarzınızda çalıyorsunuz. Bu şarkıları neye göre seçtiniz? İrfan: Bu fikir menajerliğimizi üstlenen Önder Ulugör'ün fikri. Grubun fikir babası da kendisi. Bunu hayata geçirmekse yine onunla birlikte bundan üç sene önce birkaç müzisyen arkadaşının ortaya koyduğu bir şey. Gökay: Ben gruba yaklaşık 1.5 yıl önce katıldım. O zamanlar enstrümantal bir playlist vardı. Yani eserler enstrümantal olarak, vokal olmadan icra ediliyordu. Bundan sekiz ay önce bir araya gelidiğimizde 'vokal alalım mı' diye konuşmaya başlamıştık ama bir yandan da bunun tereddütünü yaşıyorduk. Çünkü formatı bozabilirdi vokal. Ama uygulandıktan sonra çok güzel tepkiler alındığını biliyorum. Vokalimiz Emir, bize kayıt sürecinden yaklaşık iki gün önce katıldı. Ve belki de bu projede çok iyi niyetli olduğumuz için Allah da kalbimize göre verdi ve Emir gibi bir vokal ile çalışma fırsatımız oldu. Bize uyumu hiç zor olmadı.
* Oysa ki grubun müzik tarzı senin eğitiminden çok farklı. Caz eğitimi alırken neden alaturkayı benimsemiş bir grupla yola çıktın? Emir: Bir arkadaşım beni onlarla tanıştırmak istediğini söyledi. Ertesi gün de 'Vokal olur musun?' teklifi gelmişti bile. (Gülüyor) Bilgi Üniversitesi'nde caz eğitimi alıyorum. Hep Batı orkestralarında çalıştım şu ana kadar. Dolapdere Big Gang; ilk alaturka orkestram. Hayatım boyunca İngilizce söyledim. Zaten her zaman İngilizce şarkıları daha iyi söylediğime inanıyorum.
* Caz dinleyen ve üstelik de eğitimini alan biri için alaturka ezgilerini esas alan bir grupla bütünleşmek ne kadar cazipti peki? Emir: Kulağıma yabancı bir tarzdı işin gerçeği. Gırtlak nağmelerini fazla kullanmadım. Albümde de kullanmadım, sahnede de fazla kullanmıyorum. Onu zaman içinde oturtacağım diye düşünüyorum. Bu grubun müziğinde Batı ve Türk müziği bir arada. Ben bu sentez içinde Batı kolunu oluşturuyorum ve onu hep korumak istiyorum.
* Orijinal versiyonlarını okumaktansa şarkıları alaturka müzik formatında okumak sana ne hissettiriyor? Emir: Çok zevkli! Cover yapmaktan daha farklı bir şey ortaya çıktı burada. Bu aranjelerle parçalar yeniden bestelenmiş gibi. Gökay: İşin müzikalitesiyle ilgileniyoruz biz, felsefik de yaklaşıyoruz olaya. 'La Isla Bonita'da ve Can't Take My Eyes Of You'nun başında Türk şarkıları intro şeklinde yer alıyor. La Isla Bonita mesela; bunu daha önce de söyledik; makamsal karşılığı Türk müziğindeki Nihavent. Ve bizim bu şarkıdan önce çaldığımız intro, fasıl programlarında nihavent şarkılarda birbirinden geçişte çalınan ezgisel bir yapı.
BİZ OLMAYANI YAPTIK
* Dolapdere Big Gang hiçbir şekilde Türkçe bir cover yapmayacak mı? Albümlerinde olmasa da sahnede..? Gökay: Düşünmüyoruz; Eurovision'a bile gitseydik Türkçe şarkı yapmayacaktık. Bu yıl yetişemedik, Kenan Doğulu gidiyor... Biz orada olmayı çok istiyoruz. Türk müziği çok ciddi öne çıkıyor çünkü bizim yaptığımız formatta. Avrupa'daki her insan tarafından ilgi çeken bir platformda amaç Türkiye'yi temsil etmekse; buna en iyi ve uygun adayın biz olduğumuzu düşünüyoruz.
* Ama daha önce Türkiye'ye Eurovision'da başarılı derece getiren isimler de şarkılarında Türk müziği kullanmıştı... Gökay: Enstrüman ve düzenlemeler açısından bu kadar Türk müziğini savunan kimse olmadı ama... İrfan: Türk müziğini savunan olsa bile, başka ülkelerin müziğinin içine bunu bu kadar başarıyla yerleştirebilen olmadı. Ukalalık olarak algılanmasın. Kimse Türk müziğini bu kadar başarılı bir şekilde yabancı şarkıların içine yediremedi...
* Bu kadar ses getirmenizin en büyük sebebi sizce bu şarkılar mı? Yoksa sizin bu şarkılara farklı bir ruh katmanız mı? Gökay: Olmayan bir şeyi yapmış olmamız çok önemli bence. Bunun yanında albüm satışlarında Ebru Gündeş yeni albümüyle bir numara, Yaşar 2 numaraydı, onlar bizden sonra çıktılar. Biz ilk çıktığımızda bir numaraydık. Albümü olan insanlar bile sıralamada altımıza düştü. Alışılmamış bir şeyi öne çıkarmak ve bunun bu derece tutulmuş olmasını aslında biz de hayretle karşılıyoruz. Çünkü Türkiye'de o kadar popüler müzik revaçta ki; bu tarzda çıkmış ve şarkılarımızı insanlara gerçekten benimsetmiş olmak çok mutluluk verici.
* Bu hitleri seçmekteki amaç gençleri alaturkayla buluşturmak mıydı? Gökay: Açık söylemek gerekirse insanların duyduğunda yabancılık çekmeyecekleri şarkıları seçmek konusunda hassastık. Bunun yanında çalmak isteyip de telif hakkı yetişmeyen parçalar da var. Bunlardan biri 'Big in Japan'. Telifi yetişmedi, okuyamadık. Biz tüm kitleleri yakalamak istedik. Mesela konserlerde Emir'in dedesi yaş ortalamasını yükseltiyor. Her konserde ön sıralardan bizi izliyor. (Gülüyor) 78 yaşında ve boksör!
* 'Enjoy The Silence' adlı şarkıda Hüsnü Şenlendirici klarnet çalıyor. Neden Şenlendirici bu albümde var? Gökay: Bizik klarnetçimiz Aykut 17 yaşına göre küçümsenmeyecek kadar ciddi bir müzisyen. Yaşı büyüdükçe dünyadaki müzisyenler arasında ciddi bir yere sahip olacak. Hüsnü Şenlendirici ile aile dostuyuz. Şu an ünlü olmasaydı da burada olurdu. Ufaklığımızdan beri destek oldu bize. Onun da nefesinin olmasını istedik. Bu bizim vefamızla alakalı bir şey, o yüzden de reklam değil bu.
SEZEN BAŞARAN GÜNAYDIN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|