|
|
|
|
|
Prensle geldi deveyle gitti!
|
|
THY'nin kâbusu olan İngiliz yapımı RJ uçakları Prens Charles'ın da geldiği bir törenle filoya katılmıştı. Uçağın gelişi gibi gidişi de görkemli (!) oldu ve uzun uğraşlar sonucu ancak 14 yıl sonra elden çıkarılabildi.
Türkiye, apronda deve kesilerek uğurlanan RJ uçaklarıyla, 1992 yılında tanışmıştı. Türk Hava Yolları (THY) İngiliz BAE Systems imalatı RJ uçaklarının ilk müşterilerinden biri olmuş ve Tezcan Yaramancı'nın genel müdürlüğü döneminde bir defasında 10 adet birden kiralamıştı. Bunun üzerine aynı zamanda bir pilot olan İngiltere Prensi Charles, kendi kullandığı uçakla Türkiye'ye gelmiş ve teşekkür etmişti. Türk Hava Yolları'nın kiraladığı bu uçakların doğru seçim olmadığını en başından beri eleştiren ise sadece bu köşenin yazarı oldu. THY'nin kurtulduğu için deve kestiği RJ uçakları nasıl bir uçaktı? Bu soruya cevap verebilmek için öncelikle bu uçaklara neden ihtiyaç duyulduğunu bilmek gerekir. 1986 yılında Türk Hava Kurumu öncülüğünde iç hatlarda tarifeli seferler yapmak için Türk Hava Taşımacılığı (THT) adı altında bir şirket kuruldu ve küçük havalimanlarına inebilen dört adet ATP pervaneli uçak alındı. THT bir süre tarifeli sefer yaptıktan sonra 1990 yılında THY'ye devredildi. THY, pervaneli uçaklarla uçmak istemeyince ATP'lerin de üreticisi olan BAE Systems, bu uçakları RJ'lerle değiştirmeyi kabul etti. Böylece 1992 yılı Temmuz ayında 10 adet 99 koltuklu RJ 100, 1997 yılında da 79 koltuklu 4 adet RJ 70 kiralandı. Türkiye'de bölgesel taşımacılığı başlatan RJ'lerin en büyük özelliği kısa pistlere, zor meydanlara rahatlıkla inip kalkabilmesiydi. RJ'ler, THY'nin riskli meydanlarda kullanabileceği tek model oldu.
PAHALIYA PATLADI THY RJ'lerle ilk başlarda ciddi sorunlar yaşadı, ama uçakları sözleşme sebebiyle geriye iade edemedi. Fakat, 2003'te THY'ye AK Parti tarafından atanan ekip gelince uçaklar tekrar gündeme geldi. Üretici firma kira bedelini aşağıya çekmesine rağmen anlaşma sağlanamayınca, şirket bu defa geri iade edilecek uçakların bakımında görülmemiş problemler ortaya çıkardı. Uçakların bakım maliyetleri THY'ye çok yüksek bedellerle adeta sıfırlanarak yaptırıldı. THY ekibinin öğrenmek istediği teknik sorulara bir günde cevap verilmesi durumunda üretici şirket bin pound seviyelerinde paralar talep etti. Sonunda uçakların iade süreci bir plana bağlandı ve son uçakta aralık ayı itibariyle hazır hale geldi. Ancak, bu uçaklar kiralanırken ne kadar hata yapıldıysa teslim aşamasında da benzeri acemiliklere THY yönetimi imza attı. Başlangıcı da, sonu da kötü bitti.
|
|
|
|
|
|
|
|
|