|
|
Bu kebaplarda kuyruk yağı yok
Acıbadem'deki yerinden sonra Bağdat Caddesi'nde de bir şube açan Antebi, her yerde bulunmayan Arap köftesi, Antep peynir böreği gibi seçenekler sunuyor. Ayrıca her yerde iyi yapılamayan gavurdağ salatası da dikkate değer.
Bundan yaklaşık iki yıl önceydi. Gazeteden arkadaşım, Gaziantepli Turgay Noyan bir gün beni Anadolu yakasında bir kebapçıya götüreceğini söyledi. Yemek zevkine güvendiğim için itiraz etmedim. Gelen kebapların, lahmacunların kalitesi İstanbul'da büyük ve ünlü kebapçılardakilerden birkaç gömlek üstündü. Soğanlı, siyah kış lahmacunu ve bildiğimiz kaliteli Antep lahmacunu ile yediğimiz bütün kebaplar olağanüstüydü. Yemekte fazla oyalanmadan geri dönerken, sizlere burayı tanıtıp tanıtmamam konusunda epey düşündüm. Sonra yerin çok küçük olması gerekçesiyle yazmaktan vazgeçtim.
Gavurdağ
salatası nefis Şimdi rahatça kebapçının adını verebilirim; Antebi idi bu minik kebapçı. Adının da gösterdiği gibi Antep kebapçısıydı. Bugün bu kebapçıya değinmemin sebebi ise, sahiplerinin de Acıbadem'deki yerlerinin ufaklığından mutsuz olmaları nedeniyle Bağdat Caddesi'nde, Caddebostan'dan Göztepe'ye giderken sağdaki sokaklardan birinde birkaç ay önce ikinci bir Antebi açmaları. Burada daha önce Kazan Brasserie olarak hizmet veren modern mekan, Kazan-Antebi adıyla kebapçıya dönüşmüş. Bu kez de iyi lokantaların şubelerinin ilk dükkan kadar iyi olmadıkları önyargısıyla Bağdat Caddesi'ndeki kebapçının yolunu tuttum. Mümkün olduğu kadar çok spesiyalite tadabilmek amacıyla da oldukça kalabalık bir grupla gittik. Kazan-Antebi ferah, şık bir lokanta. Yazın arka taraftaki bahçede de oturuluyor. Havalar soğuyunca burayı kapatıp kış bahçesine döndürmüşler. Oturur oturmaz hemen önümüze, tarhun otu, kırmızıbiber ve kaliteli zeytinyağı ile karıştırılmış tulum peyniri, bol susam ve çörekotu ile süslenmiş sıcacık, küçük pideler getirildi. Çok nefisti. Ancak daha sonra gelecek yiyecekleri düşünerek, bu peynirden birkaç porsiyon daha ısmarlamamak için kendimizi frenlemek zorunda kaldık. Soğuk giriş yemeklerinde bir kebapçı için önemli kriterlerden biri olarak gördüğüm gavurdağ salatası, ayrıca zahter salatası, zeytin piyazı ile yetindik. Çoğu ünlü kebapçıda, nar ekşisi içinde yüzen, saatler önce kıyılmış domates, gavurdağ salatası adıyla servis edilir. Buradaki ise hepimizden tam not aldı. Belli ki servisten hemen önce hazırlanmıştı. İnce kıyılmış domates, suyunu salmadan, ince ince doğranmış taze soğan, kırmızı tatlı biber, acı olmayan yeşil sivri biber, ufalanmış ceviz ve çok kaliteli nar ekşisi ve zeytinyağı ile harmanlanmıştı. Bir tür dağ kekiğinden yapılan zahter salatasında da aynı tazeliği ve diriliği bulduk.
Az yağlı ama lezzetli Ardından ortaya pastırmalı sıcak humus, Antep peyniri ve tarhun otu ile yapılmış bir tür kapalı pide olan 'Antep peynir böreği' ve incecik, üzerindeki harcı karar Antep lahmacunu geldi. Sadece bu son ikisi ile yetinebilirdim. Gerçekten hamuru, harcı ve pişirilme düzeyi nefisti. O güne dek tatmadığım 'Arap köftesi' diye adlandırılan bir başka meze ile de tanıştım. İnce bulgurla iri düğme boyutlarında yoğrulmuş köfteler, yağda kızartıldıktan sonra sarımsaklı yoğurtlu semizotu üzerine yerleştiriliyor ve hepsinin üzerine kızdırılmış tereyağı gezdirilerek servis ediliyor. Artık midelerimizin kapasitesi zorlanmaya başlamıştı. Yine de Gaziantep'in ince bulgur, satır kıyması ve çamfıstığı ile hazırlanan simit kebabını, terbiyeli şiş, patlıcanlı kebap ve Ali Nazik kebabını da tatmadan edemedik. Gerçi kebaba lezzetini kuyruk yağının verdiği bilinir. Ama kıymalı kebaplarda kuyruk yağı kullanılmadığını söylemeseler, lezzetinden fark etmemiz pek kolay olmayacaktı. Daha az yağlı olmalarına rağmen orijinal tatlarından hiçbir şey kaybetmemişlerdi. Nihayet diğer tatlı çeşitlerini bir yana bırakıp, her gün özel olarak Antep'ten tepsilerle getirtilen ünlü baklavacı Zeki İnal'ın ağızda eriyen kare baklavalarını ve incecik hamurunun içi bol fıstıkla doldurulmuş şöbiyetini de tadıp, üzerine kahvelerimizi yudumladığımızda, hiçbirimizde tek bir lokma daha yiyecek hal kalmamıştı. Bağdat Caddesi'ndeki Antebi de Acıbadem'deki küçük dükkan kadar iyi. Sadece Acıbadem'de taş fırın olduğu için fırın işleri biraz daha lezzetli. Buna karşılık Caddebostan'da daha zengin meze çeşitleri ve içki var. Dolayısıyla her ikisinin de artıları ve eksileri mevcut. Ayrıca Kazan Antebi'de hafta içi 12.00-16.00 saatleri arasında mönüdeki tüm ürünlere yüzde 10 indirim yapıyorlar.
DENİZ ERBİL
|