|
|
Pazartesi değil e-mail sendromu
Yazıya oturuncaya kadar tüm gün asık suratla dolaştım. Görenlerin neredeyse tamamı "Ne o pazartesi sendromu mu?" diye sordu. Oysa benimki pazartesi değil, çocuklarına nafaka ödemeyen babalarla ilgili yazıya gelen bir e-mailin sendromuydu. Hepsini buraya alamam ama son bölümü sizin de okumanızı istiyorum. Olayın özeti şu: Genç bir kadın ve 3.5 yaşındaki oğlu, bir sabah uyandıklarında çekmecede terk edildiklerinin notunu bulurlar. Kadının cebinde sadece 15 YTL para, buna karşın ödenmesi gereken bir kira ve faturalar vardır. Adam kaybolmuştur, kadın boşanma davası açar ve mahkeme 6 yıl önce 50 YTL nafaka bağlar. Adam kayıptır. Ne o çocuğunu arar, ne de polis adamı bulup mahkeme kararını yerine getirir. Anne para meselesinden çoktan geçmiş sadece çocuğunu düşünüyor ve şunları yazıyor: "Oğlum şimdi 11 yaşında, ayaklarım gümbür gümbür basıyor yere. Mahkeme eski eşimin hiç vermediği 50 YTL'yi bağlamıştı 6 yıl önce. Ona da lanet olsun diyorum, çocuğumun hiç 'baba' kelimesini kullanamaması, gördüğü her babaoğul tablosunda donup kalması... Bunun hesabını kim verecek? Bu adamın, bu memleket sınırlarında vergi numarası var, sigortalı çalıştığı yerler var, poliste kaydı var... Ama çarem yok! Bir kez görsem diyorum bazen, bir kez... Ne yapacağımı sormayın, bilmiyorum ama sanırım onca yılın içimdeki birikimi bir şeyler yaptırır bana. Ben de donup kalmazsam..."
|