|
|
Bir insan kaç kişilikle yaşar?
Ünlü bir kadın ya da erkek, fark etmiyor, genelde herkes aynı endişeleri taşıyor. O endişe de şu: Bana yaklaşmaya, hayatıma girmeye çalışan insan bana mı geliyor, yoksa şöhretli 'ben'e mi? Ünlülerle yapılmış röportajları okurken böyle bir açıklamaya mutlaka rastlarsınız. Geçen gün Kıvanç Tatlıtuğ'un röportajını okudum, orada da benzer sözler var. Demiş ki; "İnsanların bana nasıl yaklaştıkları benim için çok önemli. Önce Kıvanç Tatlıtuğ olduğum için mi, yoksa normal bir vatandaş olduğum için mi bana yaklaştıklarını anlamaya çalışıyorum." İnsanın kendinden bir başkası gibi söz etmesi ne tuhaf değil mi? Nedir bu; kişilik bölünmesi mi, kendine yabancılaşma mı, yoksa kendine bir başka insanmış gibi dışarıdan bakma arzusu mu? Yoksa kendini herkesten çok farklı, herkesten çok yukarılarda görme duygusu mu? Yani Kıvanç Tatlıtuğ'a şunu sormak istiyorum; "Siz bir bedende kaç kişisiniz? Ortama göre değişen bir insan mısınız?" Tatlıtuğ, önce yakışıklılığı ile şöhret olmuş. Sonra belli ki yeteneği varmış, oyunculuk da yapmaya başlamış. Kendisine şöhreti getiren bu iki özelliği zaten bizzat o değil mi? Kızlar ya da genel olarak arkadaş olma ihtimalinin bulunduğu insanlar tabii ki onun şimdiki haline gelecekler. Yoksa ortada bir başka Kıvanç daha mı var? Eminim hiçbir ünlü; evine gittikten, kendi özel dünyasına girdikten sonra kabuk değiştirip başka bir kimliğe bürünmüyor. Bugüne kadar benzer açıklamaları nedense ünlü kadınlardan değil de ünlü erkeklerden duyduk. Konuya bir de böyle bakmak lazım; Acaba neden sadece erkekler böyle konuşuyor diye. Sahiden kendilerini avlanacak bir av gibi mi görüyorlar, ne dersiniz?
|