Ankara'daki resepsiyonda Bilgin ve Yılmaz'a yönelik sözler, yabana atılmamalı.
Gerek Başbakan Tayyip Erdoğan'ın gerekse hazineden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın son dönemdeki açıklamaları iki bürokratı hedef alıyor. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ve BDDK Başkanı Tevfik Bilgin. Babacan, isim vermeden her iki ismi "siyaset yapmakla" eleştiriyor. Örneğin, Yılmaz'ın, 2007 yılının son çeyreğine kadar kısa vadeli faizleri indirme eğiliminde olmadığını açıklaması, seçim faktörlerini faiz kararlarında dikkate aldığını söylemesi rahatsızlık yaratıyor. BDDK Başkanı Bilgin'in, bankacılık sektöründeki yabancı payını tartışmaya açması da Babacan'ın hesaplarını bozuyor. Babacan, BDDK'ya "Yabancı payı konusunda ahkam kesme. Bir karar verilecekse TBMM verir. Bu, siyasetçinin işi" demeye getiriyor. Yılmaz ve Bilgin'in, Babacan'ın öncelikli tercihi olmadığını eklerseniz, çekişmenin kaynağı daha iyi anlaşılıyor. TÜSİAD'ın geçen hafta Ankara'da verdiği resepsiyonda Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç'un Başkan Yılmaz'a, "Güven veriyorsunuz" demesi, TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı'nın, "Özerk kurumların ekonomik hedefleri gerçekleştirme çabalarına destek olunmalı" mesajı vermesi yabana atmamalı. Ankara'da hakim olan bir yorum da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı'na yapılan seçim ile Cumhurbaşkanlığı seçimi arasında bağ kurulması. Bağımsız merkez bankası, cumhuriyet kurumu ve ekonomik programın sigortası. Cumhurbaşkanlığı, Sabancı'nın deyişiyle devlet kurumlarının uyumlu çalışması kadar toplumsal huzurun teminatı. Merkez Bankası atamasında sancıya rağmen makul isimde uzlaşılması aynı sıkıntılı sürece rağmen Köşk için de mutabakat sağlanacağının göstergesi.