|
|
Moda dünyasının sihirbazı
Ünlü moda dergisi Voguearalık sayısında, Paris Moda Haftası'nda gerçekleştirdiği defilesiyle izleyenleri şaşkına çeviren tasarımcı Hüseyin Çağlayan'a geniş yer verdi.
Aslında onun için sadece 'moda tasarımcısı' demek yetmez. Adı, yurtdışında en iyi tasarımcılar arasında anılan, tasarımlarında teknoloji ve modayı birbirine yakınlaştıran Çağlayan'ın koleksiyonları, bugün tüm dünyada ilgi görüyor. Yaptığı defileler ve açtığı sergilerle büyük alkış alan Çağlayan, projelerinde moda tasarımı ve çağdaş sanat arasındaki sınırları yok etmesiyle tanınıyor. Ekim ayında Paris Moda Haftası'nın en ilginç defilesini gerçekleştiren tasarımcıya, aralık sayısında ünlü moda dergisi Vogue da geniş yer ayırmış. Defilesinde kullandığı şekilden şekle giren kıyafetlerinden ötürü, ondan 'Tasarımın çılgın bilim adamı' diye bahseden dergi, Çağlayan'ın çalışmalarından ne kadar etkilendiğini de 'The Transformer' başlığıyla ortaya koyuyor. Şık bir Victoria dönemi tarzı tuvaletin küçülerek 1920'lerin boncuklu elbisesi haline gelişi, 1950'lerin bir silüetinin 60'ların bir metalik elbisesine dönüşmesi, Christian Dior'un 30 saniyede bir Paco Rabanne'a veya geniş kenarlı bir şapkaya dönüşmesi ve son olarak manken Leah De Wavrin podyuma çıkarak, ışık yağmuru altında uçan daire şapkasıyla elbisesini yok edişi ve sonra şapkadan kristal bir duman çıkartması, derginin en büyüleyici bulduğu anlar olmuş. Çağlayan'la bu defileden altı hafta sonra yapılan röportajda, ünlü tasarımcı bu yaptıklarını, "Ben, daha çok kanıksanmış olayları incelemeyi severim. Hayatımızı belirleyen ve hiç sorgulamadığımz şeyleri," diye açıklıyor.
MELEKLER İMDADINA YETİŞTİ Ünlü moda okulu Saint Martin's School Of Art'dan mezun olduğundan beri tasarımlarını sergileme biçimi büyük ilgi gören Çağlayan'ın son koleksiyonunu sunum şekli, teknoljik çıtası en iddialı olanı. Tasarımcı, böyle bir şey yapmak için değişik tecrübelere sahip insanların bir araya gelmesi gerektiğini söylüyor ve: "Bu insancıl bir temsil ve çok birbirine bağlı," diyor. Yardımcıları arasında tasarımcı Paul Topen, tasarım firması 2D:3D, kuyumcu Florian Ladstaetter ve ilham kaynağı Fransız top model Agathe Rouff var. Defilede şapkaları Paul Topen yaparken, teknik işleri 2D:3D hazırlamış. Kristal inciler Ladstaetter'e ait, güzel manken Rouff ise Çağlayan'ın konseptine dişilik katan isim. Defileye birkaç gün kala, nasıl böyle büyük bir sorumluluk altına girdiğini düşünüp telaşlandığını söyleyen tasarımcı, "Tek isteğim, meleklerin gelip bana yardım etmesiydi," diyor. 'Mekanik elbiseler finalde mi, yoksa bütün şov boyunca mı kullanılmalı, seyirciler bu görüntülerden sıkılır mı' gibi sorular, Çağlayan'ın kafasını sürekli kurcalayıp durmuş. "Gösteri başlamadan önce, tüm bunları canlı olarak sunacağıma neredeyse pişman olmuş gibiydim. Her şey yanlış gidebilirdi çünkü. Ama neyse ki gitmedi. Agathe Rouff'u sahnede ilk mekanik elbiseyle görünce, çocuk gibi mutlu oldum ve çok rahatladım," diyor Çağlayan.
GÖZÜ DAHA FAZLASINDA Çağlayan'ın daha önce güncel konulara gönderme yaparak, politik, ekonomik ve sosyal etkilerinden yola çıkan tasarımları da çok konuşulmuştu. Ama modacının bu sihirli defilesi akıllardan kolay kolay silinmeyecek gibi. Herkesin fikri; onun 'modanın avantgardı', 'tasarımcının tasarımcısı' olduğu. Sponsoru Swarovski, sergilenen mekanik elbiselerden üç tanesini müzesine götürmeye karar verdi bile. Co-sponsoru Central Museum Utrecht ise defilede tanıtılan diğer iki elbiseye el koymuş durumda. Ama onun gözü çok daha fazlasında...
ESRA ÇORUH
|