|
|
Seni seviyorum deme yolları (2)
Geçen perşembe, İstanbul'dan Ankara'ya gelen sevdiği kadının korktuğunu duyunca onu Bolu'da karşılayan adamın hikayesini yazmıştık. Meğer bu tür davranışlara ne kadar hasret kalmışız. O günden beri e-posta kutusu dolup taşıyor... Beni en çok etkileyen mesajlardan biri Kartepe'den yola çıkıp Antalya'dan gelen kız arkadaşını sabahın köründe Adapazarı'nda bilmem ne tesislerinde karşılayan adamın hikayesi oldu. Şimdi 3.5 yıllık evlilermiş. Kanıma en çok dokunan mesaj, yarası çok taze olan bir adresten geldi. Adamın 'hemen yatalım' tutkusu yüzünden bitmiş bir ilişkinin kahramanından. Son paragrafı şöyleydi: "Ne yapmak lazım bilemiyorum ki... Daha ilk günden adamların kucağına atlıyorsun; kötü kadın oluyorsun. Kendini kontrol ediyorsun; geri kafalı oluyorsun. Bu kadar zor bir matematik istememiştim ki ben... Sadece sizin de dediğiniz gibi, söylemese de asla unutamayacağım bir 'seni seviyorum' hikayesi yaşamak istemiştim." Ve o tek cümlede çok şey anlatan e-mail: "Nasıl kıskandım o kadını bir bilseniz. Uzun süredir karanlıkta yalnız seyahat eden genç bir kadın olarak içim sızladı." Daha ne çok hikaye, ne çok hayal ve ne çok düş kırıklığı... Bu tür davranışları özlerken insanlar, neden ortalama ilişkilerle yetinirler acaba? Kızgınlığı, öfkesi, ilgisi ya da kıskançlığı herkes kadar olsa da, sevgisi ortalama olsa da 'sorun değil' diyenler ne kadar da çok! Yoksa bu zamanda ilişkiler sadece yalnız kalmamak için mi yaşanıyor? Yanıtları 'tavuk mu yumurtadan yoksa yumurta mı tavuktan çıktı?' tartışması kadar uzun sürebilecek bir soru bu... İyisi mi, biz daha basit ve ortalama sorularla yetinelim. Yani günümüzün modasına uyalım...
|