|
|
|
|
|
|
'Şarkı söylemeye utanıyordum'
Aşk şarkılarının yorumcusu, Arielle Dombasle'nin bir zamanlar albüm yapamayacak kadar utangaç olduğunu biliyor muydunuz? 'Mükemmelliğinden' ötürü Fransızların nefretini kazandığı söylenen şarkıcı ile yeni albümünü ve aşkı konuştuk.
Zeki, güzel, başarılı ve seksi bir kadın Arielle Dombasle. Üstelik eğitimli bir oyuncu ve şarkıcı. Güzelliği ve yeteneği, Eric Rohmer'den Roman Polanski'ye ve Raul Ruiz'e kadar birçok ünlü yönetmen ve sanatçıya ilham kaynağı oldu. 10 parmağında 10 marifet olanlardan yani. Hal böyle olunca da Fransa'nın nefret ettiği kadın olarak anılmaya başlandı. İnsan hem bu kadar güzel hem de bu kadar başarılı olunca, kıskançlık ve çekememezlik de beraberinde geliyor olmalı. Tüm bu kıskançlığın sempatiye dönüşmesinde ise filozof yazar, Bernard Henri Levy ile yaptığı evliliğin önemi büyük. Ülkenin en çok konuşulan, en popüler çifti onlar. Dombasle, yeni albümü, C'est si Bon'u geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkardı. Oldukça hareketli bir hayatı var. Onu, bir an bir film setinde, kısa bir süre sonra da sahnede görebilirsiniz. Sesi ve şarkı söyleyiş tarzıyla ilgili olarak kendisini sürekli yenileyen ve geliştiren şarkıcı, bir önceki albümü Amor Amor'da yorumladığı Besame Mucho, Quizas Quizas ve I Wish You Love gibi şarkılarla tüm dünyada olduğu gibi Türk dinleyicisinin gönlünde de taht kurmayı başardı. Üstelik sadece kulaktan kulağa yayılan, 'tavsiye zinciri' yöntemiyle Türkiye'de en çok satan yabancı albümler arasına girdi. İkinci albümü C'est si Bon ise müzikallerin, altın çağını yaşadığı yıllardan seçilen şarkılardan oluşuyor. Dream a Little Dream of Me, Cheek to Cheek, Que Sera Sera ve I'm in the Mood for Love bu şarkılardan sadece birkaçı. Yeni albümünü bahane ederek bu yetenekli kadınla zevkli bir sohbet gerçekleştirdik.
'Mucize gibi bir şeydi'
- Birçok hayranınız sizi önce sinemadan tanıdı. Ama sürpriz yaptınız ve yıllar sonra şarkıcı olarak karşımıza çıktınız. Niye albüm için bu kadar beklediniz? - Müzik benim hayatımda hep vardı aslında. Çok küçük yaşlardan itibaren İspanyolca şarkıların ve 1930'lu, 40'lı yılların şarkılarının dinlendiği bir evde büyüdüm. Seçtiğim şarkıların büyük bir kısmı çok basit ve yalın. Ama söylediğim şarkıların hepsi kalbime ve ruhuma dokunuyor. Ama benim için şarkı söylemek o kadar kolay değildi. İçimde hep bir güvensizlik ve utangaçlık vardı. Albüm yapmadan önce hazır olduğumu hissetmem lazımdı. Doğru zaman 2004 yılında geldi ve ilk albümüm Amor Amor'u yaptım.
- Bu albümün bu kadar ilgi göreceğini tahmin ediyor muydunuz? - Benim içime sinen bir çalışma oldu. Çok sevdiğim şarkıları yorumladım. Julio Iglesias gibi dev bir isimle düet yaptım. Kısa bir süre içinde 500 binin üzerinde bir satışa ulaştık. Bu benim için mucize gibi bir şeydi.
Annesizlik derin yaraladı
- Amor Amor kulaktan kulağa yayılarak, ülkemizde de oldukça iyi bir satışa ulaştı. Türkiye'de konser vermeyi düşünüyor musunuz? - Türkiye'de birçok hayranımın olduğunu biliyorum ve bu çok hoşuma gidiyor. Ortak bir duygu alışverişine girmemiz inanılmaz güzel. En kısa sürede Türkiye'deki hayranlarımla konserlerde buluşmayı istiyorum.
- Peki etkilendiğiniz isimler var mı? Tabii var. Ella Fitzgerald, Nat King Cole, Sarah Vaughan ve Julie London bunların başında geliyor.
- Annenizi 11 yaşındayken kaybettiniz. Bu önemli kayıp hayatınızı nasıl etkiledi? - Annemin ölümünün bendeki etkisini üzerimden atarak, hayata yeniden başlamam yıllarımı aldı. Ebeveynlerinden birini çok küçük yaşta kaybeden çocuklar, çok derin yaralar alırlar. Ben de aynı şekilde üzüldüm. Beni büyükannem Manha Dombasle büyüttü, hatta beni evlat edindi. Onun soyadını taşıyor olmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyorum.
O bir aşk kadını
- Ağırlıklı olarak aşk şarkıları yorumlayan biri olarak 'aşk' hakkında neler söyleyeceksiniz? - Bazı insanlar hayatları boyunca aşkla ilgilenmez. Ama ben aşk için yaşayan insanlardanım. Aşk çok gizemli, aynı zamanda çok tehlikeli bir duygu. Ben bütün hayatımı "Yarın yok, sadece bugün var," fikriyle yaşıyorum. Muhteşem bir adama aşığım ve bu yüzden de kendimi çok şanslı hissediyorum.
- Güzel, zeki, kültürlü ve de çok esprili olduğunuz, yani diğer bir deyişle 'mükemmel kadın' tanımına uyduğunuz için çok kıskanıldığınız söyleniyor. Tüm bu özellikleriniz hayatınızı kolaylaştırdı mı, zorlaştırdı mı? - Eğer böyleyse gerçekten ne mutlu bana! Kesinlikle hayatımı zorlaştırdı diyemem.
- Fransızların sizin kıymetinizi çok bilmediği söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? - Ben bu söylentiye aslında pek katılmıyorum. Aslında Norwich, Connecticut'ta (Amerika) doğdum. Hayatımın büyük bölümünü Meksika'da geçirdim ama yıllardır Fransa'da yaşıyorum. Buradaki insanların büyük kısmı beni bağrına bastı. Gerek filmlerim, gerekse albümlerin burada oldukça seviliyor.
EYLEM BİLGİÇ
|
|
|
|
|
|
|
|
|