|
|
Muzır bakışlı ev kuşu
Zeki Demirkubuz'un yönettiği Kader'in güzel oyuncusu Vildan Atasever'in, ailesiyle karşılıklı apartmanlarda oturan, sabahları ancak pencereden onları görünce huzur bulan bir kız olduğunu biliyor muydunuz?
'Kocam acıkınca dolapta börek bulmalı'
Kader filminde aşkı uğruna oradan oraya sürüklenen genç bir kadını canlandıran Vildan Atasever, günlük hayatta tam bir ev kadını... En büyük zevki kocasını da alıp annesine çay içmeye gitmek olan Atasever'e göre aşk, sevgiye dönüşen bir merak.
Onun adı Vildan Atasever! Yandan bakışları ve cıvıldayan sesi olmasa politik hali adamı fena gerer. Bir bakıyorsunuz karşınızdaki küçük bir bebek, sonra dönüp bir daha bakıyorsunuz sanki feleğin çemberinden geçmiş koca bir kadın. Bakıyorum buluşma yeri Lucca'ya erkenden gelmiş, elma suyunu eline alıp, bizi beklemekteymiş. Ayağa kalkıp, elini uzatıyor. Aa! Bu kız resmen çapkın çapkın gülüyor. Hem kadın, hem erkek, hem afacan, hem ağırbaşlı bir ifade var yüzünde. Kestane rengine boyattığı saçları da pek yakışmış. Jeani, bej kovboy çizmeleri ve yeşil ceketiyle kıyafetinde orta karar, iddiasız bir seçim yapmış besbelli. Aynı verdiği cevaplar gibi. Politik ve dikkatli. Kafeye sırtını dönüp, yanıma oturuyor. Cevap verirken asla gözlerini kaçırmıyor.
'Ailemi feda etmem' Malum geçen hafta Zeki Demirkubuz'un çektiği Kader vizyona girdi. Yani Masumiyet'in başlangıç hikâyesi. Masumiyet'te Derya Alabora'nın oynadığı Uğur'un gençliğini canlandırmış Vildan Atasever. Aşkı uğruna oradan oraya sürüklenen bir genç kadını yani. İlk soruyu soralım; Masumiyet'i izleyip, Derya Alabora'nın oyunculuğundan yararlanmış mı? "Derya Alabora'dan yararlanmak taktik gibi olur. Ama onu izlerken, oynadığı her sahneye bir anlam yükledim ve kendi hislerimden yararlandım," diyor. Acaba sevdiği için her şeyi bırakıp, bir aşk uğruna onun peşinden gider miymiş? Cevabı kesin oluyor "Ben Uğur kadar cesur olduğumu zannetmiyorum. Bir kere o ailesini de feda ediyor. Ben kendi ailemi hiçbir zaman feda edemem!."
'Bebeğim olur musun?' Dikkat! Dikkat! Lütfen alıcınızın ayarıyla oynamayınız, artııı görünüşe aldanmayınız! Vildan Atasever, ailesiyle karşılıklı apartmanlarda oturan, pencereyi açıp onları görünce huzur bulan bir kızmış meğer. Ne dersiniz, babasının kızı mı yoksa annesinin mi? "Babam hayatımdaki en büyük aşkım, her şeyim! Bir kız, bir erkeğe âşık olurken bile mutlaka babasından bir şeyler bulduğu için âşık olur diye düşünüyorum." O zaman anlatsın bakalım dört yıllık eşiyle babasının nesi benziyor? "Babam hiçbir şeyi yokken Erzurum'dan İstanbul'a gelmiş, her şeyi kendi başına yapmış. Başkomiserlik yapmış, narkotikte çalışmış. Anneme bir fiske bile vurmamış. Çocuklarına bağlı, 10 numara bir adam, Maradona yani!" Peki, eski magazinci yeni yayıncı eşi Taylan Kılınç nasıl biri? Bu soruya cevap verirken cıvıldayan sesi, duygusal frekansa geçiyor "Her şeyi paylaşabildiğim, konuşabildiğim, destek olan, anlayış gösteren biri." Bir röportajda tanışmışlar. İlk görüşte aşk değilmiş, önce arkadaş olmuşlar. Sonra arkadaşlık ilgiye dönüşmüş, ilişkileri de Taylan'ın Vildan'a bir gün "Benim bebeğim olur musun?" sorusuyla başlamış. Ne romantik...
'Erkeğin peşinden gitmem' Bu soru, karşısında onu kollarının altına almış, her şeyiyle sevecek bir erkek olduğu duygusunu vermiş. Evliliğinde en önem verdiği şey eşinin mesleğine karışmaması, her istediğini yapabilmesiymiş. Kader'de Uğur bir erkeğin peşinden gidiyor, o nasıl bir bir erkeğin peşinden giderdi? Yine aynı nakarat! "Ben hiçbir erkeğin peşinden gitmem". Hoppaaa! Bu kız hiç âşık olmamış mı ne? Bakın bakın ne patlatıyor "Ben aşka inanmıyorum. Aşkın bir şekilde bittiğine inanıyorum. Aşk karşındaki insanı tanıma isteğidir." "Valla bu tarif, aşktan çok merak gibi geldi bana,'' deyince, kafa sallayıp onaylıyor "Aşk meraktır, evet! Karşındakinin her şeyini öğrendiğinde sevgiye dönüşen bir merak," diyor da ne kadar doğru konuştuğundan bir türlü emin olamıyor. Zaten genel olarak yanlış konuşma, doğru konuşma takıntısı var Vildan Atasever'in. Üstelik hiç de muzır gözlerinden, çıtı pıtı hallerinden beklenmeyecek dozda. İnsan dobra dobra, korkusuzca konuşan, vurdumduymaz, "Elalem ne der?'' diye aldırmaz bir genç kadın olarak hayal ediyor onu. Değilmiş! Peki madem! "Ailemsiz yaşayamam," diyor. Kocasıyla annesine çay içmeye gitmeyi nasıl da sevdiğini anlatıyor. Allah Allah benim gözlerim yanlış mı görüyor? Rutin bir hayat Vildan Atasever'i kesmez gibi geliyor da.
Ev bal dök kıvamında olmalı "Hayıııır!" diyor, "düzenim bozulursa çok rahatsız olurum." Buzdolabında iki üç çeşit yemeği bulunacak, ev bal dök yala kıvamında olacakmış. Gelinim olur Musun?'a katılsa, kafadan birinci gelirdi desenize. Eskiden tüm ev işlerini kendisi yaparmış, şimdi yardımcısı varmış. Zeytinyağlı yemek olmadan rahat edemezmiş. En sevdiği de zeytinyağlı kerevizmiş. "Ev dediğin yemekli olur," ısrarında. Acıkınca kocası dolapta böreğini, sebzesini bulmalıymış. Sanki babaannemin ruhu Vildan Atasever'in içine girmiş sayın seyirciler. İyi de bütün bu evcilik oyunlarını nereden öğrenmiş? Elbette annesinden! Şu bitmek tükenmek bilmeyen, posası üste çıkmış elma suyunu kamışla karıştırıp dururken yine telaşlanıyor "Kendimi anlatabiliyorum değil mi?" Evet, tabii, bi de şu elma suyuyla helalleşsen!. Günün sonunda öyle ya da böyle bu masum yüzlü, mavi gözlü kız üzerinizde etkisini bırakıyor. İnsan düşünmeden edemiyor, o bir melek mi yoksa şeytan mı?
Ayşe ÖZYILMAZEL
|