|
|
Biraz da moda
Bahar Korçan, İdil Tarzi, Hakan Yıldırım gibi tasarımcıların kurduğu derneği soruyorum, araya giriyor: "Kızılay gibi yani öyle mi?". Yıldırım Mayruk neden yok? "Biz ya onların çok üstündeyiz ya da çok altındayız. Biz yaratıcı terzileriz," diyor ve ekliyor "Derneği niye kurmuşlar. Dernek hayır için kurulur". Peki Helin Avşar, Siren Ertan, Emel Yıldırım modacı mı, değil mi? Anlat Barbaros, anlat... "Bu saydığın isimlerin hepsi, onları derneğe almıyoruz diyenlerden on gömlek daha üstün. En azından kaliteyi, rengi, kadın vücudunu biliyorlar. Diğerleri önce kadın gibi görünsünler!"
Helin Avşar: Armut dibine düşer lafının gölgesinde. Helin Avşar dediğin zaman Hülya Avşar bir marka. Siren Ertan'ın arkasında Hülya Ertan yok. Hanımefendiyi tanımıyorum ama kırk fırın fark var, o yüzden onu değerlendirecek durumda değilim.
Emel Yıldırım: Defilesinde kulisteydim, elbiselerini giydirdim. Herkes kıza, "Yıldırım Bey dikti, Avrupa'da yaptırdı," dedi, hayır! Türkiye'de işlendi ve dikildi, dünyanın en iyi kumaşları kullanıldı. Eşinin parası vardı, onun da böyle bir hayali vardı. İlk işidir, kızın üstüne bu kadar gitmeyin. Senede iki defile yapsın, o zaman görelim.
Siren Ertan: Müthiş bir grafik. Bir insanın nerden nereye geleceğinin en güzel örneği. Hiçbir şey değilken bu kadar büyük bir şey olabilmek çok önemli. Ben gelinliğini ya da bir tayyörünü, mantosunu görmedim ama alıcısı var, zevki var, malı biliyor, güzel kadın.
Dilek Hanif: O da çok güzel bir grafik. Nişantaşı'nda kurtarılmış bölgede, kredi kartına dört taksit elbise satılan yerlerde bu işler olmaz. Yıldırım Mayruk ise kurumsaldır.
|