|
|
'Çok çirkin bir çocuktum'
Barbaros, pardon Yıldırım Mayruk personelinin tabiriyle Barbi acaba mutlu bir çocuk muydu? "Yok! Çok çirkin bir çocuktum," diyor. Mutluluğa, çirkinlikle cevap vermesi enteresan hani. Büyüdüğünde ne olacağını bilmezmiş ama evde peruklar takıp şarkıcılık oynarmış. "İstediğim insana kendimi sevdiririm," diyor "Ama şimdi çok sevilmiyorum çünkü insanların işine gelmiyorum," diye ekliyor. Nedenmiş o? "Çünkü insanlar hep başkalarının kimliklerini giymeye çalışarak bir halt olmaya çalışıyorlar. Cahiller, sonradan görmeler". Bunun seninle ne ilgisi var Barbi? "Ama fazla ütülü gömleklerini görünce rahatsız oluyorum. Uçak kabinlerinin içinde kıllı ayılar var. Beni hayvan kargosunda yolculuk ettirin!" Derdi insanlarmış. Yıldırım Mayruk'a göre tüm bu sözlerinin altında 'ille de ters olmak inadı' yatıyor. Neden ters olmaya çalışıyorsun Barbaros? "Eh Armağan Çağlayan da öyle meşhur oldu". Ooops! Tüm bunlar meşhur olmak için dekor mu? "Yok canııım, onlar benden feyz almışlardır". Peki peki anladık! Yıldırım Mayruk kızıp söylene söylene gidiyor: "Düz çizgiye eğri diyecek kadar terssin sen!" Ama Barbaros Şansal çok beğeniyor kendini. Metroda giderken, yolda yürürken insanların ona sıcak bakmalarından, gülümsemelerinden, gelip konuşmalarından çok memnun. Konu giyim kuşama gelince şunun altını çizmeden edemiyor: "Bana asla Prada giydiremezsiniz. Bütün faşistlerin paraşütçü birliklerinin kumaşını yaparak zengin olmuşlardır". Peki Türk kadınlarının giyimini nasıl yorumluyor? "Türkiye'deki tuvalet aynalarına bak anla, hepsi belden yukarıdır". Madem kadınlara bu kadar laf ediyor, anlatsın bakalım kadın olsa nasıl bir kadın olurmuş? "Temiz olurdum. Erkek olarak çok temiz değilim. Her gün yıkanmıyorum, iki günde bir yıkanıyorum. Devrimi çok önceden yapardım. Her yaşta sevgilim olurdu. Giyinir, kuşanırdım. Zengin adamlarla evlenirdim. Metres tutardım." Kendisini tebrik ediyoruz ve fotoğraf çekimi için aynı binadaki evine çıkıyoruz. Çünkü Barbi üstündeki kıyafeti çekime uygun bulmuyor. Göz altlarını kapatması, hafif makyaj yapması ve boynuna altınlarını takması lazımmış. En büyük bakımı pahalı göz altı kremi ve saç dökülmesini önleyici hapı. Yatak odasındaki kanepenin koluna oturuyor, sanki aylarca ayna karşısında çalışmış gibi pozunu veriyor. Kendini 'Egosit, narsist, manyak, kendini beğenmiş, fikri sabit, gözlemci, izlemci, dinleyen, inatçı bir varlık' olarak tanımlayan, çözülmesi zor, felsefesi 'mutlu ölmek', davası 'insan hakları', sohbeti eğlenceli, başrollerin adamı Barbaros Şansal'la röportajımız bitiyor. Hadi gazamız mübarek olsun!
|