İstanbul Üniversitesi
ÜNİVERSİTEDEN atılan öğrencileri yazdığımda rektörlük bu öğrencilerin sürekli suç işlediğini iddia etmişti. SABAH'ın dünkü Pazar gazetesinde öğrencilerle yapılan röportajlar vardı. Görülen o ki, sayın rektör üniversiteyi askeri bir okul gibi yönetmek istiyor. Farklı bir sese, düşünceye tahammül gösteremiyor. Onun için de üniversitelerimiz ne bilimsel araştırmada, ne eğitim kalitesinde dünya liginde kendine yer bulamıyor. Kendi doğrusu dışında doğru kabul etmeyen öğrencinin giyim-kuşamından kafa yapısına kadar müdahaleyi hak gören bir kurumun nasıl bilim yuvası olarak adlandırılabileceğini merak ediyorum. Kendisini bir ideolojinin bekçisi gibi gören bu anlayışın bilimsel merakı geliştirip desteklemesi mümkün değildir. Çünkü bilimsel doğru tartışmaya açıktır, gücü elinde tutanın ideolojisi tartışılamaz. Kendi doğrularını mutlak kabul edip farklı fikirleri baskıyla, atmayla susturan bir kurumun üniversite adını taşıması tuhaf geliyor bana.
|