|
|
Köpeğimi gezdirirken başıma gelenler
KÖPEK sahibi olmayı geç başardım. Ama iyi başardım. Dört yaşındaki terrier cinsi King, evin neşesi olmakla kalmadı, bir ölçüde bana kalan sabah veya akşam gezileri sayesinde, benim için önemli bir deneyim kaynağı oldu. Yaşama hayvanların gözünden, onların ritmi ve anlayışıyla bakmak, zaten başlıbaşına bir ders. Bu elbette entelektüel bir bakış değil. Son derece doğal bir bakış; doğaya uygunluk anlamında... Bir hayvanın düşünme yerine dürtü, zekâ yerine içgüdüyle hareket etmesi, bizden daha eksik veya yanlış hareket ettiği anlamına gelmiyor. Onlar sadece doğaya daha yakınlar, onunla ilişkileri belki bizden daha sağlam.
MEYVEYİ DALINDAN KOPARMAK Ve ben uzun zamandır köpeğimi gezdirirken, doğayı da daha iyi izleme fırsatını buluyorum. Elbette semtimizdeki apartmanlaşmanın izin verdiği ölçüde... Böylece, baharın geldiğini daha önceden kavrıyorum: Ağaçlardaki ilk tomurcukları, küçük yeşil yaprakların ilk fısıldayışlarını izliyorum. Meyvelerin ilk tohum verm e l e r i n i g ö r ü y o - rum: İlk kirazlar, ilk dutlar, ilk erikler, ilk elmalar dikkatimden kaçmıyor. Doğanın artan sıcakla birlikte nasıl içten içe yürüdüğünü, her yerdeki canlı organizmaların nasıl geliştiğini tespit ediyorum. Ve bir 'meyveyi ağaçtan koparma' hastası olduğum için, küçük hırsızlıklar da yapıyor, o ilk kirazlara, dutlara, şeftalilere uzanmayı deniyorum. Ama galiba biraz fazla deniyorum. Nitekim sanırım bu yüzden sağ dizim incindi ve ortaya minüsküs denen bir bela çıktı. Bu futbolcu hastalığı, gelip nerdeyse hayatında topa vurmamış olan beni buldu. Eee, köpek gezdirmenin o kadarcık bedeli de olacak... Siz bu satırları okuduğunuzda, benim minüsküs ameliyatım yapılmış olacak. Kısmetse, haftaya belki ondan da konuşuruz.
|