|
|
Papatya'yı bu kadar çabuk mu unuttuk?
Ne Şurup-Şeker Şarkılardı Onlar adlı kitabımda, çocuk yaştan başlayarak Türkçe tangoların üzerimdeki, giderek toplum üzerindeki etkisini anlatmaya çalışmış ve bir yerinde, Türk Popu'nun öncülerinden olan ve sayısız tangoları yıllar boyu çalınıp söylenen Fehmi Ege, Necdet Koyutürk gibi adların günün birinde birer heykelle ölümsüzleştirilmesi gereğinden söz etmiştim. Necdet Bey'in oğlu Erdener Koyutürk'ü önceden de tanırdım. Ama o kitaptan sonra dostluğumuz pekişti. Erdener Bey yıllardır babasının eserlerini korumak, tanıtmak ve yaymak için inanılmaz bir çaba içindeydi. Nasıl olmasın ki... Birçok kuşak, babasının Papatya, Rüzgar Gibi Geçti, Dinle Sevgili Dinle, Şüphe, Yıldızlar Düşerken gibi besteleriyle duygulanmış, hüzünlenmiş, âşık olmuş değil miydi? Erdener Bey, yıllar sonra babasının adının daha iyi hatırlanması için, onun yaşadığı Etiler-Akad semtlerinde bir sokağa adının verilmesini istemiş. Beşiktaş'ın sanatsever başkanı İsmail Ünal olur demiş. Ve Zeytinoğlu Caddesi'yle Tepecik yolu arasındaki Tepecik bağlantı yolunun adının Bestekâr Necdet Koyutürk Sokağı olarak değişmesi, Büyükşehir'in onayına sunulmuş. Ama sonrası üzücü. Büyükşehir'e giden öneri, meclise gelmeden bir komisyonca reddedilmiş. İlçe belediyelerinin kendi başlarına sokak, cadde, meydan isimlerini değiştirmemesi yönündeki ilke kararına dayanarak... Oysa Beşiktaş Belediyesi'nin bir kararı yok, sadece usul gereği Büyükşehir'e önermiş. Ama anlaşılan teklifi reddeden komisyonda, kendileri değilse de ana-babaları düğünlerinde Papatya ile dans etmiş kimse olmamalı ki uygun görülmemiş. Oysa ülkemizde çok uzun yıllar boyu gelin-damat dansının Papatya ile açılması gelenek olmuştur. Öylesine ki ben adı geçen kitabımda 100 Yılın 100 Türk Pop Şarkısı listemde Papatya'yı en başlara koymuştum. Ama işte böyle... Geçmişin değerleri bilinmiyor, hatırlanmıyor, onurlandırılmıyor. 40 yılda bir, biri çıkıp böyle bir jest yapmaya kalktığında, bu kentin kültürüne de sahip çıkması gereken kişilerce engelleniyor. Sevgili Erdener; üzülme. Bu nankörlük ve cehalet çağında, şaşılacak şey değil bu... Ama ben Papatya gibisin beyaz ve ince/ Eziliyor ruhum seni görünce mısralarıyla başlayan o güzel tangonun hep çalınacağına ve gelecek kuşakların da Necdet Koyutürk'e şükran borçlu olacaklarına inanıyorum. Hem de içtenlikle...
|