|
|
|
|
|
|
Oyuncu olmasaydım gözlerim açık giderdim
atv'de yayınlanan 'Şöhret' dizisine yeni katılan 'Natalie' rolündeki performansıyla kendinden söz ettirmeyi başaran Selma Ergeç, oyunculuk aşkı nedeniyle doktorluktan vazgeçmiş: Tıpta insanları kurtarabilirdim ama oyunculuğu denemeseydim gözlerim açık giderdim!.
Almanya'da tıp eğitimi alırken altı yıl önce staj için Türkiye'ye gelen ve hayatına bir anda bambaşka bir yön çizen Selma Ergeç, o günden bu yana mankenlik ve oyunculuk yapıyor. Türkiye'deki ilk bir yılını sürünerek geçirdiğini ve iş görüşmelerine bile motosikletli kuryelerle gittiğini belirten 27 yaşındaki Ergeç, artık tüm Türkiye'nin tanıdığı bir isim olma yolunda hızla ilerliyor. Almanyalı bir baba ile Adanalı bir annenin kızı olarak dünyaya gelen Ergeç, atv ekranlarında yayınlanan 'Şöhret' adlı dizide oynuyor. Geçtiğimiz günlerde vizyona giren 'Beş Vakit' adlı sinema filminde ise bir Anadolu öğretmenini canlandırıyor.
ŞANSIMI DENEMEK İSTEDİM
* Almanya'da tıp okurken mankenliğe ve oyunculuğa geçişiniz nasıl oldu? Aslında Türkiye'ye gelirken aklımda böyle bir fikir yoktu ama tıbbı çok sevmeme rağmen okumaktan sıkılmıştım. Değişik bir şeyler yapmak istiyordum. Staj yaparken bir hastam bana şakayla karışık "Sen manken ol" diye takıldı. Ben de İstanbul'a gelerek bir ajansa yazıldım. Aslında oyunculuk o güne kadar yaptığım şeylerden çok uzaktı ama bir şansımı denemek istedim. atv'de yayınlanan 'Böyle mi Olacaktı' isimli dizi film için teklif aldım ve bir eroin bağımlısını canlandırdım. Zaten daha önce Almanya'da ve İngiltere'de tiyatro yapmıştım. O diziyle oyunculuğa başladım. Ardından manken olarak Hakan Yıldırım ve Uğurkan Erez'le çalıştım. Bu arada uzun süre 'Yarım Elma' adlı dizide oynadım. Şimdi atv'deki 'Şöhret' dizisinde oynuyorum. Son olarak 'Beş Vakit' adlı sinema filminde rol aldım. Tabii tüm bunları yapabilmek için Aliye Uzunatağan'dan da dersler aldım. Onun vesilesiyle Müjdat Gezen Sanat Okulu'na gittim.
* 'Beş Vakit' filmi için nasıl teklif aldınız? Bundan 4-5 sene önce Reha Erdem'le birlikte bir reklam filminde çalışmıştık. Anladığım kadarıyla ben oradan aklında kalmışım. Öyle teklif geldi.
* Filmdeki rolünüzden bahseder misin? Film Asos taraflarında Kozlu köyünde geçiyor. Hikayede üç çocuğun hikayesi ve onların büyüme sancıları anlatılıyor. Birisinin babası imam, birisinin annesi var. Yakup adındaki üçüncü çocuk ise öğretmenine aşık bir öğrenci. O öğretmen de benim. Köylüler tarafından çok sahiplenilmiş ama o sevgi tablosunda çok yalnızlık yaşayan biriyim.
* Rolünüz için özel bir hazırlık yaptınız mı? Benden yönetmenimiz böyle bir çalışma yapmamamı istedi. "Senaryoyu ezberle ama rolün hakkında hiçbir çalışma yapma" dedi. Ben çok panikledim. Ama oraya gittiğimde köyde hayatın başka bir ritmi olduğunu hissettim. O köyde kendimi başka bir dünyada gibi hissettim ve filmdeki öğretmeni de bu sayede yarattım.
* Oyunculukta bundan sonraki hedefleriniz nedir? İlk sinema filmimde bu kadar güzel bir projede yer almak benim için büyük bir şanstı. Bundan sonra da her türlü karakteri canlandırmak isterim. Biraz daha köşeli, tipten çıkarak karakter olan rolleri oynamak isterim. Ekranda güzel gözükmek benim için çok zor bir şey. Bir filmde güzel gözükmem gerekiyorsa bana zor geliyor. Yani 'bu mimiği yaparsam beni nasıl gösterir' diye düşünmek bana çok yapay geliyor.
ÇOK SÜRÜNDÜM
* Mankenlikte istediğiniz noktaya ulaştınız mı? Evet. Mankenliğin de hayatımı dolduramayacağını Paris'e gittiğimde hissettim. Bir dönem Paris'e davet üzerine gidip mankenliği orada denedim. Bir ajansım vardı. Her şeyimi karşılıyorlardı. Hiç öyle yurtdışına giden mankenler gibi sürünmedim orada. Onu ben Türkiye'de yaşadım ama Fransa'da değil! Fakat orada anladım ki, ben bunu meslek olarak yapamayacağım, tamamen bütün enerjimi buna veremeyeceğim. Tekrar Türkiye'ye döndüm.
* Sürünmekten neyi kast ediyorsunuz? Almanya'dan Türkiye'ye geldim ve 'Böyle mi Olacaktı'da oyunculuğa eroin bağımlısı bir kızı canlandırarak başladım. Dizide sürünüyorum, hayatta da çok iyi değilim ama çaktırmamam gerekiyor çünkü kendi kararımla gelmişim. Dizi var ama çok para kazanamıyorum. Ailemden de para isteyemiyorum. Birilerinde de kalmayı sevmiyorum. Ben
1- 1.5 sene boyunca çanta omzumda dolaştım. O dönem bu şartlardan dolayı bir hayli kilo vermiştim, mankenliğe elverişli hale gelmiştim. Sonra hayat, ışığını gösterdi bana. O zamanlar bir şarkı vardı Demir Demirkan'ın 'Göçmen' oldum diye, onu söylüyordum hep. Taksiye binemiyorum, param yok. Motosikletli kuryeler vardır ya onların arkasında görüşmelere giderdim.
* Tıbbı bitirmediğiniz için pişman mısınız? Tıbbı da çok seviyorum ama oyuculuğu daha çok seviyorum. Ayrıca istediğim zaman geri dönebilirim. Babam cerrahtı, bana da tıp yakın gelmişti, insanlara yardım etmek için bunu seçmiştim. Ama içini başka birşeyin özlemi kemirirken, oyunculuğu en azından denemezsem benim gerçekten gözüm açık gidecekti.
ÖZLEM AVCI MAGAZİN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|