Unutulmuş iki eski 'azize'
Bu iki kadını birleştiren yardımseverlikleriydi. Ancak ne Diana ne de Teresa Ana, yoksulluğun kökünü kazımak için mücadele etti. Her ikisi de bunu kişisel amaçları için kullandı. Yoksulluk bu dünyadan silinmiş olsaydı, en çok bu iki kadın üzülürdü.
31 Ağustos 1997 gecesi, Paris'in en lüks otellerinden Ritz'den bir Mercedes 280 ayrıldı. İçinde, Britanya veliahtı Charles'ın eski karısı Prenses Diana, son sevgilisi Mısırlı zengin Dodi el-Fayed, Fransız şoför ve İngiliz koruma vardı. Araba, peşinde sekiz motosikletli paparazzi olduğu halde, azami hızın 40 km. olduğu Alma Köprüsü geçidine 160 km. süratle daldı. Şoför ve Dodi olay yerinde, Diana hastanede öldü. Kemer takmış tek kişi olan koruma kurtuldu. Yapılan otopside Diana'da yasal düzeyin üç katı alkol çıktı. Şoför ise antidepresan almıştı ve kanındaki karbon monoksit miktarı, değil araba kullanmasına, ayakta durmasına bile olanak tanımayan bir düzeydeydi. Bundan 87 yıl dört gün önce, Üsküp'te Arnavut bir ailenin bir kız çocuğu doğmuştu. Sonradan Teresa Ana olarak ünlendi ve 5 Ağustos 1997'de Kalküta'da öldü. Diana 6 Eylül'de defnedildi. Halkın azizesi oldu, Teresa Ana ise kilise tarafından azize ilan edildi.
HALK KAHRAMANI
Diana Spencer, okumayı sevmemişti. Norfolk ve Kent'te liseye gitti, kötü bir öğrenciydi, ailesi 'hayırlı bir kısmet yakalaması' için onu lady'lik öğrensin diye, İsviçre'deki Institut Alpin Videmanette'e yolladı. Burada başının üstünde kitapla yürümeyi öğrendi ama o dansöz olmayı istiyordu. Bu arada annesi, babasını boyalı kâğıt kralı Peter Shand Kaydd'la aldattı. Boşandılar, ama kadın Diana'nın velayeti için rezalet çıkardı. Babası ise ünlü aşk romanları yazarı Barbara Cartland'ın kızıyla evlendi. Bunlar olurken Charles da 33'üne gelmişti. Evli bir kadın olan Camilla Parker Bowles'a âşıktı. Ama saray ona aristokrat, Protestan ve bakire bir kız arıyordu. Sonunda Diana'da karar kılındı. Charles'ı ikna edenler arasında Camilla Parker da vardı. 29 Temmuz 1981'deki düğüne Mrs. Camilla Parker Bowles da dahil, 35 bin kişi davet edilmişti. Diana, karşılıklı aldatmalar sonucu 1996'da boşandı. 10 milyon pound tazminat, yüksek bir maaş ve Buckingham Palace'ı aldı. Sosyete gülü oldu ve 'yardım' faaliyetlerinde bulundu. 1987'de AIDS'li bir hastanın yatağına oturup elini tuttu ve 1997'de Angola'da mayından sakatlananları ziyaret etti. Antipersonel mayınların yasaklanması için kulis yaptı. Hepsi bu kadar. Ama önce İngiliz, sonra  dünya medyası, bu bizzat imal ettiği ikonu şişirdi de şişirdi ve sonunda Diana bir 'halk kahramanı' haline geldi. Diana'nın 6 Eylül 1997'de Westminster manastırı kilisesindeki cenaze töreni için, Londra'da 3 milyon kişi toplandı. Sir Elton John, Candle in the Wind şarkısının sözlerini 'İngiltere'nin gülü' olarak değiştirip, onun için söyledi. Cenazesini izleyen 15 gün içinde İngiltere'de intihar oranı yüzde 17 arttı. Diana'ya benzediğini düşünen 25-44 yaş grubu kadınlar arasında bu oran yüzde 45'e çıktı. Diana'dan geriye bir tek şu söz kaldı: "Yalnızca kalbinin sana emrettiklerini yap."
O CENNETİ İSTEDİ
Hayatını fakirlere yardıma adayan Teresa Ana, aslında rahibe olarak İsa'yla 'evlenmiş' oluyor ve İsa fakir olarak öldüğü için, Hıristiyan inancına göre fakirlere yardımın ona cenneti vaat ettiğini düşünüyordu. Nitekim, ünlü sözlerinden biri şöyledir: "Dün kendimi cennetin kapısı önünde düşledim." Bu iki kadını birleştiren 'yardımseverlikleri' olmaktadır. Ancak ne Diana ne Teresa Ana, yeryüzündeki yoksulluğun kökünü kazımak için mücadele etmiştir. Bu iki kadın da, yardımseverliklerini kişisel amaçları doğrultusunda kullanmıştır. Daha doğrusu, bu iki kadın esas olan başka amaçlarına ulaşmak için yardımsever oluvermiştir. Diana, eski kaynanası kraliçeyle olan savaşını kazanmak için, halka şirin gözükmek zorunda olduğunun bilinci içinde bu yola girmiş, ama kıyafeti için Paris haute couture'üne her yıl ödediği milyonlarca dolarla kaç hastane yapılabileceğini, kaç çocuğun okula gidebileceğini aklına bile getirmemiştir. Teresa Ana ise yardımseverliği, yoksulluğu yok etmek için değil, manevi kocasına kavuşmak, yani cenneti kazanmak için kullanmıştır. Açıkçası yoksulluk dünyadan silinmiş olsaydı, en çok bu iki kadın üzülürdü. Medya bu iki kadını rol modeli, ikon ve resim haline getirerek onlardan bol bol yararlanmıştır. Ama bugün ne Diana'nın, ne de Teresa Ana'nın adını anan var. Diana'nın mezarını ilk yıl milyonlar ziyaret etmişken, son yıl içinde bu sayı birkaç bine kadar düştü. Kaderleri bundan dokuz yıl önce ağustos ayında kesişen ve aynı yılın eylül ayında gömülen bu iki kadın, magazin medyasının sarf malzemeleri arasındaki yerlerini almış bulunuyor.
Mehmet ALi KILIÇBAY
|
