Zeki Müren'i ne çabuk unuttuk?
PAZAR günü Zeki Müren'in ölümünün 10. yıldönümüydü. Önce televizyonların gönderdiği program akışlarına göz attım. Sonra da gazetelere... Gördüm ki, Sanat Güneşi'ne vefanın ömrü 10 yıl bile değilmiş. Milliyet''in ekinde bir Can Dündar röportajı vardı sadece. Bir de TRT-1''de Beklenen Şarkı filmi... TRT, adeta 'kucağında ölen' Sanat Güneşi'- nin, Cahide Sonku ile çevirdiği o unutulmaz filmi hangi saate koymuştu dersiniz? Pazar sabahı saat 07.00'ye... Yayınladılar mı, yayınlamadılar mı, onu da bilmiyorum. Pek çokları gibi ben de ilk sahurun getirdiği rehavetle, o saatleri uyuyarak geçiriyordum çünkü... O Zeki Müren ki, TRT'nin verdiği ödülü almak için doktorların tüm uyarılarını hiçe sayıp, stüdyoya gelmiş, elinde o tarihi mikrofonla oracıkta yaşamını yitirmişti... Müren'in özel hayatını ve tercihlerini tartışabilirsiniz. (Bugün magazin sayfalarına düşenlerin yanında onunkiler pek masum kalıyor ya, neyse.) Ancak tartışılmayacak bir ses, eline su dökülmeyecek bir söz yazarı, duygulu bir bestekâr, eski kayıtları izlerken bugün bile gıptayla izlediğim bir konuşma erbabı ve bir 'nezaket' üstadıydı. Tabii ki hayranlarının gönlünde daha uzun yıllar yaşayacaktır. Ama medyanın gözünde Zeki Müren'in son kullanım tarihinin 9 yılla sınırlı kalmasını bir türlü hazmedemiyorum.
|