|
|
|
|
|
|
|
|
|
Osmanlı'da silah atan magandalar prangaya vurulurdu
Osmanlı döneminde masum insanların ölmemesi için düğünlerde silah atılması yasaklanmış, silah atanlara katil muamelesi yapılmış, hatta prangaya bile vurulmuştu. Ancak yine de önüne geçilememişti.
Prangaya vurduk ama silah atılmasını engelleyemedik
Osmanlı döneminde masum insanların ölmemesi için düğünlerde silah atılması yasaklanmış, silah atanlara katil muamelesi yapılmış, hatta prangaya bile vurulmuştu. Ancak yine de önüne geçilememişti.
Gün geçmiyor ki bir düğünde, maç kutlamasında atılan silahlardan masum insanların öldüğü haberi gelmesin. Basın olayın ne kadar üzerine giderse gitsin bu durum sona erdirilemiyor. Bu mesele, ortaya yeni çıkmış değil. Osmanlı döneminde de silah atarak eğlenirken masum insanların ölümünü engellemesi için ardı ardına yasaklar çıkarılmıştı. Osmanlı yönetimi, ateşli silahların halkın eline geçmemesi için 16. yüzyıldan itibaren büyük çaba gösterdi. Yapılan tüfek teftişleriyle halkın elindeki silah defalarca toplandı. Ancak 19. yüzyıla gelindiğinde gelişen silah teknolojisine bağlı olarak halkın elindeki silahlar da yaygınlaştı. Hem Müslümanlar, hem de Hıristiyanlar silahı kendilerini koruma ve avın yanı sıra eğlencenin de bir parçası olarak kullanmaya başladılar. Daha önceleri ay tutulmasında davul ve tencerelerle gürültü yapılırken, tüfek ve tabancanın yaygınlaşmasından sonra ay tutulmasının önlenmesi çin bile silah atılmaya başlanmıştı.
19.
YÜZYILDAKİ İLGİNÇ YÖNTEM Bu kadar yaygın silah kullanılmaya başlayınca da eğlencelerde atılan silahlardan masum insanlar yaralanmaya ve ölmeye başladı. Osmanlı yönetimi bu işin üzerine giderek durumu kontrol altına almaya çalıştı. Genç Osmanlı tarihçilerinden Dr. Nuri Adıyeke'nin tespit ettiği belgeler, Osmanlı devlet adamlarının 19. yüzyılın ortalarında eğlencelerde silah atılmasını engellemek için bulduğu ilginç yöntemleri ortaya çıkardı. Osmanlı yönetimi, eğlencelerde silah atılmasını engellemek için 19. yüzyılın ilk yarısında bir emir çıkarmış, ancak bunun üzerine insanlar da kuru sıkı atmaya başlamışlardı. Kuru sıkı atışlardan da yaralananlar olunca kuru sıkı atmak da yasaklandı. Fakat yayınlanan emirlere rağmen insanlar eğlencelerde silah atmayı bırakmadılar. Bunun üzerine 1850'de bir emir çıkarıldı ve bu emir dönemin resmi gazetesi Takvim-i Vekayi'de de yayınlandı. Silah atılmasının yasaklanmasıyla ilgili emir Bağdat'tan Belgrad'a, Girit'ten Üsküp'e imparatorluğun dört bir tarafına gönderilerek, mahalli idarecilerin gerekli tedbirleri almaları istenmişti.
103 YIL ÖNCEKİ GAZETE HABERİ İmparatorluğun dört bir tarafındaki valiler merkeze gönderdikleri cevabi yazılarda düğünlerde silah atılmaması konusundaki emre dikkat ve itina edileceğini söylemişlerdi. Bağdat Valisi Abdülkerim Paşa, merkezden gelen emir üzerine en sert tedbiri alan vali olmuştu. Abdülkerim Paşa, merkeze yazdığı cevabi yazıda silah atma yasağına uymayanların prangaya koyduracağını söylemişti. Ancak devletin aldığı sert tedbirler de meseleyi çözemedi. Düğünlerde silah atılması ve ölümler devam etti. Sadrazam Âli Paşa, 1856'da, diğer eğlencelerde atılan silahlar yüzünden yaralanmalar ve ölümler devam ettiğinden, yeni bir emir yayınlayarak düğünlerde silah atılmasını yasakladı. Emrin aksine hareket edip, eğlencelerde silah atanlar kaza sonucunda birisini öldürürlerse ona katil muamelesi yapılıp, ceza verilecekti. Ancak verilen cezalar ve devletin meselenin üzerine gitmesi problemi yine çözmedi. 1900'lü yıllara gelindiğinde aynı hastalığımız devam ediyordu. 5 Kasım 1903 tarihli Sabah gazetesinde çıkan bir haberde "Hükümet halk için neyin iyi neyin kötü olduğunu bildiğinden çeşitli kanunlar koyar. Halkın yapması gereken bunlara itaat etmektir. Düğünlerde silah atmanın yasaklanması da insanların bir takım kazalardan korunmasını amaçlar. Bir taraftan sevinç ve neşe içinde eğlenirken, diğer taraftan bir facia yüzünden herkesin üzüntüye boğulması hükümetin emirlerine uymakla mümkündür" deniliyor ve atılan silahlardan ölen insanlar anlatılıyordu.
Dr.Erhan Afyoncu
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|