 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: ASA yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

Washington vize yeri mi?
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ay sonundaki ABD gezisi, Ankara'da garip bir spekülasyona neden oluyor: "Başbakan Erdoğan, Çankaya için Washington'dan vize alabilecek mi?" Önümüzdeki yıl Çankaya'ya kimin çıkacağı, TBMM tarafından belirlenecek. Konunun Erdoğan'ın ABD gezisinde uzaktan yakından gündeme geleceğini sanmıyorum bile. Bu hem diplomatik teamüllere, hem de iki ülke arasındaki dinamiğe aykırı bir durum olur. Ancak " Vize alabilecek mi? " diye soranların demek istediği "Gezi çok sıcak geçer ve ABD Başlanı George Bush'la samimi bir fotoğraf çıkarsa, Başbakan Erdoğan bunu iç politikada Çankaya yolunda elini güçlendirmek için kullanabilir" düşüncesi ise, o bile tartışmalı. Prensip itibariyle bu tarz geziler kim olursa olsun zaten "sıcak", "samimi", "dostane" geçer. Oval Ofis'te kimsenin yumruklaşması söz konusu olacak değil. ABD başkentine gidince iki ülke arasındaki ilişkiler, Orta Doğu, Lübnan'ın durumu falan konuşulur, Başkan Bush muhtemelen, Başbakan Erdoğan'a Afganistan, Lübnan ve hatta Irak'ta istikrarına yönelik katkılarından dolayı teşekkür eder, terörle mücadele konusunda destek ister vs. Başbakan da PKK konusundaki çabaları yeterli bulmadığını vurgular, AB konusunda Washington'un verdiği desteğe teşekkür eder, Aralık'taki AB zirvesi öncesinde bu desteğin devamını arzular. Bütün bunları uyduruyorum ama, üç aşağı beş yukarı bu konuların bu şekilde konuşulacağından emin olabilirsiniz. Gelelim Çankaya meselesine... Bizim tahminimiz, Washington, Çankaya konusunda ne Erdoğan'a "can ciğer kuzu sarması bir fotoğraf karesi ile vize verir", ne Başbakan'ın Çankaya'ya çıkması aleyhine herhangi bir açıklama ya da imada bulunur. " Bu Türkiye'nin iç meselesi " derler. Kapalı kapılar ardında Washington'un şifrelerini iyi okuyanlar, orada tek ses ve tek merkez olmadığını, hem AK Parti iktidarı hem de Erdoğan'ın Çankaya yolculuğu konusunda iki farklı görüş olduğunu biliyorlar. Bir grup, Başbakan'ın Çankaya'ya çıkmasının Türkiye'yi gereksiz yere " gereceğini " düşünüyor, kurulu düzen ve devlet bürokrasisiyle daha uyumlu bir ismin bizzat Erdoğan tarafından atanmasının en uygun senaryo olduğunu söylüyorlar. Bunlar genelde son dönemde AK Parti'den hayal kırıklığı yaşayan, iktidarın Türkiye'yi daha " İslamcı " bir yapıya "sürüklediğini" düşünenler. Bunun ipuçlarını hem dış politika hem de içerideki adımlarda gördüklerini düşünüyor, "Aman ha Türkiye Malezyalaşmasın!" diyorlar. Pentagon'un bazı kesimleri, Beyaz Saray, Kongre ve Başkan Yardımcı Dick Cheney'nin ofisinde böyle düşünenler var. Washington Institute'den Soner Çağaptay'ın geçen hafta Kongre'de yaptığı AK Parti değerlendirmesi, şu ana kadar Erdoğan hükümetine yönelik en ağır eleştirileri içeriyor. İkinci cephe ise, "Pragmatistler" kampı. "Türklerin ne yapacağı, Türklerin derdi. Ortadoğu'da bu kadar belayla uğraşırken bize ne Çankaya'ya kimin çıkacağından" diyenler. Anladığımız kadarıyla burada başı çeken Condoleezza Rice ve ABD Dışişleri Bakanlığı. Sonuçta Amerikan dış politikasını bu kesim tayin ediyor. Bu grup içinde de hükümetin bazı konularda İslamcı refleks gösterdiği düşüncesi var. Ama "Ankara büyük bir hata yapmadıkça bu eğilimler bizim için sorun olmamalı. Önemli olan Türkiye'de istikrar ve ABD dış politikasına ters gitmeyecek bir hükümet " diyorlar. Başbakan ay sonunda Washington'a gittiğinde kendini böyle bir tablo bekliyor olacak. Bir yandan "Devam edelim" diyen pragmatistler, diğer yandan Başbakan'ın her sözü ve her cümlesinin altında "İslamcı" bir tehdit görenler. Sonuç? Sonuçta Çankaya'ya kimin çıkacağı, Washington değil Ankara'da belirlenecek . Hem Erdoğan'ın vize almasını, hem de Washington'un Erdoğan'a "Çankaya'ya çıkma!" sinyalini vermesini bekleyenler, boşuna kürek çekiyor. Meselenin başladığı ve bittiği yer, Oval Ofis değil, TBMM çatısı...
|
|
 |
|
|