|
|
|
|
|
Rüya değil, gerçek konser
|
|
Çamur derinliği 12 santim, balçık, soğuk ve sağanak İngiltere'nin orta kısmında ağustos dinlemiyor. Evet, sapık olabilirim, ama en azından bir amacım var. Radiohead'i izleyeceğim. Sonuç mu? Rüya gibiydi
Uzun zamandır planladığım bir şeyi yaptım. Geçen hafta Radiohead'i izledim. Böyle bir tecrübeyi yaşamak için azimle aylar süren bir süreci yaşamak gerekiyor. 20 Ağustos'taki konseri izlemek için mart ayında piyasaya çıkan ve hemen tükenen biletlerden satın almak gerekiyor. Sonra uçağa atlayıp İngiltere'ye gidiyor, havaalanından bir otobüse biniyor, Wolverhampton'a gidiyorsunuz. Burada sizi bekleyen servis otobüslerine binip konser alanına gidiyorsunuz. Çamurlu yollardan geçip 60 bin kişinin kamp yaptığı bir alanda irice bir mantar kadar yer kaplayan çadırınıza yer arıyorsunuz. Çadırı kurarken sağanak yağmurda eşyalarınızı ıslatmamanız gerek. Bu arada tüm yol boyunca dev bir sırt çantasını taşımak durumunda olduğunuzu da hatırlatayım. Çadırınızı kurduktan sonra bir bira açıyor ve gri gökyüzüne, yeşil İngiliz kırlarına, yanınızdan akan dereye bakıyor ve şöyle düşünüyorsunuz. "Ben burada ne b.k yiyorum? Burası her yıl Avrupa'nın en büyük festivallerinden birinin yapıldığı Chelmsford'daki Weston Park. Burada her yıl Virgin Festival yapılıyor ve neredeyse 80 bin kişilik gürültülü ve sürekli bira tüketen bir güruh bir araya gelip dünyanın en iyi gruplarını iki gün içinde yedi sahnede izliyor. Çamur derinliği 12 santim, balçık, yer yer tencerenin dibinde kalmış mercimek çorbası kıvamında, soğuk ve sağanak İngiltere'nin orta kısmında ağustos mağustos dinlemiyor. Evet, sapık olabilirim, ama en azından bir amacım var. Radiohead'i izleyeceğim.
TUVALETTEN KOŞANLAR VAR Festivalde konser izlemek zorlu bir mücadele. Çünkü aynı anda ana sahnede Morrissey varken, diğerlerinde Kasabian ya da James Dean Bradfield olabiliyor; Radiohead çalarken Fat Boy Slim, Razorlight, The Go! Team farklı sahnelerde başlıyor. Beck sahnedeyken The Charlatans veya Editors çalıyor. Yemek yerken (ki ihtiyaçtır ölmemek için) Hard - Fi ya da Keane kaçabiliyor. Bloc Party tuvalet sırasına denk gelebiliyor. Sabahın köründe mesela Radiohead teknik ekibi prova olarak banttan bir şarkı çaldığında konser başladı sanıp tuvalet kabinlerinden fırlayıp popolarını toplaya toplaya çıkan insanlar görebiliyorsunuz. Radiohead'e gelince dünyanın en büyük ve en etkili gruplarından birinin konseri bir tür ibadet gibi geçiyor. Thom Yorke şarkılarını trans halinde söylüyor. Bu noktada sahnede sahte hiçbir şey olmadığından emin olabilirsiniz. Kimi zaman çevresinde dönüyor, kimi zaman titreme nöbetleri geçiriyor, kimi zaman kafasını dakikalarca ritimle birlikte sallıyor. Bu arada seyirciye geçirdiği elektrik çok yoğun. Işıklarla desteklenen sahnede arkada kırık cam parçaları misali yerleştirilmiş ekranlara sahneden farklı açılardan alınan görüntüler yansıyor.
THOM YORKE'TAN 'CREEP' SÜRPRİZİ National Anthem, 2+2 =5, Paranoid Android, Karma Police, Fake Plastic Trees hepsi birer tören ruhuyla dinleniyor. Radiohead, Bends albümünden Just'ı çaldığında ben kendimden geçtim. Idiotheque rüya gibiydi. Ama gerçekten inanılmaz olan bir şey yaşandı. Ve sırf bunun için bile her şeye değdi. Genellikle Radiohead konserlerinin son parçası Everything in Its Right Place'in ardından grup sahneyi sırayla terk ediyor. Şarkı devam ederken bir süre sonra sahnede kimse kalmıyor. Sonra müzik bitiyor ve herkes alkışlamaya başlıyor. Burada da aynı şey oldu. Biste çalınan dört parçadan sonra konserin bittiğini düşünülüp yavaş yavaş hareketlenirken Yorke sahneye çıktı. Akustik gitarı eline aldı ve Creep'i çalmaya başladı. Yorke'un unutmak istediği için bir daha çalmayacağını söylediği ve 10 yıldır da hiçbir yerde çalmadığı bu parça bittiğinde herkes ağlıyordu. O Creep'in son dizesinde "Ben burada ne halt ediyorum?" diye sorarken, başta sorduğum sorunun yanıtını buldum. Hayatımın en muhteşem anlarından birini yaşadığımı fark ettim. Üstelik bunu etrafta sadece soğuk, yağmur ve çamur varken başarabiliyordum. Eğer böyle bir konser izlemek isterseniz 'www.vfestival.com' adresine bir göz atın. Biletlerin satışa çıktığı mart ayında kredi kartınızla internetin başında olun ve biletinizi kapın. Biraz da reklam yapayım. Festivalin ayrıntılarını Rolling Stone'a yazıyorum. Eylül sayısında okuyabilirsiniz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|