|
|
Modern sanatçılar hâlâ barış umudu taşıyor
1 Eylül Dünya Barış Günü. Sanatçılar da barış için birçok şey üretiyor. Bu yapıtların özelliği, içinde yaşadıkları döneme ilişkin analizden çok, keşifte bulunmaları. Dolayısıyla barış ve savaş gibi çarpışan elemanlara ilişkin tüm toplumsal gerilimleri yansıtmaları
Seçtiğim işlerin her biri, barış çağrısı yapmak için didaktik bir üslup kullanmaktan çok, çağa tanıklık eden görselliklerden oluşuyor. Gündelik gerçekler üzerinden barış kavramını sorgulayan ve bu yüzden barışı tekrar tanımlayan, onun sesi olmayı amaçlayan işler. Barış bir tasavvur... Ve bu bazen imkânsız bir tasavvur olabiliyor. Özellikle yüzyıl başlarında... Ve yine bir yüzyıl başındayız. 20. yüzyıl başının ve ortasının sanat tarihinde 'savaş sonrası sanat' diye kategorize edilmesine şaşmamalı... Çünkü o zaman da barışı düşlemek imkânsızlaşmıştı. Ve bu durum sanatçılara, bir kez daha dünyaya, savaşa, gerçeğe meydan okuma hakkını vermişti.
ÖZGÜR BİR DİL SEÇTİLER 20. yüzyılın ilk yarısında iki dünya savaşına tanık olan modern sanatçı, insan olmanın ne anlama geldiğini tanımlamaya yöneldi. Picasso Guernica'yı bu anlayışla, yaptı. Alman sanatçı Anselm Kiefer, klostrofobik mekânlarını İkinci Dünya Savaşı sonrası insan olmanın nasıl bir duygu olduğuna dair empatik duygularla boyadı. Yine Alman sanatçı George Baselitz, figürlerini baş aşağıya çevirdi çünkü gündelik gerçekliği aktarmanın başka gerçek dışı bir yolu yoktu... 1960'lardan itibaren sanatçılar, daha hafif biçimlerle ama yine ağır konuları anlatmaya giriştiler. Martin Kippenberger, Roy Lichtenstein ya da Andy Warhol, Mao'yu ya da Kennedy'yi bir çizgi roman kahramanı, bir savaş sahnesini de çizgi roman sahnesi gibi aktararak, çağın tanığı ve sesi olmayı istediler. Toplumla ve toplumun yeni araçlarıyla anonim ama özgür bir dil yarattılar. Türk resmi ise 1950'lerden itibaren kendine özgü, çoğulcu bir ses edinme yönünde önemli adımlar attı. Artık ne tek partili rejimin dayattığı kültür politikası uğruna üretilmesi gereken resimler vardı, ne de katılması şart devlet sergileri... Sanatatak'taki alternatif barış resimlerinin ortak özellikleri de çoğulcu bir dile sahip olmaları. Belki, barışı didaktik bir şekilde konu etmemeleri ama barış umudunu taşımaları. Nevhiz Tanyeli'nin 2001 tarihli resminde olduğu gibi... Tanyeli'nin Hayır'ının savaşa karşı olduğunu düşünmek ve barışa 'evet' dediğini duymamak imkânsız. Extramücadele ve Caner Karavit'in işlerindeki, ironik toplumsal çözümlemelerin savaş karşıtı bir tavrı olmadığını iddia etmemek de imkânsız. Erdağ Aksel'in 2002 tarihli Tereddüt Nesneleri'nin, özellikle kavanoz içindeki mermilerinin barış tasavvuruna ilişkin söylediği çok önemli ve gerilimli sözler var. Temür Köran'ın 2000 tarihli Kara Defter serisindeki polis profilinin de aynı şekilde, savaş sonrası değil ama darbe sonrası bir ressamın ruh halini anlattığı söylenebilir. Ahmet Umur Deniz'in de 2000 tarihli yağlıboya resminin isimsiz olmasına karşın, insan olmanın tüm trajik hallerinin fotoğrafını çekerek barışa hizmet ettiği düşünülebilir. Modern sanatçının bu hümanist misyonunu hâlâ sürdürdüğünü gösterebilir. Alternatif barış işlerinin özelliği, içinde yaşadıkları döneme ilişkin analizden çok keşifte bulunmaları. Dolayısıyla çağın savaş ve barış gibi çarpışan elemanlarına ilişkin tüm toplumsal gerilimleri bir televizyon ekranı gibi yansıtmaları... Dünya Barış Günü'nü onları izleyerek kutlayın.
Ayşegül Sönmez
|