|
|
|
Çelik'ten YÖK'e çağrı
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, YÖK'e üniversiteye giriş sınavı sistemini değiştirme çağrısında bulunarak, ''Sınav sistemini değiştirmezsek, liselerdeki yapıyı değiştirmek mümkün olmaz'' dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı ve Gazi Üniversitesi'nin işbirliğiyle düzenlenen 7. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi, Gazi Üniversitesi konser salonunda başladı.
YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme, kongrenin açılışında slayt gösterisiyle 2006-ÖSS'de adayların fen ve matematik alanındaki başarılarına ilişkin bilgi verdi.
Öğrencilerin
''fenden kaçtığını'' ifade eden Eşme, ÖSS'de özellikle fen alanında başarı ortalamasının çok düşük olduğuna işaret etti. Adayların en az soru yanıtladığı alanın fen olduğunu belirten Eşme, ÖSS'de adayların yüzde 66'sının sınavda hiç fen sorusu çözmediğinin belirlendiğini, 25 ve üzerinde soru çözenlerin oranının ise sadece yüzde 11.9 olduğunu söyledi.
Üniversite eğitimine başlayan bir öğrencinin bilgi birikimiyle ilgili örnek veren Eşme, ODTÜ öğretim üyesinin YÖK'te yaptığı bir sunumda verdiği örneğe değindi. Bu sunumda bir meslek yüksekokulu öğrencisinin sınavda sorulara verdiği yanıtları dikkat çekici bulduğunu vurgulayan Eşme, öğrencinin sınav kağıdını da ekrana yansıttı. Eşme, ''Isı ile sıcaklık arasındaki fark nedir?'' sorusuna öğrencinin ''Isı etkilidir, sıcaklık bunaltıcıdır'' yanıtı verdiğine işaret etti.
''SORGULAMAK ZORUNLU''
Öğrencilerin, fen ve matematik alanlarındaki performanslarının kesimler arasında farklılık gösterdiğini belirten Eşme, bu alanlarda başarı oranlarının gelişmiş ülkelerde dengeli seyrettiğini anlattı. Eşme, Türkiye'deki öğrencilerin fen ve matematik alanlarındaki başarılarının çok farklılık göstermesinin, fırsat eşitsizliğinin bir yansıması olduğunu ifade etti.
Bu sonuçların, matematik ve fen eğitimini sorgulamayı zorunlu kıldığını vurgulayan Eşme, şunları kaydetti:
''Tüm eğitim eğitim sisteminde sorun var ama fen ve matematik eğitimindeki sorun çok daha büyük. Sorunun çözümünde yalnızca Milli Eğitimi, okullarımızı, yalnızca yükseköğretimi suçlamak doğru değil. Çözümde hepimize sorumluluk almak düşüyor. Tabii ilk görev, Milli Eğitim'e düşüyor.Milli Eğitim böyle bir probleme inanıyor mu? Milli Eğitim'in bu problemin önemini görmesi lazım. Fen derslerine, ilköğretim ve ortaöğretimde acaba yeteri kadar süre tanınıyor mu? Ne kadar fen bilgisi öğretmeni var, hizmet içi eğitim yeterli mi, ders kitaplarımız ne durumda? Yönetici düzeyindekiler fen eğitimini ne kadar önemsiyor? Eğitimin üzerindeki sınav baskısı nasıl kaldırılacak? Fen eğitiminde laboratuvar ne zaman kullanılacak? Çünkü laboratuvar unutuldu.''Eğitim fakültelerinde ders programlarını yenilediklerini, kontenjanları azalttıklarını kaydeden Eşme, ''Fen öğretmeni yetiştirme politikamızı yeniden gözden geçirmeliyiz'' dedi.
ÇELİK'İN KONUŞMASI
Milli Eğitim Bakanı Çelik de konuşmasında Eşme'nin, öğrencilerin fen ve matematik alanlarındaki başarısına ilişkin verdiği bilgileri anımsatarak, ''Bu, ülkenin bir gerçeği. Kendi gerçekliğimizden kaçmak gibi bir lüksümüz olamaz'' dedi.
Dünyadaki yarıştan geri kalmamak için fen ve matematik alanında iyi olmak gerektiğini vurgulayan Çelik, matematik ve fen alanındaki gelişmelerden tüm milletlerin yararlandığını anlattı. Çelik, ''Fen bilimlerinin, matematiğin verileri uluslararasıdır. Bu veriler elimizde var. O zaman biz bunların öğretilmesinde ciddi problemler yaşıyoruz demektir. Ortaya konan bu sonuçlar, bunu göstermektedir'' diye konuştu.
Meslek yüksekokullarındaki öğrencilerin başarı durumuyla ilgili daha önce de bir rektörün örnek verdiğini kaydeden Çelik, ''liseden bu kadar bilgisiz öğrenci geliyor'' şeklinde eleştirilerde bulunulduğunu belirtti.
''ÖĞRETMENLERİ ÜNİVERSİTELER YETİŞTİRİYOR''
Bunun, sadece Türkiye'ye özgü bir durum olmadığını ifade eden Çelik, şunları söyledi:''Ben de dedim ki 'değerli rektörüm, bu tip öğrenciler var. Ama eğer böyle bir kronik problem varsa bunu çözmeliyiz'. Bir suçlu aramak yerine, 'milli eğitim çok iyi eğitip göndermiyor' şeklinde bir suçlama yöneltme yerine, bunun sebebi üzerinde durmamız lazım. Böyle öğrencilerimiz var ama o öğrencilere ders veren, onları yetiştiren öğretmenleri siz yetiştirip bize gönderiyorsunuz. Üniversiteler yetiştirip bize gönderiyor. Biz öğretmenlerimizi üniversitelerden alıyoruz. Problemi bir bütün olarak görüp, ortak aklı bir araya getirerek bu meseleyi çözmemiz gerekiyor.''
Ders müfredatlarını değiştirdiklerini anlatan Çelik, meselenin, konunun tüm taraflarının bir araya gelip irdelemesiyle çözümlenebileceğini, Milli Eğitim Bakanlığı'nın durumun farkında olduğunu söyledi.
''SORU STİLİ DEĞİŞTİĞİ ZAMAN DÖNECEĞİZ''
Çelik, şunları kaydetti:''(Fen derslerinde laboratuvara ne zaman döneceğiz) diye soruyorlar? ÖSS'deki bu soru stili değiştiği zaman laboratuvara döneceğiz. ÖSS'deki soru stili, 'aşağıdakilerden hangisi doğrudur, hangisi yanlıştır' şeklindedir. Öğrenci diyor ki, 'bana ÖSS'yi kazandıracak her şey faydalıdır, ÖSS'de faydalı olmayan her şey abestir.' Çünkü öğrenci, üniversiteye girmeyi hayatının amacı olarak kabul ediyor. Öğrenci; kompozisyon, kendini ifade etme, güzel yazı, analitik düşünme gibi özelliklerden de mahrumdur. Çünkü test esaslı bir sınav sistemi vardır ve öğrenci kendini buna mahkum hissetmektedir. Liselerimiz, öğrencilerin çoğu üniversiteyi kazansın diye laboratuvarı önemsemeyebilir.
Benim burada YÖK Başkanvekili'nin şahsında YÖK'e çağrım şudur: Şu sınav sistemini değiştirmemiz lazım. Sınav sistemini değiştirmezsek, liselerdeki bu yapıyı değiştirmek mümkün olmaz. Kağıt üzerinde değiştirirsiniz ama öğrencinin eğilimini değiştirmeniz mümkün olmaz, çünkü bu bir yarıştır.''
Çelik, liselerdeki öğrenci sayısının 2.5 milyon civarında olduğunu belirterek, fizik, biyoloji, kimya gibi derslerde fazla öğretmene ihtiyaç duyulmadığını anlattı.
Kongrede, 500'e yakın bildirinin tartışılacağını kaydeden Çelik, bunun bir şans olduğunu, çıkacak sonuçların büyük fayda sağlayacağına inandığını dile getirdi.Yabancı konukların da katılımıyla 9 Eylüle kadar sürecek kongrede, Türkiye'deki üniversitelerden akademisyenler çeşitli konuları tartışacaklar.
(AA)
|