SABAH - 07/09/2006 - Krize erteleme formülü

Şu an 7 Eylül 2006 - Perşembe tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

kapat

Google Arama

Krize erteleme formülü

Diplomatik kaynaklara göre AB, Türkiye'de gelecek yılki seçimi etkilememesi için müzakerelerde yıl sonuna kadar çözülmesi gereken limanlar konusunu 'ötelemeye' çalışıyor.

Avrupa Birliği müzakerelerinde Türkiye'nin önüne koşul olarak sürülen "Rum uçak ve gemilere Türk limanlarının yıl sonuna kadar açılması" konusunda yaşanan kriz dar boğaza sürükleniyor. Önceki gün Avrupa Parlamentosu'nun şimdiye kadarki en sert Türkiye raporunda bu konuya atıf yapılırken; AB yetkilileri müzakere sürecinde "kaçınılmaz" denen kazayı ertelemenin yolları arıyor. Brüksel, gelecek yıl Türkiye'de yapılacak genel seçim ortamınının Türkiye içindeki AB karşıtlığını tetikleyeceğini düşünerek "yumuşak geçiş" için en azından seçim sonrasına kadar "krizi rafa kaldırma" çabasında. İddianın sahibi, İngiliz Financial Times gazetesi. Gazeteye konuşan üst düzey bir AB Komisyon yetkilisi "Seçim sonrasına dek beklememizi sağlayacak bir B planı bulmalıyız" dedi. Habere göre Türkiye ile müzakereleri seçim ortamında da canlı tutabilmek için kulislerde dile gelen bir formül de "konunun Avrupa Adalet Divanı'na taşınması".

TÜRKİYE

KAYBEDER AMA...
Bu formülün fikir babası AB Komisyonu genişleme komiseri Olli Rehn, bu şekilde uzun yıllar sürecek bir dava süreci yaratarak konunun yıllarca rafa kaldırılması senaryosu üzerinde duruyor. Avrupalı yetkililer Türkiye'nin böyle bir davayı büyük olasılıkla kaybedeceğini söylese de Rehn'nin tarafları bu ara formül için iknaya çalıştığı bildirildi. Financial Times şu anda krizin geldiği noktayı ise şöyle özetliyor: "Brüksel, Ankara'ya limanların açılması için yıl sonuna dek süre vermişti. Türkiye, Kıbrıslı Türklere izolasyonlar kaldırılmadığı için bu yönde adım atmayacağını beyan etti. Rum kesimi direniyor. AB Komisyonu, birliğin üç büyüğü Fransa, Almanya ve İngiltere'nin baskılarıyla tarafları ikna edeceğini umuyor..."

Fikret AYDEMİR/BRÜKSEL