Hastayı teselli etmek kimin görevi?
Babam 67 yaşında. 40 yıldır sigara içiyor. Nefes darlığı, öksürük ve balgamı var. Yaşlılığına verip aldırış etmiyor. Ancak, 10 gün kadar önce öksürürken ağzından kan gelmiş. 'Kanser oldum' korkusuna kapılmış. Hastaneye götürdük. Doktor sırtını dinleyip bir film çektirdi. Sonunda bir reçete yazıp gönderdi. Hiçbir açıklama yapmadı. Sorduğumuzda da 'kronik bronşiti var' dedi. Babam bir türlü rahatlayamadı. Morali çok bozuk. 'Kötü bir hastalığım var, benden saklıyorsunuz' diyor. Bir türlü onu kanser olmadığına inandıramıyoruz. Doktorun hastaya açıklama yapıp, rahatlatması gerekmez mi? Sadece reçete yazmakla hasta tedavi olur mu?
Hekimin görevi, doğru teşhis koyup, doğru tedaviyi reçete etmekle sınırlı değildir. Hekim, öncelikle hastasını sabırla dinler, teşhisi belli olsa bile onu baştan aşağıya muayene eder, gerekli tetkikleri yaptırır, tedavisini düzenler, tavsiyelerde bulunur. Bunun yanında, hastalığın neden olduğu bedensel, ruhsal ve sosyal değişiklikleri algılayıp, hastanın endişe ve korkularını gidermeye çalışır. Sorularına cevap verir. Teselli vererek, iyileşeceğine inandırır. İnsanlar, çoğu zaman hasta oldukları için ya da hastalığa bağlı şikayetlerden dolayı değil; hastalığın yol açtığı endişe ve korkulardan hekime başvururlar. Bunun içindir ki; algısız kişiler, hastalık iyice ağırlaşıp yatağa düşmeden hekime gelmezlerken; evhamlı tipler bedenlerindeki normal değişimleri bile hastalık olarak algılayıp telaşla, paniklemiş olarak hastaneye koşarlar. Hekimden bekledikleri de; durumlarının düşündükleri kadar kötü olmadığına, rahatsızlıklarının tedaviyle iyileşeceğine hastaları ikna etmesidir. Eğer hekim, sadece hastalığa yönelir, teşhis ve tedaviyle uğraşıp hastayı unutursa ve hastanın, hastalığıyla ilgili duygu ve düşüncelerini öğrenmez, bunları olumlu yönde değiştirmek için çaba sarf etmezse başarılı olamaz. Çünkü, hasta aradığını bulamamış ve hekime başvuru nedeni ortadan kalkmamıştır. Konulan teşhis ve elindeki reçete doğru olsa bile, güven duymadığı için bir başka hekime veya merkeze başvurma peşindedir. Hastayı teselli etmek, hekimin görevidir. Bunu, başkaları, hastanın yakınları, dostları yapamaz. Yapmak isterler ama yapamazlar. Çünkü, onların sözleri hastayı tatmin etmez. 'Kendisi üzülmesin diye söylenmiş sözler' olarak algılar. Ancak, konunun uzmanı olan, zaman ayırıp kendisiyle ilgilenen, sorununu çözmek üzere çaba sarf ettiğine inandığı hekimin sözleriyle rahatlar. Hekimler, sanıldığı gibi hastalıkları tedavi etmezler. Hastalıklar her zaman olagelmiştir. Çoğu hastalığı yok etmek mümkün değildir. Hekim, hastasının sorununu gidermek, onu tedavi etmek üzere çalışır. Tedavi etmek de değil, onu iyileştirmek üzere çalışır. Çünkü, sadece hastalığın ortadan kalkmasıyla, hasta kendini iyi hissetmeyebilir. Tıbbiyeye başladığımız ilk gün bize öğretildiği üzere; 'Sağlık, hastalık veya sakatlığın olmayışı değil; bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir'. Üstelik, bazı hastalıklar tedaviyle yok edilemez veya kontrol altına alınamayabilir. Ancak bu hastalarımız için bile yapacağımız çok şey vardır. Meşhur sözdür: 'Hekim bazen tedavi eder ama her zaman teselli verir'.Nitekim çoğu hastanın, iyi bir muayeneden sonra, bazılarının ise daha hekimle karşılaşır karşılaşmaz şikayetleri büyük oranda geriler.
Prof. Dr. Tevfik Özlü
|