Hemşire beni dışarıya çıkardı
* Yalnız yaşayan bir annem var. Hipertansiyon, kemik erimesi gibi rahatsızlıkları var. Bir yıl boyunca yolumu gözlüyor. Her yıl izne geldiğimde onu hastaneye götürüp muayene ve tetkiklerini yaptırıyorum. Kendi başına derdini anlatıp, işini göremiyor. İlaçlarını bile komşular aracılığıyla yazdırabiliyor. Geçen hafta randevu alıp poliklinik önünde sıraya geçtik. Sıra geldiğinde de içeriye girdik. Ne var ki hemşire, daha kapıdan içeri girmeden beni, adeta kovaladı; 'Siz çıkın, sadece hasta girsin' dedi. Ne kadar rica ettimse de beni alıkoymadılar. Muayene sırasında annemin yanında olmamın ne mahzuru var?
Öncelikle ifade edelim ki; hastalar, diledikleri takdirde yanlarında refakatçi bulundurabilirler. Sağlık kurumları, bunu yasaklayamazlar. Ancak, hizmetin aksamaması için sınırlayabilirler. Anlattığınız olayda, sizin, annenizin yanında olmanız engellenmemeliydi. Bu sadece bir hasta hakkı olarak değil; hekimin başarısı ve sağlık kurumunun verimliliği açısından da gereklidir. Çünkü, hastalığın teşhisi, ancak hastadan doğru ve ayrıntılı öykü alınması ve muayenesi ile olur. Refakatçiler, bu sürece yardımcı olurlar. Çoğu hastanın, hekim karşısında heyecanlandığı, bildiklerini unuttuğu, sesinin titrediği görülür. 'Beyaz önlük hipertansiyonu' denilen olayı, hekimler iyi bilirler. Bu durumdaki bir hastadan tıbbi öykü almak güçtür. Hastanın yanında bir yakınının bulunması, onu rahatlatır. Kendini daha iyi hisseder. Refakatçisi, hastanın heyecanını teskin eder. Unuttuklarını hatırlatır. Yanlışlarını düzeltebilir. Muayene sırasında hastanın oturup kalkmasına, soyunup giyinmesine yardım eder. Buna ihtiyaç vardır. Çünkü, bilhassa yaşlı hastalarda, bu işlemler epeyce güç ve zaman alıcı olabilmektedir.
REFAKATÇİ DESTEK OLUR Hangi tahlillerin, nerede, nasıl yapılacağını, reçete edilen ilaçların neler olduğunu, nasıl ve ne kadar süreyle kullanılacağını; çoğu hastaya göre refakatçisi daha iyi ve kolay algılar. Böyle hastaların tetkik ve tedavisi de genellikle refakatçisinin desteği ve rehberliğinde yürür. Bu nedenle refakatçi, hekimin işine yardımcı olmuş olur. Koyduğu teşhis ve verdiği reçete ile hedefi 12'den vurmak isteyen bir hekim, hastanın refakatçisini asla göz ardı etmez. Onun desteğini ve yardımını alarak, hasta uyumsuzluğundan kaynaklanacak tedavi başarısızlığı olasılığını azaltır.
HASTAYA GÜVEN AŞILAR Bundan da öte; hekim ya da sağlık kurumunun ürettiği hizmetin alıcısı, sadece hastalar değildir. Hastalık, çoğu kere bir kişinin sorunu olmaktan çok daha önemlidir. Hastanın eşi, kızı-oğlu, anne- babası da hastalıktan dolayı zarar görür. Hasta kadar, bazen ondan fazla endişelenirler. Hekimler ya da hemşireler; kendi annebabaları, eşleri veya çocukları hastalandığında neler hissettiklerini hatırlamalıdırlar. Yine hastalığın iyileşmesi için hasta kadar, onun yanında bulunan kişilerin de yapmaları gereken bir çok şey vardır. Yemeklerinin diyete uygun olarak hazırlanması, istirahat ettirilmesi, yanında sigara içilmemesi, egzersiz yaptırılması ve özel pozisyonların verilmesi gibi; refakatçilerin bilgisi, desteği olmaksızın yapılamayacak tedaviler söz konusudur. Hastanın refakatçisi, bunları bizzat hekimden öğrenmelidir. Ne var ki çok sayıda refakatçinin küçük bir muayene odasına alınması da sıkıntı oluşturabilir. Bazı durumlarda, hasta refakatçisinden çekinip, hekimiyle özel konuşmak isteyebilir, yalnız olmayı tercih edebilir. Aksi de olabilir. Yani, hekim hastasına özel sorular sormak isteyebilir. Bu durumlar haricinde refakatçilerin dışlanması doğru değildir.
Prof. Dr. Tevfik Özlü
|