|
|
|
|
|
|
O kadar çok acı çektim ki başkası üzülsün istemedim...
Meme kanserinin amansız savaşçısı Nancy G. Brinker, ölen kız kardeşi için kurduğu ve dünyanın en büyük sağlık organizasyonlarından olan Susan G. Komen Göğüs Kanseri Vakfı'nın hikayesini Günaydın okurları için kaleme aldı....
Susan G. Komen yalnızca bir vakıf adı değil; benden büyük olan kız kardeşimin, yani 20 yıl önce hayatımızdan meme kanseri nedeniyle erkenden ayrılan insanın adıdır. Suzy Illinois'te oturduğumuz yerin yıldızıydı. Kolejden mezun olduğunda bir modellik işine girdi. Bu sırada sevgilisi Stan Komen ile tanıştı ve evlendi. Bir salı günü öğleden sonra Suzy'den bir telefon aldım. Doktor göğsünde bir kütle olduğunu söylemişti. Dallas'tan onun yanına gitmeye karar verdim. Uçaktan indiğimde babamın yüzünde unutamayacağım kötü bir ifade vardı; Suzy 33 yaşındaydı ve meme kanseri olmuştu. Peoria gibi küçük bir kasabada büyümek kolay değildi. Tek bir doktor vardı ve bu doktor bizi ve tüm ailemizi tedavi ederdi. Suzy ona güveniyordu. Aynen kızamık geçirdiğinde olduğu gibi. Hiç birimizin aklına Peoria'da bulunan büyük kanser merkezinden yardım almak gelmedi.
DEHŞETE DÜŞÜREN GERÇEK Kanserin en zor tarafı; ilk tanı konulduğunda hastanın kendisini çok iyi hissediyor olmasıdır. Kanserin erken döneminde, ağrı ve sancı çok nadirdir. Bu nedenle; yaşamınızı tehdit eden bir hastalığınız olduğu söylendiğinde buna inanmayabilirsiniz. Ve o kütleyi aldırmak pek işinize gelmez. Suzy'yi kanser tanısı dehşete düşürdü, göğsün ameliyatla alınması fikri onu öldürüyordu. Aile doktorumuz, Suzy'nin durumunu görüşmek için bir cerrahı çağırdı. Şimdi burası çok önemli. Hatalarımızdan ders almayı öğrenmeliyiz. Gelen cerrah çok yakışıklı ve kendinden emindi. Bugün bile en ünlü kanser uzmanları ve cerrahları bu kadar kesin konuşamıyorken, o, tekrarlayabileceği uyarısında hiç bulunmadan, Suzy'i iyileştirebileceğini söyledi. Suzy ameliyata girdiğinde, ailesi ve kocası Stan hastanede bekleşiyorduk. Nihayet doktoru geldi. "Rahatlayabilirsiniz, hepsini aldık. Artık o iyileşti" dedi. Ona ikinci bir doktora gidip muayene olmasını söylediğimde çok kırıldı. Doktoru ona iyileştiğini söylemişti. Ne diye her şeyi kurcalıyordum ki?
BETTY FORD'DAN GÜÇ ALDI Ama altıncı aya girdiğimizde korkunç kabus başladı. Suzy memesinde, bu sefer sol koltuk altında yeni bir kütle buldu. Herkese göre kanser diğer göğse sıçramıştı. Bunun üzerine Suzy, Mayo Klinik'e gitti ve kanserin akciğerine de yayıldığını öğrendi. Korku, kızgınlık, üzüntü... Hepsi birbirine karışmıştı. Neden Suzy kansere yakalanmıştı?Ama hepimiz biliyorduk ki, Suzy hayatı pahasına savaş veriyordu. Her zaman başını dik tutup geleceğe bakmaya çalışıyordu. Suzy'de gelişen olağanüstü gayretin kaynağını sonra öğrendik; Betty Ford. Sayın Betty Ford, 1978'ler Amerikası'nın First Lady'si iken meme kanserine yakalandığını açıklamıştı. Tüm ülke şok olmuştu. Ama Betty çok cesurdu. Onun cesur hali, tavrı, Suzy'e de geçti. Ve benim canım kız kardeşim, Betty Ford ile hayata tutundu, ondan güç almaya çalıştı. Mayo Klinik ardından M. D Anderson Kanser Merkezi'ne başvurduk. Ancak hastaneye geldiğinde, kanser diğer organlarına da yayılmıştı. Bu son derece kritik bir durumdu. Ama artık Suzy, kanser ekibinin bir parçasıydı. Doktorlar onunla açık açık konuşmuşlardı. Her aşamada ve karar verişinde, ona neler olacağını söylüyorlardı. Suzy artık her şeyi sorabiliyordu, her şeyi dosdoğru öğrenebiliyordu. Kanser gibi hayatı tehdit eden bir illetin, hastanın ailesi ve çevresi üzerindeki etkileri fecidir. Bu arada benim de göğsümde kütleler oluyordu. Ben de neredeyse üç defa kist aldırdım ve biyopsiler oldum. Bu arada öğreniyorum ki; kız kardeşleri ya da anneleri meme kanseri olan kişilerde kanserin görülme sıklığı ve yüzdesi, görülmeyenlere oranla 2-3 misli artıyordu. Bu gerçekten çok korkutucu bir durumdu. Yani kanser olma riskim yüksekti işte. Bazen bu durumlara baş kaldırıyor ve devam etmeye gücüm olmadığını hissediyordum. Ama Suzy'nin cesaretini gördükçe toparlanıyordum. Ve Suzy, en kötü durumda bile gülümseyebiliyordu.
EVE DÖNDÜĞÜMDE YOKTU Artık durumunun farkındaydı ama bu konuda pek fazla konuşmuyordu. Yokuş aşağı iniyordu. Suzy ile olan geleceğimiz yoktu, sadece onunla beraber olduğumuz anlar vardı. Suzy hastanedeki diğer hastalar için de çok üzülüyordu. Onlar için bir şeyler yapmamız gerektiğini söyledi. İnanamıyordum... Kendisi o kadar hastaydı ama o başkalarını da düşünüyordu... Dokuz ameliyat ve üç kür kemoterapiden ve radyasyondan sonra canım kardeşim 3 yıllık yaşam savaşını kaybetti. Tekrar eve döndüğümde orada yoktu. Gitmişti, hem de sonsuza kadar. Suzy'nin cenazesinden 3 ay sonrası hayatımın en üzücü günleridir. Suzy her zaman kalbimde... 'Acaba meme kanseri olan başka kadınlar için ne yapabilirim?' diye düşünmeye başladım ve bu vakfı kız kardeşim adına kurdum... Bugün Suzy'nin ölümünün ve vakfın kuruluşunun 20. yılı... Nancy G. Brinker
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|