|
|
'Hep ekmek peşinde koştum'
Yıllardır Almanya'da yaşasa da türküleriyle aramızda olan Neşet Ertaş, Gönül Dağında Bir Garip adlı kitapla özel hayatının kapılarını araladı. Ertaş, 20 Temmuz'da Açıkhava'da Yıldız Tilbe ile konser verecek.
'Aşkı tanımayan zaten tanıtamaz'
Yıllardır Almanya'da yaşayan ses ve saz ustası Neşet Ertaş, 68 yıllık yaşamını anlattığı Gönül Dağında Bir Garipadlı kitapla bugüne kadar saklı kalan iç dünyasının kapılarını açtı.
'Biz 50 yıldır bugünü bekliyorduk,'' diyor Neşet Ertaş, son birkaç yılda gördüğü bu büyük ilgi, hakkında yazılan kitaplar, çekilen belgeseller için... Sohbete başlarken 20 yıllık sazını sanki ibadet eder gibi dingin bir ifadeyle eline alıp akordunu ayarlarken de sanki başka bir dünyada gibiydi. Hayatının tüm ayrıntılarını anlattığı, içinde kendi türkülerinden oluşan CD'si ve notaları da olan Gönül Dağında Bir Garip adlı kitaptan yola çıkarak yaptığımız söyleşide, çok konuşmadığı söylendiği halde soruları uzun uzun cevaplarken de sanki başka bir dille konuşur gibiydi. Gönül diliyle... En çok aşktan, insana sevgiden, hayatın kutsallığından bahsetti. 30 yıldır Almanya'da yaşadığı halde türküleriyle aramızda olan Neşet Ertaş; Kırşehir'in Kırtıllı Köyü'nde 68 yıl önce başlayan hayatı, 'ekmek peşinde' babası, ustası Muharrem Ertaş'ın yanında köy köy gezip türkü söylediği çocukluğu, köçeklik yaptığı yılları, İstanbul ve Almanya'daki yaşamını anlattığı kitabını konuşurken yine de "Keşke bu soruları türküyle yanıtlasam,'' der gibiydi...
- Türkülerinizle hayatımızın içindesiniz, ama konuşmayı hiç sevmediğinizi biliyoruz. Kitap için yapılan söyleşilerde ise özel hayatınızın bütün ayrıntılarını ilk kez bu kadar içtenlikle anlatmışsınız. Nasıl geçti bu söyleşiler, hiç sıkıldınız mı? - Yazarımız Haşim Akman, sağolsunlar ilgilenmişler. Kalan Müzik'in sahibi Hasan Bey sayesinde de İş Bankamızın Kültür Yayınları'nın düşüncesine saygısızlık olmaması için 'Peki,' dedim ama her zamanki gibi yapılacak sandım. Sorarlardı bana bazı şeyleri ama böyle derinine, beni deşecek, uzun uzun konuşturacak ortamlar olmadı. Daha önce de iki kitap yazıldı benimle ilgili. Ama bu kitap, tam derinine beni öyle yakaladı ki derinliklerine kadar indirdiler beni, deştiler. Beni tanımak isteyenler, içimi dışımı bu kitapta bulabilir. Ben doğduğumu belki bilmem, ondan sonra ne gördümse hepsi gözümün önündedir, hafızamdadır benim.
'ALMANYA KAYIP YILLARDI'
- Neşet Bey, 30 yıldır Almanya'dasınız. Bu kadar yıl sonra Türkiye'de Orhan Gencebay, Müslüm Gürses daha popülerken sizin hayatınız kitap oluyor, belgeselleriniz çekiliyor. Babanız, ustanız Muharrem Ertaş'a bile nasip olmadı bu kadar ünlü olmak. Böyle bir ilgiyi hiç hayal eder miydiniz? - Bu hayal değil, herkes ektiğini bilir, ektiğini bilen biçeceğini de bilir. Evet, 50 senedir böyle şeyler olmamıştı, 50 seneden sonra oluyor. İlgilenenlere teşekkür ediyorum. Diğer bahsettiğiniz, ismi geçen insanlar ektiler, onlar ektiklerinin karşılığını hakkıyla görüyorlar. Bizler de ektik ama ben şahsen reklamsız sanatçıydım. Ta gramafon devrinden, bu bahsi geçen sanatçılardan daha çok çok evvellerden ben plak okumaya başladım. Bir de üstelik 30 seneye yakın memleketimin dışındaydım. Bu da büyük bir kayıp oldu bizim için...
- Almanya çalıştığınız yılları 'Kayıp yıllar,' diye mi düşünüyorsunuz gerçekten? - Ben öyle düşünüyorum. Nedeni, memleketimden uzak olduğum için...
- Belki Türkiye'de değildiniz, ama sadece Anadolu'da değil, Türkiye'nin her yerinde hayranlarınız sizi unutmadı. Askerler için sigara kadar vazgeçilmez olduğunuz söylenir. - Onu bilemiyorum, efendim, biz verdiklerimizi görürüz, yeni eserler, yeni türküler veriyoruz. Kaynak kişileriz. Alan alır, almayan almaz, o da başka. Ben Anadolu'da doğdum. Bugün konuşmalarım Anadolu'dur. Anadolu insanına da söylediklerim yakın geliyor.
- Bu geç gelen ilgi sizi daha çok türkü yapmak için şevklendirdi mi? Yeni türküler yazdınız mı? - Her yaşın bir mevsimi var. Şimdi bu böyle olduğu için yeni besteler yazmak gibi en ufak bir kıpırtı yok bende. Ben neysem oyum. Dünyam neyse o. Aktarabildiklerimi aktardım. Allah eğer ömür verecek olursa daha da düşüncelerimizi aktarmak isteriz. İnşallah 2007'de yeni kasetle hizmet vermek istiyorum. 68 yaşındayım. Bu sene geçti, biraz rahatsızlıklarım vardı. Seneye de artık 70 yaşına geleceğiz. Artık '70 mi?,' diyeceğiz, 'Yetti mi?,' diyeceğiz, bilinmez.
- Yaşam albümünüzün solgun sayfalarına bakınca bugün yine de çok sağlıklı görünüyorsunuz? Göçmenlik, hastalıklar, gurbet hiç kolay olmamalı... - Dedim ya 'Her yaşın bir mevsimi var,' ben yorgunluk zamanına girdim. Gövde gönlün emrinde ama bir yerde gövde gönlün de emrinden çıkma zamanına geliyor. Bu sene kendimi Almanya'da emekliye ayırdım. Almanya'da işçi değildim, müzisyen olarak kalıyordum. Her ay kazanç vergisi ödeyerek kalıyordum. Çoluk çocuğum vardı, onlar büyüdüler, evlendiler.
FİGEN YANIK
|