|
|
'Artık affetmeyi, hoşgörülü ve sabırlı olmayı öğrendim'
- Altı yılda bu yaşadıklarınızdan hayatınız nasıl etkilendi? - Çok üzülüyorsunuz, sağlığınız etkileniyor, geceleri hiç uyuyamadığınız günler oluyor ama hayat görüşünüz değişmeye başlıyor. Yaşayabilmek, hayatta kalabilmek için kendinizi eğitmeye başlıyorsunuz. Ve ben kabullenmeyi öğrendim hayatımda, ve hakiki dostluğun ne demek olduğunu. Başıma bir şey geldiği zaman 'Bu da yaşanacakmış, bunu yaşamam gerekiyormuş, bu da iyi bir şeyler doğurabilir,' diyerek pozitif düşünmeyi öğrendim. Yaşama daha çok sarıldım.
- Bunların çoğu güçlü insanların özellikleri. Bu yaşananların sizi güçlendirdiğini söylemek yanlış olmaz sanırım... - Belki doğru söylediniz. Şu an hayatımda arzu etmediğim, beklemediğim veya üzüleceğim olaylar gerçekleştiği zaman 'Allah'ın takdiri böyleymiş. Kim bilir bunun bana nasıl faydası olacak?' diye kabullenip pozitif düşünüyorum. Tabii ki çok üzülüyorum ama artık olanları hoşgörüyle karşılamayı, affetmeyi ve sabırlı olmayı öğrendim.
- Peki altı yılda insanın öfkesi, üzüntüsü artıyor mu azalıyor mu? - İnsanın ciğeri yandığı zaman daima iki göğsünün arasında bir sızı, acı olarak kalıyor. Onunla beraber yaşar, onu kabullenir, yaşama doğru yol alırsınız. Gündüzleri yaşam savaşında unutmak istediğiniz acıları gömebiliyorsunuz ama yalnız kaldığınız zaman kapak açılıyor ve onlar beyninizde tekrar yaşamaya başlıyor.
- Türkiye'nin en büyük bankalarından birinin sahibiydiniz. Bu aileniz için maddi manevi anlamda büyük bir güç olsa gerek. Bankayı kaybettikten sonra yaşam standardınız değişti mi? - İnsanın bankası var diye halkın mevduatını alıp kendisinin mi harcaması lazım?
- Kastettiğim o değildi tabii ki... - Benim yaşantım daima çok mütevazı olmuştur, aynı şekilde de devam ediyorum. Ayrıca Cıngıllıoğlu ailesi çok köklü bir ailedir. Hem baba hem anne tarafımın hayat ağacını görmelisiniz. Her iki taraftan da çok köklü ailelerden geliyoruz.
|