|
|
|
Kadına şiddette Ankara ilk sırada
Kadına uygulanan şiddette ilk sırayı Ankara'nın aldığı, bunu İstanbul'un izlediği bildirildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı tarafından ''Töre ve Namus Cinayetleri'' başlığıyla hazırlanan raporda, son 6 yılda bu kapsamda işlenen cinayetler ele alındı.
Bu sürede meydana gelen 91 töre cinayetinin yüzde 29'unun nedenini ''namus'' gerekçesinin oluşturduğu belirtilen raporda, kadına yönelik şiddetin 212 olayla en fazla Marmara Bölgesi'nde tespit edildiği, bunu 208 olayla Ege Bölgesi'nin izlediği bildirildi. Bu bölgelerde kaydedilen yüksek rakamların, göçe dayandırıldığı raporda, suçu işleyenlerin büyük çoğunluğunun doğu ve güneydoğu doğumlu olduğu saptandı.
Kentlere
göre yapılan ayırımda ise Ankara yüzde 10 ile kadına yönelik şiddette birinci, İstanbul yüzde 9 ile ikinci sırada yer aldı. Raporda, öldürülen kadınların yaş ortalamasının 19-25 arasında bulunduğu, töre ve namus cinayetlerinin çoğunun erkekler tarafından işlendiği ifade edildi.
Raporu AA'ya açıklayan Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (EKAM) Müdürü Prof. Dr. Nurselen Toygar, kadına yönelik şiddet, töre ve namus cinayetlerinin, sistem sorunu olduğunu belirtti. Prof. Toygar, bu soruna kalıcı çözüm üretecek ve yeniden yapılandırılacak bir sisteme ihtiyaç duyulduğunu bildirdi.
Kadına yönelik şiddet, töre ve namus cinayetlerinin en büyük nedeninin, dini inançlar, ekonomik, toplumsal yapı, eğitim düzeyi, gelenek, görenek ve adetler ile ''erkek egemen toplum'' olunmasından kaynaklandığını öne süren Toygar, sorunun, bu kriterler göz önünde bulundurularak, çözülebileceğini söyledi.
''KOCADIR, SEVER DE DÖVER DE''
Çözüm önerilerine ulaşıldığı halde bu konuda uygulamada ve izlemede eksikler olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nurselen Toygar, şöyle dedi:
''Kadına şiddet aile içinde kalması gereken bir sorun olarak görülüyor ve bu konuda çok sağlıklı bir istatistik yok. Şiddete uğrayan kadın, polise başvurduğunda, (Kocan, sever de döver de) deyip,kayıt altına alınmadan evine gönderilebiliyor. Kadın, bu durumun sonuçlarından, yeniden eve dönme zorunluluğundan dolayı korkuyor.''
Türkiye'deki 14 kadın sığınma evinin Avrupa standartlarına uymadığını, ekonomik sıkıntılar nedeniyle normal işlevlerini yapamadığını savunan Prof. Dr. Toygar, şiddete uğrayan kadınların bu evlerde belirli süre misafir edilip, evlerine gönderildiklerini bildirdi.
Bu merkezlerde kalan kadınların meslek sahibi olarak, devlet tarafından istihdam olanağı sağlanacak bir yapının sağlanmasının kalıcı çözüm olacağını dile getiren Prof. Dr. Toygar, ''Alo Şiddet hatlarının kurulması lazım. Basın ve televizyonlar, kadın-erkek konularındaki programlar ile tartışma yaratıyor, topluma reyting uğruna kötü örnek oluyor''dedi.
KADINLAR DA ONAYLIYOR
Emniyet Genel Müdürlüğü raporunun dışında, Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı tarafından da bir araştırmanın yapıldığını bildiren Prof. Dr. Toygar, bu ankete katılan 430 kişiden yüzde 37.4'ünün namus cinayetini ''onayladıkları''na dikkati çekti.
Prof. Dr. Toygar, şöyle dedi:''Ankete katılanların yüzde 78'i erkek, yüzde 22'si kadın. Kadınlar da namus cinayetini onaylamış. Çalışmaya katılanların yüzde 21.6'sı öldürme dışında, kulak kesme, burun kesme, saç kazıma gibi cezaların verilmesini ve bunu kocasının vermesini istemiş. Yine bu bölgelerde kadının başı açık sokağa çıkmasının, kocasına karşılık vermesinin, evin ihtiyaçları olsa da kocasından habersiz para harcamasının, yemeği yakmasının, hatta televizyon açmasının, (şiddeti hak etme) nedeni olarak yanıtlandığı görülmüş. Doğuda yüzde 90 töre ve namus cinayetlerinin nedeni, baba veya erkek kardeşin gösterdiği, veya uygun gördüğü kişiyle kızın evlenmeyi ret etmesi olarak gösteriliyor.''
Diyarbakır Kamer Kadın Merkezi'nin yaptığı anket çalışmasındaysa ankete katılan 423 kişiden yüzde 33'ünün namusu, eşi, kız kardeşi veya annesi olarak algıladığının tespit edildiğini bildiren Prof. Dr. Toygar, ''Ankete katılanlara göre, namus, dinin emrettiği kadının iffetidir. Bu nedenle başı açık gezmesi de iffetsizlik olarak görülmüştür'' dedi.
Prof. Dr. Toygar, namus cinayetinin önemli bir başka nedeninin de toplum baskısı olduğunu, ''öldürmezsem, toplum beni dışlar mantığı''nın ağır bastığını dile getirdi.
Prof. Dr. Toygar, ''Kadın eğitilirken, erkeğin de eğitilmesi şarttır. Töre ve namus cinayetlerinde daha ağır yaptırımlar getirilmeli, uzun süreli mahkemeler yerine, suç sabitlenince ağır yükümlülükler oluşturulmalı ve ceza süresi içinde psikolojik rehabilitasyon zorunluluğu konulmalıdır'' diye konuştu.
(AA)
|