|
|
|
|
|
|
Faşist prenses: Ann Coulter
Amerika'nın sivri dilli köşe yazarı Ann Coulter geçen hafta New York Times gazetesi 'Keşke bombalansa,' deyince yine şimşekleri üzerine çekti.
Köşe yazılarını New York'taki evinde, üzerinde iç çamaşırlarıyla yazıyor. Tıpkı Sex and the City dizisinin Carrie karakteri gibi. Ancak, Carrie yalnızca ilişkiler, seks, şehir hayatı gibi konularda kalem oynatırken, o politikadan uluslararası teröre, dinden kadın haklarına her konuda fikir beyan ediyor. Hem de ne fikirler! Amerika'nın uzun sarı saçlı, aşırı zayıf ve aşırı sağcı köşe yazarı Ann Coulter, geçen hafta yine sivri bir çıkış yaptı. Bu kez hedefi Bush yönetimi aleyhine bir haber yayınlayan New York Times'tı. Gazeteye kızan Coulter, "Keşke New York Times bombalansa," dedi ve ekledi: "İçeride muhabirler ve editörlerin bulunduğu bir zaman ise en uygunu olurdu." Coulter'ın geçen ay (6/6/06 tarihinde) yayınlanan ve best-seller listesinin tepesine yerleşen beşinci kitabı Godless: The Church of Liberalism (Allahsız: Liberalizmin Kilisesi) de, biri öbüründen geri kalmayan cüretkâr yorumlarla dolu. 11 Eylül saldırılarında eşlerini kaybeden dört kadının Başkan Bush'u suçlamalarına kızan Coulter, kitabında şöyle diyor: "Bu cadılar bu sayede ünlü oldular. Eşlerinin ölümünden bu kadar memnun olanını da hiç görmemiştim. Kocalarının onları boşamayacağını nereden bilelim? Ünlerini kaybetmeden Playboy'a da poz versinler..."
SIKI POLEMİKÇİ Son beş yıldır gazete sütunları, televizyon programları ve konuşmalarıyla üniversite kampuslerinde boy gösteren gazeteci, Amerikan halkı üzerinde büyük bir etkiye sahip. Köşe yazıları, çoğu bölgesel olan 100'den fazla gazetede yayınlanıyor. Her kitabı aylarca çok satanlar listesinde kalıyor. Milyonlarca sadık okuru ve izleyicisi, bir o kadar da nefret edeni var. Kendisinin de söylediği gibi 'sıkı bir polemikçi'. Tarafsızlığa inanmıyor. Tam aksine taraf olmak gerektiğini her fırsatta vurguluyor. Onun tarafı apaçık: Bush'u yeterince muhafazakar ve sert bulmayacak kadar sağcı, bütün liberallerin dinsiz olduğunu söyleyecek kadar dindar, bütün Arapları terörist ilan edecek kadar ırkçı. Ve bütün bunlarla tezat oluşturacak kadar zarif ve havalı. Coulter, 8 Aralık 1961'de New York'ta, orta-üst sınıf bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Çocukluğu Amerika'nın en zengin eyaletlerinden Connecticut'ta geçti. Ülkenin en iyi üniversitelerinden Cornell'den mezun oldu, ardından Michigan Üniversite'nde hukuk okudu. Öğrenciliği boyunca okul gazetelerinde gazeteciliğe ısındı. Kısa bir süre New York'ta avukatlık yapan Ann Coulter, kendi gibi muhafazakâr görüşleri savunan kurumların hukuk danışmanlığını yaptı. Bill Clinton'a cinsel taciz davası açan Paula Jones'un gönüllü danışmanlığını yapan Coulter, bu sayede tanınmaya başladı. O sıralarda MSNBC'de köşe yazıyordu.
İKİ KEZ İŞTEN ATILDI Amerikan medyası sözünü sakınmayan, kendi gibi düşünmeyenlere açık açık saldıran bu dişli kadını değerlendirmekte gecikmedi. Coulter da ona verilen bu şansı iyi kullandı. Ann Coulter'ın köşe yazıları hergün yüzden fazla gazete tarafından satın alınıyor (Amerika'da binlerce gazete var ve çoğu bölgesel). Çok sert yazmasına karşın gazeteler bu tiraj makinesini kaybetmek istemiyor. Bugüne kadar yalnızca iki gazete, yazarla olan anlaşmasına son verdi. Biri politika dergisi National Review. Coulter 11 Eylül saldırılarından sonra, "Arap ülkelerini işgal etmeli, liderlerini öldürmeli ve onları Hristiyanlığa döndürmeliyiz," diye yazınca, dergi yazısını değiştirmesini istedi. Coulter bunu reddetti ve bir TV programında "Sansürcü bunlar, zaten bana da yazı başına 5 bin dolar veriyorlardı," dedi. Bunun üzerine ilişkiler koptu. Arizona Daily Star gazetesi ise geçen sene okurlardan gelen şikayetler üzerine yazarın yazılarını yayınlamayı durdurdu.
Zeynep GÜVEN
|
|
|
|
|
|
|
|
|