'Türkiye'nin imajı nasıl düzelir' konusunu konuşmayan neredeyse bir Mehmet Ali Ağca kalmıştı. İletişim ve imaj yönetimi meselesi, futbol gibi herkesin rahatlıkla ahkam kestiği bir mesele. Öyle olunca da iletişim yönetimine yığınla para yatırıp istediği sonucu alamadığı için bu işe inancı kalmamış o kadar çok kurum yöneticisi tanıyorum ki... 'İletişimyönetme'ninbiruzmanlıkalanıolmasıkiminumurunda! Her konuda engin fikir sahibi olduğunu değişik zamanlarda yazdığı mektuplardan öğrendiğimiz
Ağca da Türkiye'nin imaj meselesine el atmış. Ağca, Fatih Altaylı'ya yazdığı mektupta, "Türkiye'yezararverenlerSusurlukçetesiniÇatlı'yaemanetedenlerdir(Herhaldebanaemanetetmelerigerekiyordudemeyegetiriyor).ŞimdiyapılmasıgerekenşeyTürkiye'ninmasumolduğunuispatetmektir" diyor. Türkiye'nin masumiyetinden söz edene bakar mısınız? Özgür kalsaymış Papa'yla kucaklaşıp, merhum Papa'nın mezarını ziyaret edermiş. Bunlar da 'müspet, çarpıcı' olurmuş ve Türkiye'ye faydalıymış. Bir de karşılaştırma yapıyor: Bir yanda Bin Ladin, diğer yanda Türk milletinin asaletini, aydınlık yüzünü, diyalog kapasitesini dünyaya ispat eden M. Ali Ağca varmış. Geçelim. Ağca'nınenkaydadeğercümlesi"Savaşlarınbirkültür,medya,propaganda,psikolojimücadelesinedönüştüğübudünyadabuolaylarınnekadarönemliolduğunutahminedersin"saptaması. İletişim yönetiminden anlayanların metrekareye düşme oranı bu kadar çok olunca, Ağca'nın Türkiye'nin imaj danışmanlığına soyunmasına hiç şaşmam.