kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Cumhuriyet gazetesinin görmediği haber

Çankaya seçimleri arifesinde Türkiye'yi müthiş bir kaosun ortasında bırakmak isteyen provokasyonlar zincirinin ilk halkasını Cumhuriyet gazetesine üst üste atılan bombalar oluşturdu. Son bombalardan iki gün sonra da Danıştay'a kanlı bir saldırı gerçekleşti.
Sanki "düğmeye bakılmış" gibi bu provokasyonlar ertesinde "laik cumhuriyet elden gidiyor" avazeleri altında bir tezgâh da harekete geçti. Ortalık toz duman oldu.
Bu saldırıların ve cinayetlerin faillerini bulmak ve hukuksal bir titizlikle cezalandırmak yerine muazzam bir psikolojik harp başladı.
Habercilik ve hukuk hiçe sayıldı. Gözü dönmüş bir fanatik militanlık ortalığı sardı.


Halbuki, ortada bazı gerçekler vardı.
Ben bu gerçeklerden birini, 28 Mayıs tarihli Hürriyet'in 29. sayfasında okudum. "Cumhuriyet gazetesi bombaları ordu malı" başlıklı habere göre Makine Kimya Endüstrisi, Emniyet'e gönderdiği 19 Mayıs tarihli cevabi yazıda, Cumhuriyet'e atılan üç bombanın Kara Kuvvetleri'ne ait olduğunu bildirmişti.
Aynı gün Cumhuriyet gazetesine baktım.
"Danıştay baskınına ilişkin hükümet kaynaklı iddialar, kanıtlarla desteklenmiyor" üst başlığının altında iri puntolarla "Senaryo çöktü" manşeti atılmıştı.
Gazeteye atılan bombaların ordu malı olduğuna dair ise tek satır bile yoktu.
Bir gün sonra Sabah gazetesi, "Ordu malı bombalar" haberini kovalayarak 25. sayfasının manşetine taşıdı. "Kara Kuvvetleri bomba soruşturması başlattı" başlıklı haberde, bombaların hangi tarihlerde Kara Kuvvetleri'ne verildiği belirtiliyordu. Birinci bomba 1978'de, ikinci ve üçüncü bomba 1985'te verilmişti.
Kara Kuvvetleri, bombaların karargâh dışına, hangi tarihte ve kimlerce çıkarıldığını araştırıyordu. Aynı günkü Cumhuriyet'te, kendine atılan bombaların menşei resmen belli olmuş olmasına rağmen soruşturma haberi de yoktu.
Soruşturmalar, Danıştay saldırısını yapan Alparslan Arslan'ın Cumhuriyet'e bomba attığını da sergiledi. Sanık bunu itiraf etti.
Cumhuriyet gazetesi, "kendilerini bombalayan Danıştay sanığının elinde askeri bombaların ne aradığını" sormadı. "Laik Cumhuriyet" sloganı altında, siyasal bir söylemi tercih etti. Cumhuriyet okuyucuları, gazeteye atılan bombalarla ilgili gerçeği öğrenemedi.


AK Parti son zamanlarda inanılmaz hatalar yapıyor. En büyük ve affedilmez hata ise Şemdinli olayını hukuksal bir titizlikle izlemek yerine, kendi siyasal iktidarı için bürokrasi ile pazarlık meselesi haline getirmesi oldu.
Zaten o noktadan sonra da iktidarını yitirdi, olayları kontrol edemez oldu.
Merkez Bankası ataması ise herkesi ürküttü, iktidarın "kendine benzemeyenlerle" birlikte çalışma kabiliyetinden yoksun bir bağnazlık içinde olduğunu gösterdi.
Ayrıca hayata "temel hak ve özgürlükler" açısından bakmak yerine, "türban" açısından bakmayı yeğledi. Tabanını diri tutmak ve mazlum rolü oynamak için "türban" üzerinden siyaset yapma kolaycılığını seçti.
Siyasi gücünü sağlayan AB sürecini yavaşlattı. Dünyalaşma trendlerini savsaklayınca, ekonomideki iyimserlik havası da kaybolmaya yüz tuttu. Orda da türbülans başladı.
Özetle, TÜSİAD'ın tüm eleştirilerini doğrulayan bir garip durum yaratıldı. Onca başarıya gölge düşürüldü.


Siyasal hatalarını çoğaltan AK Parti hükümetini haklı noktalardan hareket ederek eleştirmek yerine yalanlardan ve çarpıtmalardan medet ummanın alemi var mı? Danıştay'a saldıranın "Allahüekber" diye bağırıp, kendisinin "Tanrının askeri olduğunu" söylediği tarzında, saldırıya uğrayanların bile reddettiği yalanların ya da askeri bombalar gerçeğini saklamanın Türkiye'ye ne yararı var? İktidar için "kardeş katlini vacip kılan" bu topraklarda, seçime onca zaman varken öyle bir noktaya gelindi ki sanki "akıl tutuldu."
Karanlık bir karmaşanın yaşandığı şu günlerde önümüzü aydınlatacak tek ışık "gerçeğin" kendisi.
Gerçeği buldukça "aydınlanacağız."
Gerçekten uzaklaştıkça karanlık artacak.
"Aydınlanma" ile karanlık arasındaki mücadelede hepimizin safını da gerçekle ilişkimiz belirleyecek.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Cumhurbaşkanı Polat olsun...   / 03-06-2006
 Ordu-dinci çatışması mı ABD-Fransa çatışması mı?   / 29-05-2006
 'Devlet emrinde çalışan katiller'   / 27-05-2006
 Mısır plajlarından Türkiye fotoğrafı...   / 22-05-2006
 Ayfer Hanım, laik cumhuriyete düşman mı?   / 20-05-2006
 Artık Aczimendileri bekliyorum...   / 15-05-2006
 Günde kaç dolarla geçiniyorsunuz?   / 13-05-2006
 Talihsiz çapraz   / 08-05-2006
 Kovboylarla Kızılderililer savaşı...   / 06-05-2006
 CHP köylü partisi mi oluyor?   / 01-05-2006
ALİ KIRCA
Ormancı!
İki hafta sonra pazar günü, yani haziranın...
ERGUN BABAHAN
Bir dava, iktidar ve olağan demokratlar
Türkiye'de kadın...
MEHMET BARLAS
Askerle polisin arası neden açık olsun ki?
Genelkurmay...
UMUR TALU
Aslında basit!
Müsaadenizle... Kızan olacak ama...
ERDAL ŞAFAK
Ölü filonun amirali
Sadece Arnavutluk'un...
MEHMET ALTAN
Cumhuriyet gazetesinin görmediği haber
Çankaya seçimleri...
İkinci 11 Eylül kâbusu
Kanada'nın Toronto kentinde dev terör operasyonu... 400 Kanada polisi...
İslam'ı bazı liderlerden daha iyi koruyorum
İsrail Cumhurbaşkanı Katsav, ikametgâhında Türk gazetecileri kabul...
Sesli de sessiz de 2008'deyiz
Sesli de sessiz de 2008'deyiz
Terim, "Elemelerde seyircili oynamamız gerektiğini savunup her...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu