kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Ölü filonun amirali

Sadece Arnavutluk'un değil Balkanlar'ın yaşayan en ünlü yazarı olan ve tıpkı Yaşar Kemal gibi her yıl Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen İsmail Kadare'nin "Ölü Ordunun Generali" romanını okudunuz mu?
Kadare, 1963'te yayınlanan ve kendisine dünya çapında ün getiren bu ilk romanında, İkinci Dünya Savaşı'nda Arnavutluk'ta ölen 3 bin İtalyan askerinin kemiklerinin vatanlarına gönderilmesinin öyküsünü anlatır.
Geçmişin günahlarının deşelendiği Kadare'nin büyüleyici romanındaki ağır havayı şu sıralar Adriyatik kıyısındaki Tivat limanında soluyabilirsiniz.
Tivat bir zamanlar Yugoslavya deniz kuvvetlerinin en önemli üssüydü. Oradaki savaş filosu Batı ve Doğu ülkeleri askeri ataşelerine gururla gösterilirdi: Sava P831 tipi denizaltılar, ünlü torpido gemisi Split, firkateynler, kruvazörler...
Bu gemiler bugün de Tivat'ta demirli duruyor. Bugün de Yugoslavya bayrağı dalgalanıyor direklerinde.
Ama bazısı paslanmaya başlamış, bazısı yosunlara gömülmüş bu filo artık İtalyan yazar Umberto Eco'nun "Önceki Günün Adası" romanındaki hayalet gemiyi andırıyor. Hüzün verici sessizliğe gömülmüş köprüler, Mareşal Josip Broz Tito'nun sararmış portresinin hâlâ durduğu kaptan köşkleri, çoktan evlerine dönmüş denizciler...
Sadece Tivat'ta birkaç eski general ve amiralin kurduğu "Kofis" şirketinin personeli ilgileniyor gemilerle. Bir de bu şirketin bulup getirdiği olası müşterilerin temsilcileri.

Osmanlı'nın
hayaleti
Çünkü tarihe karışan Yugoslavya'nın deniz kuvvetlerinden Sırbistan-Karadağ birliğinin payına düşenler satılık.
Karadağ'ın bağımsızlığını ilan etmesiyle Sırbistan denize, Adriyatik'e açılan son kapısını da yitirdi.
Karadağ ise 2 bin askerden oluşan kara ordusuyla yetineceğini, deniz kuvvetleri olmayacağı için savaş gemilerine de ihtiyaç duymayacağını açıkladı. Kıyılarının güvenliğini sadece birkaç hızlı botla donatılacak sahil muhafaza görevlileri sağlayacak.
Sonuç: Meraklısına kelepir denizaltılar, kruvazörler, firkateynler. Fiyatlar da cazip: Gemi başına ortalama 1 milyon avro! Satışlar fena sayılmaz. Mısır, 1950'lerde Sovyetler Birliği tersanelerinde inşa edilmiş bir firkateyni aldı. Libya birkaç firkateyn ve çıkarma gemisiyle ilgileniyor. Sri Lanka bir başka ciddi müşteri adayı.
Olağanüstü önemli, hatta soylu, hatta hatta dokunulmazlığa sahip konuların veya güçlerin bile zamanla ne denli anlamsız hale geldiğini, bundan daha güzel, daha çarpıcı anlatan öykü herhalde zor bulunur. Ancak bunun tersiyle de her an karşılaşmak mümkün.
İşte Karadağ Başbakanı Milo Djukanovic "100 yıla yakın süre sonra yeniden bağımsızlığımıza kavuştuk" derken, ilk bağımsızlığın yolunu açan 1878'deki Berlin Konferansı ve Anlaşması'na gönderme yaptı. Osmanlı'nın bir ilçeyi Karadağ'a vermemek için girdiği "93 Harbi" (1877-1878) sonrası Rusya, Yunanistan, Romanya, Sırbistan, hatta savaşla ilgisi olmayan İran'a bile toprak kaybettiği, dahası Romanya, Sırbistan ve Karadağ prensliklerinin bağımsızlığını kabul ettiği anlaşmaya.
Rus Parlamentosu halen Ukrayna sınırları içindeki Kırım'ın geri alınması girişiminin meşru kaynağı olarak 1774'teki Küçük Kaynarca Anlaşması'nı gösterdi. Kırım'ın elden çıktığı, Osmanlı'nın o güne kadar imzaladığı koşulları en ağır anlaşmayı.
İlginç bir dönem yaşıyoruz. Bir yandan ölü orduların mirası haraç mezat satışa çıkıyor, bir yandan da ölü imparatorlukların tozlu arşivleri yeni dünya düzeninin altyapısı haline getiriliyor...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Sürdürülebilir mi?   / 04-06-2006
 Karadağ kıvılcımı   / 03-06-2006
 Esma Hanım ve Defne   / 02-06-2006
 Ağ kayaya takıldı   / 01-06-2006
 DİSK'in tepkisi   / 31-05-2006
 Baykal'ın misyonu   / 30-05-2006
 Çam sakızı   / 29-05-2006
 Dönüm noktası   / 28-05-2006
 Kuzey Irak seferi   / 27-05-2006
 Jeopolitik hamleler   / 26-05-2006
ALİ KIRCA
Ormancı!
İki hafta sonra pazar günü, yani haziranın...
ERGUN BABAHAN
Bir dava, iktidar ve olağan demokratlar
Türkiye'de kadın...
MEHMET BARLAS
Askerle polisin arası neden açık olsun ki?
Genelkurmay...
UMUR TALU
Aslında basit!
Müsaadenizle... Kızan olacak ama...
ERDAL ŞAFAK
Ölü filonun amirali
Sadece Arnavutluk'un...
MEHMET ALTAN
Cumhuriyet gazetesinin görmediği haber
Çankaya seçimleri...
İkinci 11 Eylül kâbusu
Kanada'nın Toronto kentinde dev terör operasyonu... 400 Kanada polisi...
İslam'ı bazı liderlerden daha iyi koruyorum
İsrail Cumhurbaşkanı Katsav, ikametgâhında Türk gazetecileri kabul...
Sesli de sessiz de 2008'deyiz
Sesli de sessiz de 2008'deyiz
Terim, "Elemelerde seyircili oynamamız gerektiğini savunup her...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu