Yelken yapacaklara karateci muamelesi
Nasreddin Hoca'nın yüzyıllardır aynı ilgiyi görmesine hiç şaşırmıyorum. Ülkem insanı onu sürekli canlı tutuyor... Timur'un fili gibi başından bir belayı indirsinler diye gidiyorsun, indireceklerine bindiriyorlar... Bizi tanıyan, yazılarımızı okuyan dostlar bilirler. Hayatta tek bir derdimiz, tek bir idealimiz var: Denize çıkan, yelken yapan insanlarımızın sayısı artsın, buna bağlı olarak da denizlerimizde Türk bayraklı tekne sayısı çoğalsın. Yelken yapan, yarışlara giren insanların sayılarının artması için de bu işe tüm gönül verenler elinden geldiğince uğraşıyor. Yat yarışlarının başka hiçbir spor dalında olmayan bir özelliği var. Bu yarışa katılacak teknelere hayatında yelken yapmamış bir kişiyi de bindirebilirsiniz. Kalabalık ekip içinde kendine bir yer bulur, o keyfi, heyecanı yaşayabilir... SABAH Açıkdeniz Yat Yarışları'nda iki yıldır yelkeni hiç bilmeyen dostlarımızı yarışa, hem de açıkdeniz yarışına sokuyoruz. Girenler başta olmak üzere herkes hayatından memnun... Ancak iş yarış olunca ortaya lisans problemi de çıkıyor. Önceden bilirsen bir lisans çıkartabiliyorsun. Ama bu iş öyle enteresan ki, adam sabah yarışa giderken komşusuna ya da kaynanasına "Haydi gel sen de bizimle ol" diyebiliyor... Daha da ilginci güneyde yapılan uluslararası katılımlı yarışlarda çoğu yabancı yatçı, marinada ya da şehirde gördüğü vatandaşını, arkadaşını ekibine alıyor. Bunların o yarışlar için ülkelerinden 10-12 kişi getirecek halleri yok. Adam gezmeye gelmiş, bu arada yarışıp eğlenecek, spor yapacak... Oysa bunlardan lisans istiyoruz. Geçen yıl maalesef Göcek'te lisans yüzünden sevimsiz olaylar yaşandı ve pek çok kişiden yabancıların bir daha ülkemize gelmeye tövbe ettiklerini duydum. Yelken Federasyonu Başkanı Azat Baykal donanımlı ve bilinçli bir spor adamı. İşi biliyor ve bu engeli aşmak için bir yol bulmaya çalışıyor. Ama lisans deyince ve başka branşlarla ayırım yapılmayınca eller kollar bağlanıyor. Şimdi neden bu yazıyı yazdığımı söyleyeyim. İnsanlar lisans işi nasıl hafifletilir, misafir nasıl tekneye bindirilir hesabı yaparken Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü aynen Timur örneğinde olduğu gibi indireceğine bindirdi. Eskiden tek bir hekimin olur raporuyla alınan linanslarda artık ürogenital sistem kontrolünden, nörolojik muayeneye kadar tam altı sayfalık bir sağlık muayenesi isteniyor. Elinden tutup zorla ikna ederek tekneye bindireceğin kişilerden istenenler arasında hanımların regl düzeni bile var... Her şey bir yana böyle bir rapor için herhalde en az 100 YTL gerekiyor. Yalnız Türkiye Açıkdeniz Yarış Kulübü TAYK'ın yaklaşık bin sporcusu var. Bu iş için o kulübe gereken para 100 bin YTL... Kulüplerin kapısına kilit vurmak, lisanslı sporcu sayısını düşürmek istiyorsan bundan güzel bir yol olamaz... Kimse "Beyin kanamasından, kalp krizinden ölenler var" filan bahanesinin arkasına saklanmasın. Yelken öyle bir spor ki, yaş ve başka kısıtlama olmadan her zaman yapılabilir. Ölümcül kanser hastalarının yelkenle iyileştiği haberleri en çok görüp, kullananlardan biriyim. Bize boksla, karateyle yelkeni ayıracak bürokrat lazım. Yoksa önümüzdeki yıl bu yılki kadar bile yelken sporcusu bulamayız. Neden derseniz, bu anlayış daha bir iki yıl öncesine kadar genel müdürlüğe bağlı diye satranç ve briç müsabakalarında da boks ve karete ile eş sağlık raporları istiyordu da...
|