Prizdeyim, şarj oluyorum
Her yemekte ekmek yerine pilav bulundurmayı onlardan adet edindim ben. Safranlı pilav yapmayı. Ya da mesela, pilava etle beraber üzüm koymayı. Kuş üzümü değil, bildiğin kuru üzüm. Ya da, ya da dereotu ilave etmeyi. Daha doğrusu pirinçle her türlü etin, otun, nebatın, bakliyatın, uyum içinde yarenlik edebileceğini, hep onlar öğretti. Hiç de unutmadım öğrendiklerimi. Çünkü çocuklukta bellemişsen bazı şeyleri, hafıza 90 yaşına da gelsen silmiyor, silemiyor beynindeki o eski bilgileri. Daha doğrusu çocukluk anıları ve öğretileri, hep taze kalıyor, hiç eskimiyor. Ben de çocuklukla gençlik arasındaki geçiş dönemimizde alt katta oturan İranlı kiracılarımızdan gördüğüm, öğrendiğim yemek kültürünü hiç unutmadım. İşime de gelmedi zaten unutmak. Çünkü bayıldım o Şii yemeklerine... Onları ağlaşa koklaşa memleketlerine uğurladıktan sonra da hiç ihanet etmedim o mutfağa. Hep geliştirdim, Doğu ve Ortaasya mutfağına ait yeni lezzetler keşfettim. Kuzey Kafkasya'dan daha sonra tüm bölgeye yayılmış, "fırında pişmiş büryan pilavı" gibi. Evet ben bir mutfak delisiyim. Ama bugün bunlar değildi diyeceklerim. O İranlı dostlarımızın benim de dört gözle beklediğim yılbaşı sofraları; yani 21 Mart Nevruz kutlamaları. Aynı zamanda dünyanın en eski bayramı. Kimilerine göre Tanrı'nın dünyayı yarattığı, kimilerine göre Nuh Peygamber'in yere ilk ayak bastığı, kimilerine göreyse ilk insanın yaratıldığı gün. Neresinden baksan bayram işte... Benim için de... Doğanın kışa vedası. Papatyaların zamanı. Yenilenmenin, silkinmesinin, kışın grisini üzerimizden atıp, yeşillenmenin vakti. Göçmen kuşların, gripsiz, hastalıksız, sıcak topraklarıma dönüş dansı. Aaaah bahar! Nasıl tutkunum sana. Nasıl iyi geliyorsun, bazen 110 metre engelliyi rekor kırarcasına koşmuş hissettiğim ruhuma... Tüm yorgunluğuma... Neden sevindiğimi bilmeden neşelendiğim, neye umut beslediğimi bilemeden ümitlendiğim, neye heyecanlandığımı bilmeden coştuğum, gökyüzündeki bir elektrik prizine parmak sokup şarj olduğum mevsimsin sen. İyi ki geldin. Tam zamanıydı, yetiştin. Aaaah bahar! Hoşgeldin yahu, hoşgeldin. Not: O kedi benim kedim. Adı Cacık'tır deli kızımın. O papatyalar da benim. Fotoğrafı da ben çektim. Pek beğendim, size hava atayım dedim.
|