|
|
|
|
|
Zanotti için vücut, ayak demek
|
|
Alman model Heidi Klum gibi ayakkabı meraklılarının çok yakından tanıdığı tasarımcı Giuseppe Zanotti, geçtiğimiz hafta İstanbul'daydı ve sanatını ayak fetişizminden beslediğini itiraf etti.
'Ayakkabı yalan söylemez'
Dünyaca ünlü ayakkabı tasarımcısı Giuseppe Zanotti ile ayakkabı kadın ilişkisini konuştuk. Zanotti, 'Ayakkabı kadınları anlamak için ayna görevi görür. Bir kadını anlamak istiyorsanız mutlaka ayaklarına bakmalısınız' diyor.
Giuseppe Zanotti. Ayakkabı meraklılarının yakından bildiği bir isim. Yaklaşık 20 yıl lüks kadın ayakkabısı sektöründe çalışan Zanotti, 1994 yılında kendi markasını kurmaya karar vermiş. İyi ki de vermiş çünkü tasarımları kısa sürede dünya pazarında kendisinin bile şaşırdığı bir yer kaplamaya başlamış. Bugünlerde ayakkabı satmadığı ülke yok gibi. Jennifer Lopez'den Charlize Theron ve Beyonce'ye kadar birçok Hollywood ünlüsünün ayaklarını süsleyen Zanotti markasının yaratıcısı Giuseppe Zanotti, geçtiğimiz hafta İstanbul'daydı. Nişantaşı Beymen'de kısa bir sohbet şansımız oldu. 49 yaşındaki tasarımcı, George Clooney'e o kadar çok benziyor ki şaşırırsınız. Dayanamayıp söyleyince İtalyanlara özgü havasıyla kaşlarını umursamaz bir şekilde havaya kaldırıyor. "Benziyorum biliyorum ama ben ondan daha yaşlıyım." Zanotti ilk kez geldiği İstanbul'dan çok etkilenmiş. Özellikle Kapalıçarşı'dan. "İlham alarak döndüm," diyor. "Bu kadar enerjiyle karşılaşacağımı düşünmemiştim," diye de ekliyor. "Müthiş şaşırdım." Ayak tutkunu Zanotti'nin bir özelliği de bir kadını görür görmez hemen o kadına göre bir ayakkabı modeli tasarlamasıymış. Bir daha elime bu fırsat geçmez deyip, ayakkabı delisi biri olarak gözümü karartıp soruyorum: "Bana bakıp bir ayakkabı modeli tasarlayabilir misiniz?"Ünlü tasarımcıdan hiç beklemediğim bir tepkiyle karşılaşıyorum. "Tabii ki büyük keyifle, çizeyim. Aklımdan tasarladım bile. Benim için en kolayı bu. Sorulara cevap vermeyi, kendimi anlatmayı pek beceremiyorum, en iyisi mi ben çizeyim." Çizdi de. Şaka değil. Hem de iki tane. Sonra ekledi. "Türk kadını gece şık, gündüz doğal olmalı. Ama sizi düz ayakkabıyla düşünemiyorum. Mutlaka topuklu giymelisiniz."
-Neden ayakkabı? Yoksa siz de ayak takıntısı olan erkeklerden misiniz? -Öyleyim. Ayaklar, ayakkabılar benim için bir obsesyondur. Özellikle kadın ayağı bana son derece ilgi çekici gelir. Kadın ayağını, özene bezene yapılmış bir heykele benzetiyorum. Öylesine güzeldir ki ayak, mutlaka onu bir şekilde giydirmek istersiniz. Ben de bunu yapıyorum. Ayaklar benim için giydirilmesi gereken, süslenmesi gereken bölge. Benim için vücut, ayak demek. Benim kadınım ayaktan oluşan bir kadındır. Ayağı güzelse o kadın da güzeldir.
-Türkçe'de bir söz vardır. 'Dost başa, düşman ayağa bakar' diye... -Güzel bir sözmüş. Düşman değilim ama ben önce ayağa bakarım. Kadınlar narin yaratıklardır. Sadece kendilerini değil, içlerinde sakladıkları hislerini de kıyafetleriyle dışavururlar. Bir kadını anlamak isterseniz önce ayakkabısına bakmanız gerekir.
-Neden? Çünkü kadınlar içlerinde taşıdıkları kültürü, gelenek görenekleri, duyguları, hatta çalkantılı düşüncelerini bile kıyafetlerine yansıtır. Bazen kıyafetinde son derece tutucu olan bir kadın, ayakkabısında çok farklı gözükebilir. Ayakkabılar asla yalan söylemez. Makyaj, saç da önemlidir ama ayakkabı farklıdır.
-Beymen için Sevgililer Günü kartı tasarlamıştınız. 'Ayakkabı eşittir aşk' diyordunuz. Kadınlar ayakkabı için aşk duyabilir mi? -Kesinlikle. Ayakkabı kadının kendisini seksi, kadınsı ve güzel hissetmesini sağlar. Kadın ayakkabısıyla değişir, güzelleşir. Bazen ayakkabı kadınları anlamak için ayna görevi görür. Kadın kendisini beğendirmek için ayakkabısına güvenir.
'KADIN HER YERDE KADIN' -Kadın, ayakkabısı olmadan seksi gözükemez mi yani? -Tam değil. Çıplak ayaklı bir kadın da son derece seksi gelebilir. Ama günün her saatinde çıplak ayakla dolaşamazsınız. Farklı gözükmeniz, değişik duygular verebilmeniz için sizi günün her saatinde çarpıcı, seksi gösterecek ayakkabılara ihtiyacınız vardır. Kadın, gündüz başka gece başka şekilde ilgiyi üstüne çekme ihtiyacı duyar. Ayakkabı ruh halini belli eder.
-Zanotti'yi dünyanın her yerine satıyorsunuz. Rusya, Ortadoğu, Amerika, Türkiye... Kadınlar arasında ne fark var? -Eskiden daha fazla fark vardı. Rus kadınları botları tercih ederdi. Amerikalılara daha çok sandalet satardık. Son dört beş-yıldır bu durum tamamen değişti. Artık her yere her tarz ayakkabı satabiliyoruz. Rus kadınları eskiden açık ayakkabılara yanaşmazken şimdi en açık tarzda olanları satın alıyor.
-Ya Türk kadınları? -Üç dört yıldır Zanotti, Beymen'de satılıyor ama ben Türkiye'ye ilk defa gelme fırsatı buldum. İstanbul'daki kadınlar kendine güvenen bir tip çiziyor. Ne istediğini bilen, ayakları yere sağlam basan... Çok güzel giyinen kadınlar gördüm İstanbul'da. Ayrıca çok güzel kadınlar var.
- 'Eskiden farklılıklar vardı ama kalmadı' diyorsunuz. Bunun tehlikeli bir yönü yok mu? Yani herkes baştan aşağı Prada, Gucci giyerse ne olur? Fabrikasyon şık kadınlar... -Kesinlikle haklısınız. Tamamen Armani ya da Chanel giyen bir kadına 'Çok şıksın' demek zor. Çünkü kadınlar da artık sadece bir markadan giyinmek istemiyor. Örneğin, Chanel'den takım, Armani'den çanta, Zanotti'den ayakkabı seçiyor. Neden? Çünkü o zaman yaratıcılığını katabiliyor, kendinden bir şeyler ekleyebiliyor giydiği kıyafete.
-Bunun kuralı var mı? Yani dünyadaki trend nedir? -Belli bir trend yok. Önemli olan yakıştırmak. Bakın bugün siz beyaz elbise, dore çizme, portakal rengi ceket giymişsiniz ve iyi gözüküyorsunuz. Önemli olan iyi gözükmeyi becermek. Gidip bir mağazadan her şeyi almak marifet değil. Marifet cesaret gösterip karıştırabilmek.
-Ortadoğu'da da ayakkabı satışlarınız iyi gidiyor. Türkiye'de de muhafazakâr kesimin ilgi gösterdiği tasarımcılardansınız. Üstelik sizin tasarımlarınız son derece seksi ve iddialı. Bunu nasıl karşılıyorsunuz? -Kadın her yerde kadındır. Başörtülü, başı açık hiç fark etmez. İkisi de beğenilmek ve ilgi çekmek ister. Ayakkabı da bunun bir yolu. Ama ülkedeki geleneklere dikkat etmek gerekiyor. Örneğin Japonya'da beyez renk giymek cenazeyi çağrıştırır. Ben özellikle orada 'beyaz ayakkabı satacağım' diye uğraşmam. Ortadoğu'da onlara açık gelecek, rahatsız edecek reklamlar yapmam.
|
|
|
|
|
|
|
|
|