|
Bana haşin davrandılar, her yerimi kazdılar
|
|
- Seni en çok üzen ne oldu? - En çok haşinlikleri üzdü. İyi kötü bir giysim vardı üzerimde... Sadece yer yer onarım istiyordu. Onun yerine, aynı anda hemen her yerimi kazdılar; iki kilometreye yaklaşan ve omuriliğim olan İstiklal Caddesi ve onun kılcal damarları olan tüm yan sokaklarımı birden... Kışın başında birden kendimi çırılçıplak ve savunmasız buldum. Öylesine içim acıdı ki... Ben düşman işgali de gördüm, biliyorsun. Ama üzerimde Fransızlar, İngilizler yürürken bile bu hissi duymamıştım. Belki iyi niyet sahibiydiler. Ama iyi niyet yeter mi? Biraz da bilgi, özen ve en önemlisi plan proje gerekmez mi? Üstelik şimdi ne olacağı bile belli değil. Beni öylece bıraktılar. Ne üzerime uydurulmaya çalışılıp olmayan (üstelik ta uzaklardan, Çin'den mi ne gelen) o çirkin, eğri-büğrü taşları düzeltiyor veya kaldırıyorlar, ne de insanların bana gelmesini, benden yararlanmasını kolaylaştıran tüm o ara sokaklardaki duruma el atıyorlar.
|