|
|
TBMM Başkanı Arınç "İstanbul Deklarasyonu''nu açıkladı
TBMM Başkanı Bülent Arınç, İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği'nin (İKÖPAB) 4. Konferansı'nın sonunda hazırlanan ''İstanbul Deklarasyonu''nu açıkladı. Conrad Oteli'ndeki konferansta basına kapalı olarak gerçekleştirilen oturum daha sonra basına açıldı. TBMM Başkanı Bülent Arınç, yaptığı konuşmada, iki gün boyunca üye ülkelerin görüş ve düşüncelerini dürüst ve samimi şekilde ortaya koyduğunu ifade ederek, toplantıda İslam ülkelerinin içinde bulundukları sorunların ve karşılaştıkları güçlüklerin ele alındığını söyledi.
Arınç daha sonra,
konferansa ilişkin hazırlanan ve kabul edilen ''İstanbul Deklarasyonu''nu okudu.
Deklarasyonda, İKÖPAB'ın, 14. İcra Komitesi, 8. Konsey ve 4. Konferansı'nı İstanbul'da düzenlediği, bölgesel ve uluslararası gündemde yer alan hususları müzakere ettiği belirtildi.Üye devletlerde süregelen reformlara destek verildiği ifade edilendeklarasyonda, her ülkenin ulusal değer ve prensiplerine uygun olması gereken bu sürecin, İslam dünyasında özgürlük ve refahı artıracağı vurgulandı.
Üye devletlere, ''İslam dünyasında gerçekleştirilen reform çalışmalarını daha da güçlendirmeleri ve iyi yönetişim, etkin siyasi denetim, şeffaflık ve hesap verilebilirlik anlayışının hakim olduğu yeni bir vizyon çerçevesinde, temel hak ve özgürlüklerin ve kadın-erkek eşitliğinin güvence altına alınması için harekete geçme'' çağrısında bulunulan deklarasyonda, İKÖPAB'ın şu görüşlerine yer verildi: ''Hz. Muhammed'i tahkir eden karikatürlerin tüm dünyada yaygın şekilde neşredilmesiyle yeniden gündeme gelen ve giderek artan İslamofobi ve İslamiyet'in karalanması karşısında ciddi endişelerini ifade eder. İslamiyet'in şiddetle ilişkilendirilmesini esefle karşılayarak, tüm hükümetlerin yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde İslamofobi ile mücadelede kararlı bir tutum benimsemesi zorunluluğunu vurgular. Ayrıca, uluslararası toplumun hem kurumsal, hem de sivil toplum düzeyinde, ilgili yasa hükümlerinin uygulanması yoluyla, tüm dinlere saygı gösterilmesi ile dini inanç ve kanaatlere saldırı ve karalama girişimleriyle mücadele edilmesi konusundaki sorumluluğunu vurgular. Farklı din ve kültürler arasında diyalog eksikliğinin, küresel barış ve istikrar üzerindeki ciddi etkilerinin bilinciyle, uluslararası toplumu, diyalog, karşılıklı anlayış ve saygı yaklaşımının geliştirilmesi amacıyla gecikmeksizin gereken adımları atmaya davet eder.
BM Genel Sekreteri'nin himayesinde, Türkiye ve İspanya eş başkanlığında yürütülen ''Medeniyetler İttifakı'' girişimi ve medeniyetler arası diyalogu, bu yönde etkin mekanizmalar olarak kabul eder ve kararlı desteğini ifade eder.
FİLİSTİN KONUSU
25 Ocak 2006 tarihinde, hür, adil ve demokratik bir şekilde gerçekleşen Filistin Yasama Konseyi seçimlerini memnuniyetle karşılar ve Hamas'ın parlamentoda çoğunluğu elde ettiği oylama sonucunun Filistin Halkı'nın iradesini yansıttığını teyit eder. Ayrıca Yasama Konseyi'nden güvenoyu olan yeni hükümetin Filistin halkını temsil edenhükümet olduğunu teyit eder, bu nedenle, Filistin halkının hükümetine karşı uygulanan her tür şantaj, boykot ve ablukayı reddeder.Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Filistin halkınave seçilmiş yönetimine yardımları kesme tehditlerini teşhir ederek, butehditlerin Filistin halkını demokratik tercihinden dolayı topluca cezalandırmaya ve demokrasinin dayandığı temel ilkelerin topyekün imhasına yönelik tasarruflar olarak değerlendirir. Arap ve İslam ülkelerinin hükümet ve halkları ile dünyanın tüm özgür halklarına Filistin halkı ve ulusal yönetimine maddi, manevi, siyasi ve medya desteğini sağlamaları ve kesilen tüm yardımları en kısa sürede telafi etmeleri çağrısında bulunur.
İsrail'in, Filistin halkına yönelik, cinayet, suikast, Filistin altyapısının çökertilmesi, Filistin halkının zenginlik ve kaynaklarının imhası, sonu gelmeyen tutuklama kampanyaları, İsrail hapishanelerinde sayıları 10 bini aşan Filistinli mahkumlara yönelik saldırgan uygulamalar, seçilmiş 15 parlamento üyesinin süregelen tutukluluk hali, yerleşimlerin sürekli genişletilmesi, Kudüs'ü abluka altında tutarak Yahudileştirme çabaları, El Aksa Camii'nin yıkılması, bu arada Filistin halkının tecrit edilmiş köylerde kuşatılması ve Filistin hükümetine hak ettiği maddi katkının ödenmemesi şeklinde ortaya çıkan sürekli saldırılarını şiddetle kınar. İKÖPAB bu çerçevede, BM Güvenlik Konseyi'ne, Filistin halkına, hükümetine ve önderlerine uygulanan saldırıların durdurulması için gerekli önlemlerin alınması çağrısında bulunur.
BAŞKENTİ KUDÜS OLAN BAĞIMSIZ BİR FİLİSTİN DEVLETİ
Filistin halkına meşru ve vazgeçilmez kendi kaderini tayin hakkıyla Filistinli mültecilere geri dönme ve tazminat haklarının verilmesi, İsrail hapishanelerindeki mahkum ve tutukluların serbest bırakılması, başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması ve mahkumlara 4. Cenevre Sözleşmesi hükümlerince muamele edilmesi konularında Filistin halkı ile dayanışma içinde olduğunu vurgular. Konferans bölgedeki çatışmaların sürmesine yol açan asıl sorunun Filistin, Suriye ve Lübnan'daki Arap topraklarının işgali olduğu kanaatindedir.
Lübnan'daki Şiba Çiftliği ve diğer Lübnan topraklarının İsrail tarafından işgalinin sürmesini ve Lübnan vatandaşlarının güvenliğini tehdit edecek şekilde özgürlüklerinin kısıtlanmasını teşhir eder ve ayrıca İsrail'in mayın haritalarını vermeyi reddetmesini kınar.İsrail'in Lübnan'ın egemenliğine yönelik mutat askeri ihlallerini teşhir eder; Lübnanlı direnişçilerin, işgal altındaki Lübnan topraklarının bağımsızlığına kavuşmasını sağlama ve Lübnan'a yönelik saldırılara karşı koyma hakkını vurgular.''
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın kapanış oturumunda okuduğu deklarasyonda, teröre ilişkin değerlendirmelere de yer verildi. Açıklanan deklarasyonda İKÖPAB'ın değerlendirmeleri şöyle: ''Terörün, dünyada barışı, güvenliği ve istikrarı sürekli olarak tehdit ettiğini, hiçbir gerekçesi olmadığını, ayrıca herhangi bir dini, ırkı, etnik kökeni ya da milliyeti olmadığını teyit eder. Terörle mücadelenin uluslararası alanda dayanışma ve işbirliği olmadan etkili olamayacağını ısrarla belirtir; uluslararası topluluğuntüm teröristleri ve destekçilerini belirlemek, tanımlamak, mahkum etmek, tecrit etmek ve cezalandırmak için ortak ve tek bir yöntem benimsemesinin gerekliliğini bir kez daha belirtir.
Birleşmiş Milletler'in, teröre karşı uluslararası işbirliğini geliştirmek için en önemli forum olduğunu, BM Güvenlik Konseyi'nin terörizme karşı mücadele hakkındaki kararları ile uluslararası sözleşmelere tam olarak saygı gösterilmesi gerektiğinin hayati olduğunu hatırlatır. Halkların, saldırı ve yabancı orduların işgaline karşı meşru direniş hakkı ile terör eylemleri arasında açık ve net birayrım yapılmalı, bu konuda da Birleşmiş Milletler'in kavram ve ölçütleri oluşturması için çağrı yapılmalıdır. Teröre karşı sadece güvenlikçi ve askeri yöntemlerle mücadele edilemeyeceği, terörün gerçek köken ve nedenlerine karşı barışçı ve doğru çözümler üretilmesi gerektiği kanaatindedir.
IRAK
Irak'ın egemenliğini, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve ulusalbirliğini savunmak için kararlı tutumunu yineler ve tüm Irak halkının beklentilerini gerçekleştirmek için Iraklı tüm tarafların işbirliği yapmasını talep eder. Irak'ta istikrar, güvenlik, ulusal uzlaşmayı gerçekleştirebilecek tüm bölgesel ve uluslararası girişimleri bütün gücüyle destekler; ayrıca Arap Birliği, İslam Konferansı Örgütü ve Irak'ın komşusu ülkelerin, aynı amaca yönelik olarak uluslararası topluluğun daha çok gayret sarf etmesi yolundaki çağrılarını da destekler. Irak'ta Şiilerle Sünniler arasında gerginlik ve mezhepler arası çatışma yaratmayı amaçlayan, Samarra kentindeki kutsal ibadet merkezleriyle Irak'taki diğer ibadethane ve camilere yönelik insanlık dışı ve barbarca terörist saldırıları kararlı bir şekilde mahkum eder.İbadethane ve camilerin kutsallığının, her türlü istila, zarar verici eylemler ve terörist saldırılara karşı korunmasının önemini belirtir.
KIBRIS
BM Genel Sekreteri'nin, Annan Planı ve adanın iki bölümünün siyasal eşitliği parametresi temelinde, Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm sağlanması amacıyla yürüttüğü iyi niyet misyonu çerçevesindeki gayretlerini destekler.Uluslararası toplumun, Kıbrıs Türk tarafına yönelik insanlık dışı tecridin sona erdirilmesinde gecikmeden somut adımlar atmasını ve bu bağlamda tüm üye devletlerin Kıbrıs Türk tarafı ile her alanda ilişki ve dayanışmalarını güçlendirmesini özel olarak talep eder.Kıbrıs'ta kapsamlı çözümü gerçekleştirmeyi amaçlayan, ilgili taraflar arasında karşılıklı ve daha iyi bir güven ve anlayış ortamınıyaratmayı hedefleyen Türkiye'nin 24 Ocak 2006 tarihinde açıkladığı Eylem Planı'nı memnuniyetle karşılar.
KİTLE İMHA SİLAHLARI
Kitle imha silahlarının yayılmasının bölge ve dünya barışına yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğunu kabul eder. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Antlaşma'ya (NPT) taraf olan her devletin, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, NPT hükümleri ve Teftiş Protokolü'nün öngördüğü etkin denetimi altında, nükleer teknolojiden barışçı amaçlar için yararlanma hakkı olduğunu kabul eder. Nükleer silahlara sahip devletlerin nükleer cephanelerini NPT'nin 6. maddesi gereği, mümkün olan en kısa süre içinde imha etmeleri gerektiğini vurgular. İsrail'in NPT'ye taraf olması, nükleer tesislerindeki güvencelerinartırılması ve Ortadoğu bölgesinin nükleer silahlardan tamamen arındırılması konularında 2000 yılından bu yana bir ilerleme olmadığını esefle kaydeder. Ortadoğu bölgesini, hiçbir istisna olmaksızın, tamamiyle tüm kitleimha silahlarından, özellikle de nükleer silahlardan topyekun arındırma yolunda, BM Güvenlik Konseyi ve UAEA'nın yaptığı çağrıyı tekrar eder. Kamerun ile Nijerya arasında ortaya çıkan anlaşmazlığı kaydeder veher iki ülkeyi de İslam Konferansı Örgütü'nün 5. Konferansı'nda kabul edilen ortak sınırlara ilişkin kararını, barış ve karşılıklı güven çerçevesinde uygulamaya davet eder.
SUDAN
Konferans, kardeş Sudan'ın ve Sudan dahil tüm üye devletlerin, ulusal egemenliklerini koruma ve kendi onayı olmadan gerçekleşen her türlü yabancı askeri müdahaleye karşı çıkma hakkını destekler. Konferans, bu temel ilkeden hareketle, kardeş Sudan'ın, toprakları üzerinde, kendi onayı olmaksızın herhangi bir uluslararası askeri gücün varlığını reddetme yolundaki meşru hakkını destekler; bu keyfi önlemi, Sudan'ın ulusal egemenliğine yönelik bir saldırı olarak, ayrıca da siyasal çözümü engellediği gibi, Abuja'da sürmekte olan müzakereleri baltaladığını, müzakereler yoluyla çözüme ulaşmayı hedefleyen tüm girişimleri engellediğini mütalaa eder.Anlaşmazlığa taraf olan kesimleri, çelişkileri çözmeye ve sorunu ortadan kaldıracak bir çözüm bularak Sudan'ın istikrar ve barış zeminini hazırlamaya davet eder. Keşmir halkına büyük acılar veren Keşmir sorununun 58 yıldır çözüme kavuşturulamadığını büyük bir endişeyle müşahede eder. Forumumuz Keşmirlilerin kendi kaderlerini tayin hakkını destekler ve BM kararları temelinde çözümünü savunur. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne karşı Ermenistan Cumhuriyeti'nin hasmane tutumunun devamının kınandığını ısrarla ifade eder. Arınç, deklarasyonu okuduktan sonra ''hayırlı olması'' dileğinde bulundu.TBMM Başkanı Arınç, daha sonra uluslararası anlamda, toplantının içeriğinden oluşan ve ''Boğaziçi Deklarasyonu'' adı verilen deklarasyonu okudu.
(AA)
|